Çakmak, cumhurbaşkanlığını üç kez neden reddetti

Güncelleme Tarihi:

Çakmak, cumhurbaşkanlığını üç kez neden reddetti
Oluşturulma Tarihi: Nisan 10, 2002 01:53

Mustafa Kemal Atatürk, ölmeden önce bir vasiyetname yazıp kendisinden sonra cumhurbaşkanı olarak Mareşal Fevzi Çakmak'ın seçilmesini istedi mi gerçekten?

Fevzi Çakmak'a, cumhurbaşkanı olması için kimler kaç kez teklifte bulundu? Çakmak, Atatürk'ü kurşuna dizilmekten, İnönü'yü idam edilmekten nasıl kurtardı? 52 yıl önce 10 Nisan 1950'de ölen Mareşal Çakmak'ı hatırlamanın belki de tam zamanı.

Araştırmacı İsmet Bozdağ'ın ortaya attığı, ‘‘Atatürk kendisinden sonra Mareşal Fevzi Çakmak'ın cumhurbaşkanı olmasını istiyordu’’ iddiası, memleketin zihniyet iklimlerine egemen olan atalet gereği, pek fazla yankı uyandırmadan unutuldu gitti. Dr. Nilüfer Hatemi tarafından hazırlanan ve YKY tarafından basılan iki ciltlik ‘‘Mareşal Fevzi Çakmak ve Günlükleri’’ isimli kitap, sözü edilen yıllara ilişkin defterleri kapsamadığı için, bu tür sorulara doğal olarak açıklık getirmiyor. Popüler Tarih Dergisi'nin Nisan sayısında Orhan Koloğlu imzasıyla yayımlanan Fevzi Çakmak portresinde de bu konuda herhangi bir bilgi yok.

İsmet İnönü ise yine YKY tarafından yayımlanan günlüklerinde (Defterler, 1. Cilt, Hazırlayan: Ahmet Demirel) vasiyet meselesine değiniyor ve ‘‘Atatürk'ten (vasiyet) koparamadılar. Şifahen uydurmaya Hasan Rıza (Soyak) teşebbüs etti. Celal Bayar kabul etmedi’’ diyor. Atatürk'ün yakın çalışma arkadaşı Soyak ise ‘‘Atatürk'ten Hatıralar’’ isimli kitabında tam tersini savunuyor. Soyak'a göre, Atatürk, kendisine halef olarak ilk akla gelen ismin İnönü olduğunu kabul etmekle birlikte, ‘‘umumun sempatisini’’ kazanamadığını düşünmekte ve yerine Fevzi Çakmak'ı önermektedir. Hatta, Çakmak Genelkurmay Başkanı olduğu için, yasal bir yol bulunup aday gösterilmesini de talep etmektedir (Soyak, Atatürk'ten Hatıralar.)

Arşivde yatan hazine


Yakın devrin iktidar kavgalarına ışık tutacak asıl ilginç belgeyi ise Hürriyet'in arşivinde bulduk. Fevzi Çakmak'ın yeğeni Ahmet Çakmak, 1975'te, yani amcasının 25. ölüm yıldönümünde, ondan dinlediklerini gazeteci Murat Sertoğlu'na anlatmış ve bu hatırát tam 40 gün boyunca tefrika edilmişti. Cumhuriyet tarihinin sisler arasında kalan yıllarına ilişkin önemli ayrıntılar ihtiva eden bu hatıraların ne kadarının gerçek, ne kadarının hayal dünyası ürünü olduğunu bilmek mümkün değil elbette.

Hatıralara göre, Fevzi Çakmak ilk cumhurbaşkanlığı teklifini doğrudan Mustafa Kemal'den almıştır. Mustafa Kemal, Cumhuriyet'in ilanına karar verdiği günün akşamı Çakmak'ı evinde ziyaret etmiş ve kendisinin cumhurbaşkanı olması hususunda arkadaşlarıyla mutabık kaldığını belirtmiştir. Çakmak'ın cevabı, son derece ilginçtir:

‘‘Cumhuriyetin ilanına bir diyeceğim yoktur. Allah hayırlı ve uğurlu etsin! Ama benim cumhurbaşkanlığına getirilmek istenmemdeki maksat beni ordudan ayırmak ise yarından tezi yok bütün vazifelerimden istifa ederek memleket dışına giderim. Bu mevki ancak senin olabilir. Ve senin cumhurbaşkanlığını bütün varlığımla desteklemeye hazırım.’’

İkinci cumhurbaşkanlığı teklifi için de çok fazla beklemesi gerekmeyecektir Fevzi Çakmak'ın. Aralarında Kazım Karabekir, Ali Fuat, Cafer Tayyar gibi silah arkadaşlarıyla Rauf ve Ali Şükrü Bey gibi dönemin etkili şahsiyetlerinin de bulunduğu bir grup, Çakmak'ı ziyaret ederek, Mustafa Kemal'in yerine geçmesini önerirler. Aslında burada önerilen, ordu önderliğinde gerçekleştirilecek bir darbeyle Mustafa Kemal'i devirmek ve yerine Çakmak'ı geçirmektir. Çakmak, bu teklifi tereddütsüz reddeder ve teklifi getirenlere de bu tür hareketlerden uzak durmalarını söyler:

‘‘Hele ordunun politikaya karışmasına hiçbir şekilde razı olamam. Ben bugün bu ordunun en sorumlu yerinde bulunuyorum. Teklifinizi kabul edecek olursam yarın benim yerime geçecek olan bir paşa da ordunun kendisine bağlı olduğuna güvenerek beni devirir ve yerime geçer. Onu da çok geçmeden bir üçüncü paşa taklit eder.’’

İNÖNÜ'YÜ BEN SEÇTİRDİM


Üçüncü teklif ise Atatürk'ün öldüğü gün gerçekleşir. Atatürk'ün yakın çalışma arkadaşları, Fevzi Çakmak ismi üzerinde birleşmişlerdir. 10 Kasım akşamı, Çakmak'ın kapısını çalanAli Sait Paşa'dır. Ali Sait Paşa, ‘‘Gerek Meclis'te, gerekse orduda çoğunluk sizi cumhurbaşkanı görmek istiyor. Beni de size bunun için gönderdiler’’ diye başlar sözlerine. Çakmak, hukuki mevzuatın müsait olmadığını, mevzuat değiştirilmek istendiği takdirde, ‘‘Ordunun kuvvetine dayanarak anayasayı değiştirtmiş’’ durumuna düşeceğini söyleyerek geri çevirir teklifi. Kimi önerebileceği sorusunu ise, ‘‘Bugünkü halde Mustafa Kemal Paşa'nın yerine geçmeye en layık olan şahıs İsmet Paşa'dır’’ diye cevaplar.

Cumhurbaşkanlığı seçiminden bir gün önce Fevzi Çakmak'ın kapısını çalan ise bu kez Başbakan Celál Bayar'dır. Çakmak, Bayar'a da bir kez daha en uygun ismin İsmet İnönü olduğunu ifade eder:‘‘Şuna inanıyorum ki, o sırada kendini ben desteklememiş olsaydım, İsmet Paşa'nın cumhurbaşkanı seçilmesine imkán yoktu. Milletvekillerinin çoğunluğu ona Atatürk'ün artık güvenmediği, kendisini istemediği ve iş başından bunun için uzaklaştırmış olduğu bir kimse gözü ile bakıyorlardı. Ben ise o sıralarda samimi olarak kendisinden memleket için büyük hizmetler bekliyordum.’’

En zor günlerinde kendisini yalnız bırakmayan Fevzi Çakmak'a, İsmet Paşa'nın ‘‘şükranlarını’’ gösterme biçimi biraz tuhaf olacaktır nedense. Rivayetlere göre, Alman yanlısı olduğu bahanesiyle ama yaş haddi gerekçesiyle 12 Ocak 1944'te emekliye sevkedilir Mareşal Çakmak. Bir sonraki aşama daha rencide edicidir üstelik. 1945 yılında, Harbiye'nin 100. kuruluş yıldönümü törenlerine, bütün emekli subaylar çağrıldığı halde en yüksek rütbeli emekli subay olan Fevzi Çakmak davet bile edilmez. Önce bir kasıt olmadığını düşünür, ama ertesi gün gazeteleri görünce tuhaflığı farkeder. Çünkü, okuldan yetişenler arasında adı bile zikredilmemiştir Harp Okulu Komutanı tarafından. Muhtemelen bu tür kırgınlıklar yüzünden, Nişantaşı Sağlık Yurdu'nda ölüm döşeğindeyken kendisini ziyarete gelen Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'yü kabul etmez Fevzi Çakmak. Büyük Taarruz'un savaş planlarını hazırlayan bu ünlü komutan, o gönül kırıklığıyla ölür...

Mustafa Kemal ve İsmet Paşa'yı nasıl kurtardım

‘‘Mustafa Kemal Paşa ordusunu bırakıp kaçmış, hemen kurşuna dizilmesi için emir vereceğim.’’

Bu fikrin sahibi Enver Paşa'dır. Trablusgarp'tan beri biraz soğuktur Mustafa Kemal'e zaten. İngilizler karşısında Suriye cephesindeki bozgun, bardağı taşıran son damla olacaktır. Alman general Liman Von Sanders'le Mustafa Kemal geri çekilmek zorunda kalmışlardır çünkü. Araya Fevzi Çakmak girer: ‘‘Paşam, gelen haberlere göre Mustafa Kemal Paşa Alman Generali ile birlikte çekilmek zorunda kalmış. Eğer kendisini kurşuna dizdirmeye kararlı iseniz, aynı suçu işleyen bütün Alman general ve subaylarını da kurşuna dizdirmeniz gerekir. ’’

Enver Paşa
bu açıklama üzerine kararından vazgeçer.

Fevzi Çakmak, Sakarya Savaşı sırasında İsmet Paşa'nın son derece hatalı davrandığını anlattıktan sonra sözü şuraya getiriyor: ‘‘Sonradan Büyük Millet Meclisi'nde yapılan bir konuşmada bu hatalı davranışlarından dolayı İsmet Paşa'yı Yüce Divan'a vermeye, hatta idama mahkûm ettirmeye kalkıştılar. Hemen müdahale ederek, bu kararı benim de tesvip ettiğimi, aynı cezanın bana da verilmesi gerektiğini söyledim. Böylece onu kötü bir akıbetten kurtarmış oldum...’’

Türkiye'yi savaşa ben sokmadım

İkinci Cihan Savaşına girmemizin tehlikesi atlatıldıktan ve bu savaşın kaderi iyice belli olduktan sonra ben yavaş yavaş İsmet Paşa'nın bana karşı davranışlarında bir soğukluk sezinlemeye başlamış bulunuyordum. Artık bana, benim yardımıma ihtiyacı kalmamıştı (...)

Ama o, hakikati, bu işte benim oynamış olduğum rolü pek güzel biliyordu. İşte kendisine asıl rahatsızlık veren şeyin de bu olduğunu çok iyi anlıyordum.

Kazanılmış olan başarıda bir ikinci ortağa tahammülü yoktu.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!