Elimize bulaşan kan

Bodrum katlarına doluşan yüzlerce kişi horoz dövüştürüyor, yol kenarlarında, tarlalarda, kent meydanlarında, köpekler ölesiye birbirine saldırtılıyor.

Pek azını yakalıyor ve para cezası veriyoruz. Ödedikleri paranın üzerinde kan var, kan elimize bulaşıyor ve bu kanı çocuklarımızın giysileriyle siliyoruz. Çünkü, hayvan dövüşlerini seyreden, onları döven ve öldürenler arasında büyüyen çocuklar, yarın önce hayvanlara, sonra insanlara şiddet gösterecekler de ondan. Biz hálá oturmuş, "Ne yapsak da suçu önlesek" diye kara kara düşünüyoruz.

27 Ağustos 2007 günü, Amerikan futbolunun en değerli yıldızlarından biri, Michael Vick, bir duruşma salonundan içeriye girdi. Atlanta Falcons takımının on binlerce taraftarı, hakkındaki iddiaların hayal ürünü olmasını dilerken, o, suçlamaların hepsini kabul etti. 5 yıl hapis, 250 bin doları bulan para cezası onu bekliyor. Büyük bir olasılıkla, bunun üç katı değerindeki çiftliğini de kaybedecek. Toprağı kan kokan, pek çok köpeğe mezar olan çiftliğini.

Her şey, 2007 Şubat’ında, 26 yaşındaki David Boddie’nin, aynı hafta içinde ikinci kez uyuşturucu nedeniyle tutuklanmasıyla başladı. Virginia eyaletinin güneydoğusunda, 1915 Moonlight Drive adresinde oturduğunu ve aşçılık yaptığını söylemişti. Ufak bir araştırma sonunda polis, evin ve içinde bulunduğu altı hektarlık arazinin, Atlanta Falcons amerikan futbolu takımının milyonluk yıldızı Michael Vick üzerine kayıtlı olduğunu saptadı.

David, ünlü sporcunun yeğeniydi. Polis, verilen adreste kenevir yetiştirildiğinden kuşkulandı ve arama izni için savcılığa başvurdu. Yaz başında, savcı Gerald Poindexter, kalabalık bir ekiple 1915 Moonlight Drive’daki beyaza boyalı tuğla evi, bahçedeki küçük yüzme havuzunu, basket sahasını, koruluktaki dört kulübeyi birkaç kez aradı. Gerçi umduğu kadar esrar ve kenevir bulamadı ama, mühimmatlar hakkında birkaç yasak dergi, 3-5 silah ve sayılamayacak kadar çok sayıda köpekle karşılaştı.

KOKAİNLE KUKUMAV ARASINDAKİ FARK

Olay yeri incelemesi, suça göre değişen bir uzmanlık işidir. Yasadışı uyuşturucu imalatı yapılan bir bodrum katını incelemeye gidenlerle, koruma altındaki kukumav kuşu (Athene noctua) yumurtalarının peşine düşenlerin bildikleri de, uyguladıkları da farklıdır. Ünlü sporcunun, 55’i Pitbull cinsinden olmak üzere, 66 köpeğine el konan çiftliğinde delil toplayan Virginia polisine, Tarım Bakanlığı’nın özel eğitimli uzmanları ve veterinerler katılmasaydı, Michael Vick ve üç arkadaşının, 2001’de kurduğu "Bad Newz Kennels" adlı örgütün, insanlık dışı uygulamalarını ortaya çıkartmak mümkün olamazdı.

Akla gelen her türlü uyarıcı maddenin verildiği köpeklerin, bant üzerinde koşmaya, uzun bir çubuğa asılı canlı tavşanlar peşinde daireler çizmeye zorlandığı, kazanma şansı olmayan yavrular ile dövüşlerde yaralanan köpeklerin, asılarak, boğularak, kurşunlanarak, elektrik verilerek öldürüldüğü, hep onların sayesinde kanıtlandı.

Örgütün beyni ve temel finansörünün ünlü futbolcu olduğu, adamlarının son altı yıl içinde, ABD’nin doğusundan batısına defalarca yolculuk yapıp dövüşlere katıldığı, kumar oynayıp oynattığı, uyuşturucu satışı, rüşvet ve daha birçok suça karıştıkları anlaşıldı.

ÜNLÜ SPORCU HER ŞEYİNİ KAYBEDİYOR

Michael Vick ve arkadaşlarının pasaportlarına hemen el kondu, kent dışına çıkmaları ve birbiriyle görüşmeleri yasaklandı. İkisine elektronik kelepçe takıldı, biri, zorunlu uyuşturucu madde bağımlılığı tedavisine yönlendirildi.

Duruşma öncesi alınan bu önlemler, Michael Vick’in Atlanta Falcons’ın kent dışı maçlarında oynamasını engelledi. Konunun medyaya yansımasıyla, takımıyla yaptığı 130 milyon dolarlık sözleşmesi iptal edildi. Nike firması, Zoom Vick V adını verdiği yeni model spor ayakkabılarını piyasaya sürmekten, Adidas’ın Reebok bölümü ve daha pek çok üretici, adını taşıyan spor malzemelerini pazarlamaktan vazgeçtiler.

26 Temmuz 2007 günü, Richmond mahkemesinin yargıcı Henry Hudson’un önüne çıkartıldıklarında gerek Michael Vick, gerekse üç adamı, kendilerine yöneltilen suçlamaları reddettiği halde, dört gün sonra aralarından biri, evvelce New York eyaletinde iki yıl uyuşturucu kaçakçılığından hapis yatmış Tony Taylor, her şeyi açıklamayı kabul etti. Onu, diğerleri izleyince, Michael Vick’in, Örgütlü Suç ve RICO yasası (Racketeer Influenced and Corrupt Organizations Act: Tehdit ve Gözdağı ile Haksız Kazanç Sağlayan ve Yolsuzluk Yapan Şirketler Yasası) kapsamında yargılanabileceği konuşulur oldu. Basit bir anlatımla, 20-40 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması işten bile değildi.

Daha düşük bir cezayla kurtulmayı uman Michael Vick, 20 Ağustos’ta, suçlamaların tümünü kabul etti. Cezasının ne olduğuna yargıç Hudson karar verecek ve 10 Aralık’ta bildirecek.

Şimdilerde, hayvan haklarını savunan dernekler, kurtarılan 66 köpeğin bakımı, tedavisi ve uyutulacak olanların masrafına karşılık, kendisinden 10 milyon dolar istiyorlar. Ödemeye yanaşmazsa, mahkemeye başvuracaklar.

KÖPEK DÖVÜŞÜ ARTIK FEDERAL SUÇ

CBS televizyonun spor yorumcusu Deion Sanders, "Vick, köpek dövüşü yasalarının sertleştirilebilmesi için kurban edildi. Esas olan, örgütün gerçek patronunu bulmaktır" demişti. Yorumcu söylediklerinde haklı olabilir. Hayvan dövüşlerini federal bir suç haline getirmek ve cezaları yükseltmek için mücadele eden 10 milyon üyeli Humane Society of the United States ve PETA (People for Ethical Treatment of Animals) gibi sivil toplum örgütleri, Vick’in, köpeklerle ilgisinin olduğu anlaşıldığı andan itibaren, bu bilgiyi alabildiğine kullanmış ve hayvan dövüşünün yasaklanması hakkındaki yeni bir federal yasanın kongreden geçmesini, 3 Mayıs 2007 tarihinde de Başkan Bush tarafından onaylanarak yürürlüğe girmesini sağlamışlardı.

Yeni yasa, geriye işlemediğinden, Vick ve arkadaşlarına uygulanmayacak. Eğer uygulanabilseydi, dövüşmeye götürdüğü her köpek için üç yıla kadar hapis ve 250 bin dolara kadar para cezasına mahkûm edilecekti. Eğer suçu Virginia’da değil de, Louisiana eyaletinde işleseydi, sadece köpek dövüştürmekten bile, eski yasada öngörüldüğü gibi beş değil, 10 yıla kadar hapsi istenebilecekti.

Ne yazık ki, bundan üç yıl önce yakalanan bir diğer köpek dövüştürücüsü, New York’ta yayınlanan 3 bin aboneli "Sporcu Köpek" dergisinin sahibi James Fricchione de, eski yasalara göre yargılanmış, 7 yıl hapis ve 130 bin dolar para cezası ile kurtulmuştu. Fricchione, 13’ü ağır yaralı 18 köpeğini, iki küçük çocuğunun yatak odasının pencerelerinin açıldığı dar bir alanda zincire vurmuştu. Birinin alt çenesi kopuktu, diğerinin üzerinde 70 yara sayılmıştı.

Ünü Doğu Avrupa’ya kadar yayılmış olan Pitbull yetiştiricisi David Tant, ele geçen 40 köpeğinin her biri için bir yıl, yani 40 yıl hapis yatacak. Sivil toplum örgütleri, davanın savcısı ve yargıcına, yılın hukukçuları ödülünü vermişti. David Tant, yeni yasa çıktıktan sonra yakalanmış olsaydı, herhalde 3-5 kez ömür boyu hapse mahkûm edilirdi.

HAYVAN DÖVÜŞÜ İLE UYUŞTURUCU EL ELE

Bir zamanlar milyonların sevgilisi olan Michael Vick’in ne işler çevirdiğinin ortaya çıkışı, bir rastlantı zannedilebilir. "Eğer yeğeni aynı hafta içinde ikinci kez uyuşturucudan yakalanmasaydı, kaldığı ev aranmaz, köpekler de bulunmazdı" denebilir. Ancak bu doğru değil. Artık köpek, horoz, domuz dövüşünün, uyuşturucu kaçakçılığı, kumar ve rüşvetle el ele gittiği gayet iyi biliniyor. Örneğin Ohio’da, son beş yılda çökertilen 65 köpek dövüşü çetesinin 64’ünde, uyuşturucu bağlantısı olduğu bulunmuştu. Geçen yıl Louisiana’da basılan 20 bahis yerinin tamamında, ya kokain ya patlayıcı madde ya da silah ele geçmişti. İşte bu nedenle, tüm polis ve savcılar, uyuşturucu suçundan yakalananları köpek dövüşü, sayılarının 40 bin kadar olduğu sanılan köpek dövüştürenleri bulduklarında da uyuşturucu açısından araştırmakla yükümlüler.

Bir zamanlar, kırsal kesimde yaygın olan köpek dövüşleri, büyük kentlere taşınmış durumda ve yine bir zamanlar birbiriyle dövüşen çeteleri ayırmaya çalışan polisler, şimdilerde, onların birbirine saldıran köpeklerini ayırmaya, sahiplerini tutuklamaya çalışıyor. Aslında, sokak ortasında kavga eden iki köpeğin dövüştürüldüğünü kanıtlamak bir hayli zor. Bu amaçla, duyarlı mahalle sakinlerinden ekipler oluşturuluyor, kuşkulandıkları her olayı ilgili derneklere ya da polise bildirmeye özendiriliyor.

Yerel yönetimler, bakanlıklar, sivil toplum örgütleri, basın, sanat dünyası el ele vermiş, toplumun her bireyini bu mücadelenin içine çekmeye çalışıyor. Akademisyenler, hayvana şiddet ile çocuğa, kadına, yaşlıya şiddet arasındaki ilişkiyi araştıran bilimsel çalışmalar yapıyor. Üstelik ellerinde artık çok güçlü bir yasaları var. Kısacası, birkaç kuşak önce, köpekleri ayılara, fareleri de köpeklere parçalatanların torunları, bu barbarca uygulamalarından kurtulmayı akıllarına koymuşa benziyor. Ne diyelim, darısı başımıza.

Siyah-beyaz savaşına dönüştü

Köpek dövüşlerinin gerçek yüzünü ortaya çıkartan olaylar, aylardır Amerikan yazılı ve görsel basınının gündemini oluşturuyor. Konu, tıpkı O.J. Simpson davasının siyah-beyaz mücadelesi haline getirilmesine benzer bir süreçten geçiyor ve siyahi ünlüler, derisi kendileriyle aynı renkte olduğundan, bir hayvan katilini savunmaya çalışıyor. Örneğin, New York Knicks basketbol takımından Stephon Marbury, köpek dövüştürmenin bir spor olduğunu söylüyor. Ünlü boksör Roy Jones, "İki köpeğin birbiriyle dalaşması ve birinin diğerini öldürmesi çok doğaldır" gibisinden beyanatlar veriyor. Sinema oyuncusu Whoopi Goldberg de, fikrini söylemekten geri durmuyor "Vick, güneyli. Güneyde köpek dövüştürülür. Tıpkı Porto Rikoluların horoz dövüştürdüğü gibi" şeklinde, özrü kabahatinden büyük savunmalara kalkışıyor.

Hayvanları Koruma Kanunu değişmeli

Dünya değişiyor. İspanyollar boğa güreşi yasaklansın diye, yüz binlerce imza toplayabiliyor, turistler Karayiplerin incisi Porto Riko’ya, horoz dövüşü yapılıyor diye gitmek istemiyor, Filipinli aileler çocuklarının örümcek dövüştürmesine izin vermiyor. Almanya ve Brezilya’nın anayasası hayvanları koruyan maddeler içeriyor. İsviçre yasaları onların mal değil, can olduğunu açıkça belirtiyor. Artık hayvan hukukuna ilişkin dergiler var, hukuk fakültelerinde bu alanda dersler açılıyor, hayvan haklarında uzmanlaşan avukatlar, savcılar, yargıçlar yetişiyor. Polislere, veterinerlere hayvana fena muamelenin nasıl delillendirileceği öğretiliyor.

6 Eylül 2006 tarihinde, bu sayfada, "Hayvana eziyetten insan öldürmeye" başlıklı yazımın yayınlanmasından bu yana, zehirlenen, uzak bölgelere götürülerek açlığa ve ölüme terk edilen, şiddet uygulanan, hatta kurşunlanan köpeklerin konu edildiği e-postalar alıyorum. Bir çoğuna, yurdun dört bir yanında yaşanan vahşetin görüntüleri, filmleri ekleniyor. Dövüş sırasında çekilen videolar televizyonda gösteriliyor, internette yayınlanıyor. Hayvan dövüşü fotoğrafları yayınlayan bazı internet sitelerine erişim, mahkeme kararı ile engelleniyor. Halbuki yabancı dilde olanların arasında, olayın vahşetini göstererek duyarlılık oluşturmaya çalışan siteler de bulunuyor. Ayrıca, internette olan bir fotoğraf ya da bilgiye erişimi engellemenin neredeyse imkánsızlığı da, bir başka gerçek.

Bodrum katlarına doluşan yüzlerce kişinin horoz dövüştürdüğünü, kuruluş nedeni bunları yaşatmak olan dernek lokallerinde bile bu işin yapıldığını, yol kenarlarında, tarlalarda, kent meydanlarında köpeklerin ölesiye birbirine saldırtıldığını okuyoruz.

Halbuki, daha üç yıl önce çıkan bir Hayvanları Koruma Kanunu’muz var. Demek ki, caydırıcı olamamış. Olamaz da, çünkü yasa, hayvan hakları ihlalini suç değil, kabahat olarak görüyor ve uymayanlara sadece para cezası veriyor.

Ayrıca yeni yasa, Pitbull Terrier ya da Japanese Tosa’yı "tehlike arz eden hayvan" olarak kabul ediyor, bunları üretmeyi, kaçakçılığını, hatta reklamını bile yasaklıyor. Halbuki, tarih boyunca, Japon Akita’dan Arjantinli Dogo’ya, Brezilyalı Fila’dan Kanarya Adaları’nın Presası’na, çok sayıda köpek cinsinin dövüşlerde kullanıldığını biliyoruz. Demek ki, "tehlike arz etmek" için Pitbull Terrier ya da Japanese Tosa olmaya gerek yok. Genetik elbette bir risk faktörü oluşturabilir, ancak hayvanı tehlikeli kılacak olan, ne şekilde eğitildiğidir. Tıpkı insan yavrusundaki gibi.
Yazarın Tüm Yazıları