İğneli fıçıdaki yayın yönetmeni

Alman basını ilginç bir davayla sarsılıyor bugünlerde. Berliner Zeitung gazetesinin yayın yönetmeni Josef Depenbrock ile gazete çalışanları geçen yılı ağustos ayından beri birbirine girmiş durumda.

Çalışanlar, Depenbrock’un aynı zamanda patron temsilcisi görevine gelmesine karşı çıkıyor, yönetmen de geri adım atmıyor. Tabii sendikalarının gücü sayesinde gazeteciler de işten atılmaktan kurtuluyor. İlginç bir güç mücadelesi...

"Bay Depenbrock kibar bir insan, ama biz de, bu gazetenin kibar bir biçimde çökmesine izin vermeyeceğiz."

Alman basını hemen hiç görülmeyen bir kavgayla çalkalanıyor. Kavga önümüzdeki günlerde mahkeme koridorlarına uzanıyor.

Kavganın odağında Berlin’de yayınlanan yerel bir gazete, Berliner Zeitung var. Bölgesel anlamda güçlü gazetelerden biri. Günlük tirajı 170 bin dolayında.

Berliner Zeitung 2005 yılı sonunda İngiliz Mecom Group tarafından satın alınıyor. Yine Berlin’de yayınlanan 140 bin tirajlı Berliner Kurier ve Hamburg’da yayınlanan 110 bin tirajlı Hamburger Morgenpost ile birlikte.

Satıştan altı ay sonra, 2006’nın mayıs ayında Berliner Zeitung’un genel yönetmenliğine Josef Depenbrock getiriliyor. Grup içinde bir değişiklik bu. Hamburger Morgenpost genel yönetmenliğinden Berliner Zeitung genel yönetmenliğine.

YETENEKLİ VE ÇALIŞKAN

Depenbrock yetenekli ve çalışkan. Bir de birlikte çalıştığı diğer meslektaşlarından bir farkı var. Kafası ticarete çok yatkın. Bir anda İngiliz patronların gözdesi oluyor. Ve dokuz ayda bunun semeresini görüyor.

2006 mayısta genel yönetmen, 2007 ağustosta yönetmenliğin yanı sıra, aynı gazetede patron temsilcisi. Çalışanların safından patron katına transfer. Ecirlikten patronluğa adım.

Gazetede kıyametin koptuğu an. İsyan bayrağını çektiren transfer.

Yazı işleri öncülüğünde, gazete çalışanları bir bütün halinde genel yönetmen Depenbrock’u görevinden istifaya davet ediyor.

Bağımsız gazetecilik adına bir mektup yayınlanıyor: "Her birimizin gazeteyle yaptığımız anlaşmada yer alan ilkelerden biri, patron temsilcisi ile genel yayın yönetmeninin ayrı kişiler olmasıdır. Nedeni açık. Genel yönetmen gazeteciliği ön planda tutar, yayınlanacak haberlere ona göre karar verir. Oysa patron temsilcisi, haberlere ve yayına ticari açıdan bakar. Temsilcilik ve genel yönetmenlik bu açıdan birbiriyle çelişir. Depenbrock da bu anlaşmayı imzalamıştır ve şimdi istifa etmelidir."

BİR İLK DURUŞMA

Gazetedeki isyan bir anda Almanya’da en çok konuşulan konular arasına giriyor. Çalışanları, kendi sendikal örgütleri dışında, Kamu Hizmetleri Sendikası gibi, güçlü bir sendika da destekliyor.

Depenbrock ise, istifa etmeyeceğini, iki görevi de sürdüreceğini ilan ediyor.

Çalışanların iddiasına göre, iki görevin birlikte yürütülmesi sonucu, Berliner Zeitung’un tirajı yüzde 3.9 oranında düşüyor. Kısacası güven kaybı...

Genel yönetmen, kendisini istemeyen tek bir gazeteciyi bile işten atamıyor. Çalışanlar, top gibi kenetlenmiş, ayrıca arkalarında güçlü bir sendika var. Bununla birlikte, onca zorlamaya rağmen, genel yönetmen iğneli fıçıya dönen koltuğunda oturuyor.

İsyan, mahkemeye yansıyor. Önümüzdeki günlerde ilk duruşma var. Gazetecilik tarihine "bir ilk" olarak girecek duruşma. Ahlak dersi olarak.
Yazarın Tüm Yazıları