Nasıl böyle bir film yaparsınız

Güncelleme Tarihi:

Nasıl böyle bir film yaparsınız
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 21, 2002 01:32

Cannes'da dün gösterilen Ararat'a ilk tepki, Ermeni asıllı Türk gazeteci Hrant Dink'ten geldi. Dink filmin sonunda yönetmen Atom Egoyan'ı fırçaladı.

Atom Egoyan'ın ‘‘Ararat’’ filmine ilk tepki, Agos Gazetesi Yayın Yönetmeni Hrant Dink'ten geldi. Film dolayısıyla Egoyan'ı eleştiren Dink, ‘‘Bu filmin Türk-Ermeni ilişkilerinin geleceğine bir yararı olmaz’’ dedi.  Film, eleştirmenler tarafından da beğenilmedi.

CANNES Film Festivali'nde dün gazetecilere gösterilen ve sözde Ermeni soykırımını anlatan Ararat filmine ilk tepki, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hırant Dink'ten geldi. Dink, filmin Ermeni asıllı Kanadalı yönetmeni Atom Egoyan'a, ‘‘Nasıl böyle bir film yaparsınız?. Bu filmin, Türk-Ermeni ilişkilerinin geleceğine bir yararı olmaz’’ dedi. Egoyan ise filmde, Türk askerlerinin Ermeni köylerine saldırarak, kadınlar ve çocuklar da dahil herkesi kılıçtan geçirdiği, kadınların tecavüze uğradığı sahnelerin iki dakikayı bile doldurmadığını belirterek, ‘‘Filmin bütünlüğüne bakmak gerekir’’ dedi.

Egoyan, Ararat filminin bugünün Türkiyesini eleştirmediğini, sadece seyircinin bugün yaşamayan insanların tarihini öğrenmesini istediğini söyledi.

Hırant Dink, Egoyan'la buluşmamızda şöyle konuştu:

‘‘Türk - Ermeni ilişkileri açısından müthiş zararlı bir film. Bu film Türkiye'de oynayamaz. Bu dil ne yazıda, ne de sinemada bizim dilimiz olamaz. Hem barıştan, hem diyalogtan bahsetmek, bir yandan da üzerine benzin dökerek bunu körüklemek olmaz. Bu filmi üreten insanların söylemleriyle filmin içeriği çok farklı. Filmin genelde sorgulayıcı bir yanı var. Ama her şeye rağmen filmin arasına sıkıştırılmıyş olan o sahneler kabul edilemez.

Bir Türk olarak Türk'ü, bir Ermeni olarak Ermeni'yi, bir insan olarak insanı, insanlığından utandıracak sahneleri yinelemekle mi bu anlayış ortamını oluşturacağız? Bu film Türkler'in de izleyeceği bir film olmalıydı. Türk ve Ermeni ilişkilerinin geleceğine bir yararı dokunmaz. Dolayısıyla daha önce dile getirdiğimiz ‘Bu film Türkiye'de oynamalı, galası da Türkiye'de yapılmalı' şeklindeki samimi tavır ve duruşumuza tamamen terstir. Bu tür sahnelerin yer aldığı bir film için bizden olumlu bir şey veya destek beklenmemelidir.’’

Atom Egoyan ise bir gerçeği sinemaya aktarmaya çalıştığını, filmin politik ya da pedagojik olmadığını, sanat yaptığını belirterek, ‘‘Filmin bütünlüğü içinde iki dakikayı bile doldurmayan sahnelerle bir film yargılanamaz. Yargılansa da bu sadece yargılayanları ilgilendirir. Filmin bütünlüğünde verilen mesaja bakmak gerekir. Ben filmi yaparken Türkler seyreder ya da seyretmez diye yapmadım. İsteyen seyreder, isteyen seyretmez’’ dedi.

Gerçek olayları hikáye eden bir kitabı filme aktardığını söyleyen Egoyan şöyle konuştu: ‘‘Olaylar kitapta yazıldığı gibi aktarıldı. Parçalanmış bir aile ve parçalanmış bir toplumun kolektif anısına saygı olarak yapıldı. Yeni nesillerin bu olayı öğrenmeleri gerektiğine inanıyorum ve bunun artık Holocaust (Naziler'in Yahudi soykırımı) gibi evrensel olması gerekiyor.’’

Annem Türk’tür içimde kin yok

Filmde önemli rollerden birini üstlenen Charles Aznavour ise filmin Türkleri hedef almadığını, soykırımı reddeden Ankara hükümetlerine atıfta bulunduğunu söyledi. Aznavour, ‘‘Benim annem Türk'tür. Türk gelenekleriyle büyüdüm ama, aynı zamanda barbar Türk hikáyeleriyle büyüdüm. Ancak hiç kinle beslenmedim. Bu bir intikam filmi değildir. Yorumu seyirciye bırakıyorum’’ dedi.

Filmin aktörlerinden Eric Bogosyan ise şöyle konuştu: ‘‘Ben tarihi, hem Türk hem de Ermenilerin bir soğanı soymalarına benzetiyorum. Soğanı soyarken gözlerimiz yaşarır. Ama istiyorum ki, bu soğanı birlikle soyalım ve birlikte gözlerimiz yaşarsın. Birbirimizi öldürmeden, kavga etmeden bu soğanı soymamız lazım.’’
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!