İçimizde düşman besliyoruz

Güncelleme Tarihi:

İçimizde düşman besliyoruz
Oluşturulma Tarihi: Aralık 11, 2007 11:40

"Kainat Güzeli" yarışması nedeniyle Miami Beach'deyim. Muhabirler için kolay, aynı zamanda zevkli güzel kızların gösterilerini izlemek. Fazlaca uğraşmayı da gerektirmiyor. Kalacağım otelde kaydımı yapan görevliye öğle yemeğine gideceğim bir lokanta adresini soruyorum. Hemen yanıtlıyor: "Sola saparak yürüyün, ilk köşede."

Haberin Devamı

Bir kaç dakika sonra lokantadayım. Kapıdaki tabelada "1001 Sandöviç" yazıyor. Lokanta çok büyük, masa sayısı 70'i aşkın. Ortada oval bir bar, müşterilerin bir kısmı orada yemek yiyor. Çabuk servis yapılır diye bara yönelip bir tabureye oturuyorum. Acele birşeyler atıştırıp güzellerin kaldığı otele gideceğim. Türk Güzeli'yle tanışma, güzelleri toplu görüntüleme, üç hafta sürecek yarışmanın programını almak gibi ön hazırlıklarımı not defterime kaydediyorum.

Barın karşı tezgahında orta yaşlı bir kadın oturuyor, sağında ilkokul çağında tombul bir çocuk. Kadının önündeki kayık tabağında üç-dört katlı bir dizi sandöviç. Çapraz kesilmiş birini alıyor, ağzını iyice açıp ısırmadan tümüyle  itiyor. Ardından tezgahtaki kaseden uzunca salatalık turşusunu ağız yanından sokmaya çalışıyor. Isırıp yemeye başlamamış henüz, salatalığın gireceği yer yok. Trombon üfleyen müzisyen gibi yanakları şişmiş. Manzarayı dehşetle izlerken gözgöze geliyoruz. Kadının çehresinde mahçup bir ifade, ben de öyle. Bir yutkunuyor, sandöviçle turşu anide kayboluyor. Not defterimdeki notlara dönüyorum.

Haberin Devamı

Bardaki garson siparişimi soruyor: "Bir sandöviçle soğuk bira". "Ne sandöviçi?" Ne varsa. Kalın mönüyü uzatıyor :"1001 sandöviç var bizde." Kısa kesiyorum: "Tavuklu olsun ve lütfen acele." Az sonra bir kayık tabağıyla geliyor. İçinde kat-kat beş sandöviç var.
"Ben tek kişiyim, bir porsiyon sandöviç istedim." Garson yanıtlıyor cümlem bitmeden: "Bu da bir kişilik sandöviç." Karşımdaki kadının yanındaki çocuğa bakıyorum, kendi tabağını yarılamış çoktan. Amerika'lıların aile boyu porsiyonlu yemek adetlerini böylece ilk kez Miami'de müşahede etmiş oluyorum. Sonraları lokantalarda tabak boyunu aşan üç parmak kalınlığında bifteklerin tümünü, patates kızartmaları, dilim dilim ekmekler eşliğinde lokma bırakmadan yiyen çok insanlar gördüm. Ama Amerika'lıların aşırı iştahasına hala alışmış değilim.

Yerkürenin en zengin ülkesinde yaşayanların açlıktan çıkmışçasına yemek yemeleri ilk bakışta normal karşılanabilir. Ama kazın ayağı öyle değil. Tıp merkezlerinde yapılan araştırmalarda bu ülke insanlarının boğaz düşkünlüğünden kaynaklanan sorunlar son derece ciddi. Yayımlanan raporlarda aşırı şişmanlığın çocuklardan başlayıp yaşamı tehdit eden ölçüye ulaştığı bildiriliyor. 22 eyalette ilkokuldan liseye kız-erkek öğrencilerin yüzde 30'u obez. Obezlik yaş ilerledikçe kalp ve kanser hastalıkları,şeker hastalığı, yüksek tansiyon ve yüksek kolesterole sebeb oluyor. Ülkede obezlik salgın halde. Aşırı şişmanlık oranı 1990'dan bu yana ikiye katlanmış. Kısaca insan sağlığı ve hayat kısaltan obez "İçimizdeki Düşman."

Haberin Devamı

Tıp uzmanlarına göre çocuk yaşamlarını riske atan faktörlerin başında zararlı yemek adetleri geliyor. Ardından  saatlerce TV izleme, video oyunları, bilgisayar karşısında hareketsiz saatler geçirme sağlık sorunlarını körüklüyor. İlginç bir buluş ise obezliğin yoksullukla atbaşı gitmesi. Az gelirli bölgelerde aileler çocuklarının açlığını bastırmak için bol yağlı, yüksek kalorili, şeker takviyeli yiyeceklere yöneliyorlar. Ucuza satılan bu gıdalar kısa sürede aşırı şişmanlığa yol açıyor. Amerika'nın en fakir eyaletlerden Arkansas'da çocukların yüzde 40'nın aşırı şişman olduğu bildiriliyor.

Beslenme alanında ülke çapımnda araştırma sürdüren doktorlar "Ana-babaların doğumdan itibaren çocuklarını sebze, balık, yağsız et, derisi çıkarılmış tavuk, tereyağ yerine zeytin yağı, işlenmemiş buğday ekmeği ile beslemeleri, şekerli tatlıları dışlayıp meyve ile doyurmaları lazım. Oysa bunlar marketlerde yağlı, yüksek kalorili gıdalardan daha pahalı satılıyor. Fakir kesimlerde yaşayanlar arasında öldürücü hastalıklar oranının daha yüksek olması kimseyi şaşırtmasın." diye konuşuyorlar. Doktorlar sağlıklı gıda rejimine paralel ailelerin çocuklarını TV, bilgisayar başında saatler harcamak yerine  yüzme, bisiklete binme, top oyunlarına teşvik etmelerini aynı ölçüde önemli görüyorlar.

Haberin Devamı

'BİZE SIRA NE ZAMAN GELECEK?' DİYEN ÇIKMIYOR  yazısı için tıklayın.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!