Bikinili ünlü yakalamanın perde arkası

Enteresan oluyormuş bikinili ünlü yakalama hadiseleri. Kıbrıs’tayken bizzat bir tanesine tanık oldum. Aynen aktarıyorum...

Artemis Otel’in kumsalında İpek Tuzcuoğlu ve Besim Kazado’yla beraber oturuyoruz.

İpek bir süre sonra denize girmek istedi. Aslında biraz tedirgindi. Çünkü otelde çeşitli kanallardan bir sürü magazin muhabiri vardı ve İpek bikinili görüntülenmek istemiyordu.

Etrafı kolaçan ettikten sonra koşa koşa denize girdi. Ama bir süre sonra Besim hemen arkamızdaki kafe kısmında (mesafe olarak uzak aslında) bir kamera olduğunu fark etti. Koca bir havluyu kaptığı gibi deniz kıyısına gitti Besim. Amacı İpek’i havluya sarıp bikinili görüntü vermesini engellemek...

İpek denizden çıkarken havluya sarınıp yanımıza öyle geldi.

"Çektiler mi girerken?" diye endişeli sualler sorarken hemen bir başka önlem daha aldı: Bir tane sigara yaktı!

Programlar sigaralı görüntü yayınlayamıyor ya, o bakımdan... Derken kanalın muhabiri arkadaş geldi ve İpek’le pazarlık etmeye başladı.

"Selülitiniz de yok, neden kaçıyorsunuz? Hadi bir röportaj yapalım" diyen arkadaşın talebine İpek yanaşmadı, sonra biraz daha konuştular, daha doğrusu pazarlık yaptılar, vesaire.

Ünlü kadınlar açısından zor bir durum. Sürekli bir "çekildi mi oram buram" paranoyası hakim. Eminim oradaki muhabir kadın olsaydı, "selülitin yok, neden kaçıyorsun" gibi hafif alaycı bir tutum içine girmezdi. Buna rağmen İpek gayet cool bir şekilde, "yakaladınız, tebrik ederim" dedi, konuyu uzatmadı.

Ama o da gazetecilerin olduğu bir yerde denize girme özgürlüğünden fedakarlık edebilirdi. Böyle işte, kafam karıştı. Bir daha bikinili ünlülerin yanında olup "tanık" pozisyonunda tarihe geçmek istemem hani...

Eda’nın suçu ne

Sabah yazarı Özay Şendir salı günkü yazısında, gazetesinin birkaç hafta önce Bodrum yangınıyla ilgili "Kıllarını bile kıpırdatmadılar" manşetindeki gibi bir tavır takınmış.

Söz konusu manşette yangın sırasında Türkbükü beach’lerinde güneşlenmeye/yüzmeye devam edenler yardıma koşmadıkları için suçlanıyordu.

Şendir’in yazısında da benzer bir "klişe", aynı şekilde bir karşılaştırma var: Son çıkan yangın sırasında kedilerini kurtarmaya çalışırken feci şekilde yanan ve 24 saat sonra hayata veda eden Nefise Nurtan Akoral’la Türkbükü beach’lerinde saatlerce güneşlendiği söylenen Eda Taşpınar.

Demiş ki sayın Şendir, "Bu iki yanık ten yaşamak ile vakit geçirmek arasındaki farkı anlatıyor".

Öncelikle şunu asla bilemeyiz: Belki aynı şey Eda Taşpınar’ın başına gelseydi, o da kedilerini kurtarmak için fedakarlık yapar, kendini ateşe atabilirdi. Asıl anlayamadığım şu: Neden Eda’nın yaptığı "yaşamak" olarak algılanmıyor ki?

Eda istediği kadar güneşlenebilir, yüz tane bikini değiştirip etrafta dolanabilir, sürekli partileyebilir, kime ne? Bundan keyif alıyorsa, olanağı da varsa, onun hayatını "vakit geçiriyor" diye yargılamak hasetlikten başka ne olabilir?

1. NOT: Eda Taşpınar’la hiç tanışmadım, bu onu savunma yazısı filan değil yani. Amacım sadece klişeleri eleştirmek...

2. NOT: Başlık da Hülya Avşar’ın meşhur filmi "Fatmagül’ün Suçu Ne?" kıvamında oldu, farkındayım. Bile isteye öyle koydum, pişmanlık tınısı veriyor. Tekrarladıkça.

Dereden tepeden

n AJDA KULÜP’TE SEZEN GECESİ

Talimhane’deki Ajda Kulüp’te bu gece meşhur Sezenciler gecesi düzenleniyor. En son Zoe Teras’ta yapılanı çok eğlenceliydi Sezeninciler’in, yine öyle olacağına eminim. Bakarsınız gecede "Vitrin"in Ajda versiyonunun ardından Sezen versiyonu çalınıverir birden. Belli mi olur?

n SEÇİMDEN SONRA SINGLE TURA!

Seçim haftası diye herkes evlerine döndü, ama önümüzdeki hafta sonu şehirli mutlu azınlık yeniden güneye akacak, deliler gibi... Gidecekleri yerlerden biri de geçen yaz epey konuşulan Kemer-Çamyuva’daki Robinson’da yapılacak single tur. 26-29 Temmuz tarihleri arasında yapılacak tura bu kez yabancılar da katılıyormuş, meraklısına duyurulur...
Yazarın Tüm Yazıları