Ablamın anevrizma kıyağı

Hızlı başlamıştım. Bugün tatil yazacaktım.

Bozburun'dan Fethiye'ye atlayıp, Hillside üzerinden Olympos'a uzanacaktım.

Kendini yollara vurmuş bir kadının komikliklerini anlatacaktım.

Vazgeçtim.

Çünkü 3 ay önce ani bir ölümle küt diye giden Fümet'in eşi Ali Abhary ve kız kardeşi Buket'le tanıştım.

Tatil öykülerimi daha sonraya erteledim.

Biraz bekleseler bir şey olmaz.

Onlar bana Fümet'i anlattılar.

O kadar güzel anlattılar ki...

Tanıyor gibiyim onu.

Orijinallik isminden başlıyor.

Annesi Füsun'un isminden gelen ilk heceyle, babası Ahmet'in isminin son hecesi birleşince Fümet oluyor. Bunu kardeşi Buket anlatıyor. Buket'in ismini de küçükken Fümet koyuyor. Herhalde kendisininkiyle kafiyeli olsun diye. Ben Buket ve Ali'den dinlediklerime kıyamadım. Üst üste buraya koydum. Benim size anlatmaya niyetlendiğim herşeyden daha önemliydi. Mecbursunuz okuyacaksınız yani.

Peki bu öykü neden bu kadar ilgimi çekti?

Bir sürü cevabı var.

1) Fümet çok gençti, daha 33'tü

2) Beklenmedik bir biçimde gitti

3) Hem de büyük bir aşkın tam ortasında, kocasını cami avlusundaki bir çocuk gibi arkada bırakarak

4) Ve tabii 7 yaşındaki dünyalar güzeli kızı Deniz'i

5) Hakedilmemiş bir ölümdü onunki, üstelik o ailenin verdiği ikinci ölümdü. Baba Ahmet Bey de, Fümet'ten bir yaş gençken (32) bir trafik kazası sonucunda hayata gözlerini yummuştu

6) Fümet için, çok farklı ölüm ilanları verilmişti. Bildik lafların ötesinde, alışılmış kalıpların dışında

7) Çok çok sevilen bir insandı, cenazesinde Bayramoğlu'ndaki o yaşlı dondurmacı bile vardı

8) Ve bu olay, herkesin başına gelebilecek bir şey

Yani bu öyküyü siz de anlatabilirdiniz...

Ya da şimdi olduğu gibi size anlatılabilirdi...

Ya da insanlara bir ölüm ilanı üzerinden ulaşabilirdi...

Nitekim öyle oldu.

Zaten hepimizin sonu bir ölüm ilanı değil mi?


FÜMET'E BALONLAR


Bizim aile ölümü ve acıyı olabildiğince farklı algılamaya çalışan bir aile. Çünkü babam öldüğünde 32 yaşındaydı. 31 yaşındaki annemle ablam ve ben kaldık. Bizim evde hiçbir zaman ‘‘Baba öldü vah vah!’’ olmadı. Her zaman ona dair hikayeler anlatıldı. Yani ‘‘Acı verir ondan söz etmeyelim’’ yapmadık. Şimdi Fümet gitti. Kızı Deniz de bizimle birlikte, acıyla başa çıkmanın bizim bildiğimiz yolunu yaşıyor. Bol bol Fümet hakkında konuşuyoruz. 23 Nisan'da İzmir'e gittik mesela, bir sürü çocuk vardı orada, hepsine balon aldık, ‘‘Hadi öpelim ve bu balonları Fümet'e yollayalım’’ dedik, balonları uçurduk. Bir çocuğun anne babayla bağını devam ettirebilmek ve hayatı kavrayabilmek için böyle şeylere ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Onlar ölmüş olsa bile...


Vücudu orada duruyor,

nefes alıyor, ama öldü deniyor


En son şuuru açık ne zaman gördünüz Fümet'i?

- Anjiyoya götürülürken. Doktorlar ‘‘Durumu iyi’’ dediler. ‘‘Hayati bir risk var. Anjiyodan sonra ameliyata alacağız. 2 saat da sürebilir, 14 saat de. Ama muhtemelen iyileşir.’’ Acayip sevindik. Müthiş bir rahatlama. Fümet, hepimizi gördü. Annesine eliyle ‘‘Sen ne yapıyorsun burada?’’ gibi bir işaret yaptı ve son olarak hepimize öpücük yolladı. Ama işler beklediğimiz gibi gelişmedi...

İnsan bu kadar çok sevdiği birini kaybedince kafayı yiyor mu?

- Yiyor tabii ama yavaş yavaş yiyor. Yani o en kötü dönem, benim için henüz gelmedi. Hala şoktayım. Ama gelecek, hissediyorum. Fümet'in ölümü beyin ölümüydü. Ve bu çok garip bir şey. Orada yatıyor, nefes alıyor, sanki uyuyor, güzel ve iyi görünüyor. Elleri sıcak, tırnakları, herşeyi normal. Bildiğim Fümet yani. Ama beyin hücreleri ölü deniyor, yani beyne kan gitmiyor, geri dönüşü yok. Bitkisel hayat değil, bir sene sonra filan komadan çıkar diye bir umudun yok yani. Ve sen düşünüyorsun, bu ölümü hangi kategoriye sokabilirsin? Araba kazası değil. Belki onu anlayabilirsin. Cinayet, intihar, kanser değil. Nereye gitti? Orada hastanede yatıyor. Elini tutuyorsun, eli sıcak. Vücudu orada duruyor. Ama öldü diyorlar. Organ naklinden söz ediyorlar. Kabul etmek çok zor...

Peki herşey bitti, hastaneden eve geldiniz. O zaman ne oldu?

- Deniz'e söylemek gerekiyordu. Fümet'in organları için imza atmak mı, 7 yaşındaki kızı Deniz'e annesinin öldüğünü söylemek mi daha zordu? Bilmiyorum. Buket ve eşi Şükrü’yle birlikte söyledik. ‘‘Kaybettik’’ dedik... ‘Ahmet dedenin yanına gitti’ dedik...

Tüm bunlarla nasıl başa çıkıyor insan?

- Çıkacak mıyım? Soru bu.

Burada bunları konuşurken size nasıl geliyor: Fümet sanki uzaklarda bir yerlerde yaşıyormuş gibi mi?

- Öyle bir ruh halindeyim galiba. Bazı günler ona çok çok yakınım, sonra uzaklaşıyorum, çünkü canım acıyor. Her gün küçük dozlarda almaya çalışıyorum, yoksa overdose'dan giderim...

Şu anda sizi duyuyor ya da görüyor gibi geliyor mu?

- Hayır ama beni koruyor gibi geliyor.

Gerçeklerle ilişkinizi yeniden nasıl ayarlamayı düşünüyorsunuz? Başladı mı o süreç? Hayat devam edecek mi?

- Önce Buket'in sağlık sorununu halledelim. Çünkü şu anda o herşeyden önemli. Yaşadığım acıyla nasıl başa çıkacağıma henüz karar vermedim, bazıları kendini işe veriyor, bazıları ise çekip uzak bir yerlere gidiyor. Ben donmuş vaziyetteyim. 7 aylık evlisin, planlar yapıyorsun, çocuk yapacağız diyorsun, ama Tanrı diyor ki sana, ‘‘Planlarını sevmedim, git başka plan yap’’.

Peki insan ne sonuca varıyor: ‘‘Plan-mlan yapmamak lazım, her an herşey olabilir’’ mi?

- Bilmiyorum ki. Ben bir daha neye inanacağım? Tıbba mı, ilaçlara mı, bir kadına duyduğum aşka mı? Herşey bir anda yok olabilir. Ama işte öyle de yaşanmıyor. Şu an için anlamını yitirdi herşey. Hayatımın tekrar anlam kazanması gerekiyor. Bakalım...


Resmen Buket’in hayatını kurtardı

Anevrizma nedir, nasıl bir şeydir bilmiyordum. Fümet'in ölümünden sonra araştırmaya başladım. Sebebini bilmiyorlar. Genetik olabilir diyorlar ama ispat edemiyorlar. Pek çok araştırma okudum. Her 12 vakadan 10'unun kardeşinde de 10 sene içinde bir anevrizma çıkıyor. Yani ailesinde anevrizma olan birinin, özellikle hasta birinci dereceden akrabasıysa mutlaka beyin anjiyosu çektirmesi gerekiyor. Fümet'ten sonra Buket'e yaptırdık. Onda da çıktı. 4 milimetrelik, küçük bir anevrizma. Anevrizmayı patlamadan önce bulabilirseniz, kurtulma şansınız yüksek. Haftaya ameliyat olacak. Fümet, resmen Buket'in hayatını kurtardı. Sadece organlarını bağışladığı insanların değil yani...
Yazarın Tüm Yazıları