Saygı Öztürk'ün ilginç kitabı

GAZETECİ kitapları bir başka güzel oluyor. Gazeteci, olayların içinde yaşayan kişi. Haber kaynakları var. Gerekirse araştırıyor ve neyi nerede bulacağını biliyor. Bilgilere, belgelere ulaşıyor.

Türkiye'de gazetecilik yapmak, son yıllarda biraz kolaylaştı! Özellikle ‘‘köşe yazarlığı’’ epeyce kolay oldu. Memlekette adamını bulan ‘‘köşe yazarı’’ oluyor! İşin içine bir sürü vıcık vıcık ilişkiler giriyor ve basın yozlaşıyor.

Ama böyle olmayan, gecesini gündüzünü mesleğine ayırıp geldiği yere tırnaklarıyla kaza kaza, bileğinin hakkıyla ve alnının teriyle gelen gazeteci arkadaşlarımız da var.

Bunlardan biri, Saygı Öztürk.

Ben Saygı'yı yıllar önce Hürriyet'te muhabir olarak görev yaptığı günlerden tanırım. Baktığı alanlarda, elinden uçanla kaçanın kurtulduğu bir gazeteciydi. Yaşamı gazetecilik üzerine kurulu bir arkadaşımdı.

Ankara'ya Yozgat'tan gelmişti.

Bu meslekte Anadolu'dan gelip Ankara ve İstanbul'daki ‘‘basın devlerinin’’ arasında yer bulmak çok zor, hatta olanaksızdır. Saygı bunu başaran çok az sayıda gazeteciden biri oldu. Yılmadı, usanmadı, pek çok zorluğa göğüs gerdi ve tırmandı. Hak ettiği yere geldi.

* * *

Şimdi elimde Saygı Öztürk'ün yazdığı çok güzel, çok ilginç bir kitap var.

‘‘Devletin Derinliklerinde’’ (Ümit Yayıncılık).

Ben, genç gazeteci kardeşlerimin böyle eserler üretmesinden gurur duyuyorum. Onlar tarafından üretilen her güzel haber, her güzel kitap, bana mutluluk veriyor ve ‘‘Böyle arkadaşlarımız olduğu sürece gazetecilik bitmez’’ diyorum.

Kitapta, Türkiye'nin çok çarpıcı bir dönemi anlatılıyor. Hiç bilmediğimiz olaylar, yeni bilgiler ve belgelerle gözümüzün önünden akıp gidiyor. Yarbay Korkut Eken dahil.

Sanırım bu kitap, gündeme bomba gibi düşecek... Çünkü kamuoyundan şimdiye kadar sır gibi saklanan ya da hiçbirimizin bilmediği bilgiler bu kitapta veriliyor. Kitapta Eken'in yanı sıra ‘‘devletin derinliklerinde’’ kalmış Mehmet Ağar, Yeşil, Abdullah Çatlı, Sedat Bucak, Sedat Peker, Alaattin Çakıcı gibi kilit isimler yer alıyor.

-Apo'nun öldürülmesi için Ankara'da, MKE'ye bağlı fişek fabrikasında yapılan planlar...

-Mehmet Ağar'a gece vakti makamında verilen torbaların içinde neler olduğu...

-Örtülü ödenekten alınan 25 milyon dolar...

-Apo'nun Şam'daki evlerinin planları...

-X komşu ülkemizde düzenlenen gizli operasyonlar...

-Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ın, Korkut Eken'e düzenlemek istediği suikast...

-DYP milletvekili Sedat Bucak'ın, Leyla Zana ile otelde buluşması...

-Apo'nun Kenya'dan sahte pasaportlu görevliler tarafından getirilmesi...

Gazeteci arkadaşım Saygı Öztürk'ü kutluyorum. Bir solukta okunan çok güzel bir kitap yazmış. Bu ilk kitabından sonra daha nicelerini yazmasını diliyorum.


ASKERİN VEFASI


BUNDAN yaklaşık 20 gün önce Gaziantep'ten, hiç tanımadığım İbrahim Akalın isimli bir inşaat mühendisinden faks alıyorum. Geçmişte yanında çalışan ve fukara bir traktör şoförü olan Seydi Sevinç, askerliğini Güneydoğu'da komando olarak yaparken, soğuktan ayakları donuyor. Kısa süre sonra, tedavi göremeden terhis oluyor. Fakat şimdi çok acı çekiyor, yürüyemiyor. Karahöyük köyünde oturuyor. Parası yok, işi yok, tedavi olamıyor. Gaziantep'te bir doktor muayene etmiş, bacağın kesilmesi gerektiğini söylemiş ve 300 milyon para istemiş.

İbrahim Akalın benden rica ediyor: ‘‘Acaba rica etseniz, Mehmetçik Vakfı bu çaresiz çocukla ilgilenir mi?’’ Durumu Mehmetçik Vakfı'na iletiyorum, isim ve adresleri veriyorum ve doğrusunu isterseniz, daha sonra unutup gidiyorum. Dün Akalın'dan bir faks daha geliyor:

‘‘Geçen salı günü beni bizzat GATA Komutanı Korgeneral Ömer Keçecigil aradı ve Seydi'yi derhal Ankara'ya göndermemi istedi. O akşam Seydi ile kardeşini yolcu ettik. Ertesi sabah kendisini terminalden GATA ambulansı ile karşılayıp hastaneye yatırmışlar. Büyük ihtimam göstermişler. Cuma günü ameliyat etmişler, ayağını da kesmemişler. Seydi şimdi çok iyi. Tedavisi bir ay sürecekmiş. Kardeşini de misafirhanede ağırlıyorlarmış.

Sizin, Mehmetçik Vakfı ve Keçecigil Paşa'nın ilgisi sayesinde çocuğun hayatı kurtuldu. Ben de böyle hayırlı bir işe önayak olduğum için çok mutluyum.’’

Askerin vefası, görev anlayışı ve sorumluluk bilinci işte bu. Onlara ben de teşekkür ediyorum.
Yazarın Tüm Yazıları