Özlenen tablo

DÜNKÜ sevinç gösterileri, Türk insanının başarıya ne kadar hasret olduğunu bir kez daha gösterdi.

Biz maçı gazetede, Barbaros'un uğurlu odasında izledik, gösterileri ise bizim gazete binasının önünde. Bizim büro Ankara'nın göbeğinde Cinnah Caddesi'nde. Önümüzde normal günlerde bile anormal bir trafik akışı olur.

Dün ise durum daha farklıydı. Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi binlerce araç, binlerce bayrak.

Bu maçlar bize mutluluk ve manevi doyum sağladı.

Ama özellikle iki sektör bu işten iyi para kazandı.

TRT ve bayrakçılar.

Önümüzdeki Senegal maçını da geçersek, TRT reklam gelirleriyle köşeyi döner. Belki şimdiden dönmüş, maçları yayınlamak için verdiği parayı çıkarmıştır.

Bayrakçılar da, üreticisi, toptancısı ve sokaktaki satıcılarıyla çok iyi para kazandı.

Buna simitçileri, kokoreççileri, taksicileri ve on binlerce esnafı, işyerini, işportacıları ekleyin. Dün herkes kazandı.

* * *

Size biraz, dünkü maç sonrasında bizim gazetenin önünü anlatayım. Gazetenin 50 metrekarelik bayrağı caddeye indirildi. Bayrağı 40-50 kişi elleri üzerinde taşıyor.

Binalara bayrak asılıyor.

Karşıdaki IBM binasının tüm personeli, aşçıbaşılar dahil caddede.

Bizim gazetede bir ayı aşkın süredir bitmeyen ve sinirimi bozan bir inşaat var. Ustaları, çabuk olsunlar diye sürekli sıkıştırıyoruz. Dün bütün usta, amele, harççı, boyacı, badanacı takımı işi bırakıp caddeye inmiş durumda! Fakat adamlar haklı. Dün herkesin dokunulmazlığı var.

Ayrıca bizim korumalar, muhabirler, polisler, reklam servisi, bilgisayarcılar, muhasebe, aşçılar, yemekhane personeli, temizlikçiler, kapıdaki simitçiler, müracaatta ve idarede görevli arkadaşlar tam kadro büyük bayrağı açmışlar, slogan atıyorlar.

Korna sesleri ortalığı inletiyor. Bayraklar, bayraklar...

Korkunç bir coşku, inanılmaz bir mutluluk.

Parti ayrılığı, siyasi görüş ayrılığı yok.

Birbirini tanımayan insanlar öpüşüyor, el sıkışıyor. İnsanlar gülüyor, oynuyor, bağırıyor, slogan atıyor. Bu manzaralara siz de kendi çevrenizde tanık oldunuz. Türk milleti aslında bu... Ve bu özlemi yaşıyor.

Türk milleti başarıya hasret. Geçen günkü Çin maçından sonra da yazmıştım. Başarıyı sadece futbolda buluyoruz.

Siyasette, ekonomide ve diğer alanlarda dünkü başarının çok değil, yüzde birini yakalasak, inanın ki dünyanın en mutlu, en başarılı toplumu olacağız.

Niteliksiz, beceriksiz siyaset esnafının elinde sıkışıp kalmışız. Küçük çıkarlar, büyük çıkarlar çevremizi sarmış.

İnsanlar bu siyaset esnafı yüzünden tedirgin, bezgin, karamsar...

Ve bunlar, dün tam kadro mesajlar yayınlayıp Milli Takım'ın başarısını kutluyorlar!

İsterdik ki, bir gün olsun bizler de onların bir başarısını kutlayalım!

İşin daha da ilginç bir tarafını size aktarayım. Bu mesajları dün bol kepçe izlediniz. Falancanın, filancanın mesajı diye ekranlarda uzun uzun okundu, bugün gazetelerde yer alacak.

O mesajların hiçbirini kendilerinin yazmadığını bilir misiniz?

Özel Kalem Müdürleri ya da sekreterleri yazar ve gazetelere, ajanslara faksla geçerler. Mesaj sahibi de, kendi mesajını çoğu zaman yayın kuruluşlarından öğrenmiş olur!

Dahası var! Bazıları da maç izlemeyi bile siyasete alet eder. Adam veya kadın siyasetçi daha önceden medyaya ‘‘maçı filanca yerde izleyeceğim, kamera ve foto muhabiri gönderin’’ diye haber salar! Gol olunca rol olsun diye havaya fırlar, demeçler verir ve ulusal bir başarıyı bile kendi siyasal çıkarlarına alet etmeye kalkışır.

Bunun örneklerini son günlerde hep birlikte görüyoruz.

Bu, siyaset esnafının huyudur. Kendi başarısızlığını, başkalarının başarısıyla unutturmaya çalışır.

Ulusal coşkuyu, temiz duyguları, sevgi selini sömürmeye yeltenir.

Milli Takım'a cumartesi günü Senegal maçında da başarılar diliyorum. O gün de millet olarak aynı sevinci yaşamak umuduyla.
Yazarın Tüm Yazıları