AB'ye girmemek için her şeyi yapıyoruz

TÜRKİYE ne zaman siyasi belirsizlik içine girse ortalıkta akıl almaz senaryolar uçuşmaya başlar.

Bunların çoğu da demokrasi dışı iktidar oluşturma heveslerine dayanır.

Ancak bu çabaların hiçbiri, hiçbir dönemde ülkenin yararına olmamıştır.

Bugün bulunduğumuz noktada, geleceğimizin belirleneceği 6 ayı en verimli şekilde kullanabilmemiz ve ülkemizi uzun vadeli esenliğe kavuşturabilmemiz için yapmamız gereken değişiklik bellidir.

Bunu daha önce de yazmıştım:

‘‘Ecevit'siz ve MHP'siz bir hükümet...’’

Böyle bir hükümet, hem siyasi ve ekonomik belirsizlikleri, hem de Avrupa Birliği önündeki engelleri ortadan kaldırır.

Türkiye bu değişimi demokrasi içinde kalarak zorlanmadan gerçekleştirebilir.

Ancak burada Ecevit'in özverisi ve sağduyusu gerekiyor.

Bu değişimi gerçekleştirebilirsek AB kriterleri tamamlanır, aralıktaki Kopenhag Zirvesi'nden üyelik görüşmelerinin başlaması için tarih alırız.

Bu kararla ekonomi tahmin edemeyeceğimiz kadar olumlu bir yola girer.

* * *

Türkiye'nin bu kaostan çıkışının en akılcı yolu budur.

Ama uçuşan senaryolara, Ecevit'in direnmelerine ve Bahçeli'nin seçim hamlesine bakarsanız Türkiye bu akılcı yolu kullanma niyetinde değil.

Tersine, bu kargaşadan bazı kesimler kendileri için nasıl çıkar sağlayacaklarının peşinde koşmaktadır.

Politikacılar oy hesaplarından bir türlü kurtulamamaktadır.

Ecevit ise bunca deneyimine rağmen bu zor dönemde fizik gücünün başbakanlık yapmaya yetmeyeceğini bir türlü kabul edememektedir.

Hayrettir, Başbakan Demokratik Sol Parti'nin seçmen gözünde düştüğü perişan durumu bile göremiyor.

Başbakanlığı sürdürmeye kararlı olduğunu, ‘‘Çekil’’ çağrılarına kulak asmaya niyeti olmadığını söylüyor.

Ve işin ilginç yanı adı kulislerde Ecevit'siz hükümetin başbakanı olarak geçen Hüsamettin Özkan başta olmak üzere Oran'da alerji duyulan bakanları değiştirmeyi planlıyor.

Ama bu aşamada Türkiye'nin önünü tıkayan iki engelden birinin kendisi, ötekinin de MHP olduğu gerçeğini görmezden geliyor.

* * *

Kemal Derviş'in tutumuna gelince...

Ne yapacağı henüz anlaşılamıyor. Siyasete girmek için görevini bırakacak mı? Bırakmadan mı girecek? Hangi partiyi seçecek?

Sanıyorum bu soruların yanıtları Derviş'in kafasında da net değil.

Eğer Derviş bugünkü güçlü konumunu bırakmadan siyasette yer almak istiyorsa DSP dışında bir başka partiye girmesi mümkün gibi görünmüyor.

Eğer DSP dışında bir partiyi düşünüyorsa örneğin CHP'de siyaset yapacaksa Deniz Baykal'ın da vurguladığı gibi görevinden istifa etmesi gerekir.

Eğer erken seçim ağırlık kazanırsa Derviş'in istifası gündeme gelebilir.

Son olarak bir saptamayı daha belirtelim:

Eğer DSP'de 9 milletvekili yerine aynı açıklamayı 100 milletvekili yapsaydı Türkiye ‘‘Ecevit'siz ve MHP'siz’’ değişimi erken seçime gerek kalmadan gerçekleştirebilirdi.

Bütün bu kargaşa içinde uzun zamandan beri suskun duran Bahçeli'nin erken seçim hamlesi tam bir sürpriz oldu.

İşler iyice karıştı.

Anlayamadığım şu:

Avrupa Birliği'ne girmemek için elimizden gelen her hüneri sergiliyoruz.

Bize de bu yakışır.
Yazarın Tüm Yazıları