İngiliz yargıçtan Türkiye'ye ders

Türkiye'de yargı bağımsızlığı, savcılar ve hatta yargıçların atamaları ve bu hukuk adamları üzerindeki baskı olup olmadığı konusu, yıllardır tartışılır durur.

Ama bu kez aynı tartışma İngiltere'nin başkenti Londra'daki bir mahkeme salonunda bizzat İngiliz hukukçuların da bulunduğu bir ortamda yapıldı.

Dava, Gülay Aslıtürk'ün, Türkiye'ye iade edilip edilmemesi konusundaki malum dava... Taraflardan biri, hakkında çok sayıda yolsuzluk dosyasından yargılanması için Şişli eski Belediye Başkanı Aslıtürk'ün iadesini talep eden Türkiye Cumhuriyeti; diğeri ise Aslıtürk'ün kendisi... Bir tarafta Aslıtürk'ün tuttuğu İngiliz avukat, diğer tarafta da İngiltere Kraliyet Başsavcılığı (Crownn Prosecution Service-CPS) tarafından atanan ve Türkiye'yi savunan bir başka İngiliz avukat.

Duruşmalar boyunca Aslıtürk'ün avukatı ‘‘Müvekkilim Türkiye'ye iade edilirse hemen tutuklanacak. Hakkında dava dosyaları da somut kanıtlardan yoksun ve tamamıyla siyasi husumet amaçlı olduğu için sonunda aklansa bile haksız yere hapis yatacak’’ tezini savunuyor.

Ama bir aşamada, savunma makamı bu iddiayı bizzat Aslıtürk'ün Türkiye'deki avukatlarından Yağız Ali Dağlı'nın ağzından dile getirip mahkeme yargıcının dikkatini çekmek istiyor.

KAÇ DOLAR ALIYOR

Dağlı, Londra'
ya getirilip 24.7.2001 günkü duruşmada Bow Street Sulh Hukuk Mahkemesi'nde 'tanık' sıfatıyla dinleniyor. Aslıtürk'ün İngiliz avukatı, aynı iddiaları savcının soruları ve yanıtlarla burada, Türkiye'nin hukuk sistemini ve yargıyı doğrudan hedef alan ilginç konuşmalar geçiyor.

Sayın Dağlı, Mr. Aslıtürk'ten kaç para alıyorsunuz?

-
Saat başı alırım; 150-200 dolar kadar.

Burada hákim Geoffrey Wicks müdahale ederek, böyle bir sorunun gereksizliğini ve bu konulara girilmemesi gerektiğini anımsatarak savcıyı uyarıyor.

Peki, Mr. Dağlı buraya gelmek için de Mr. Aslıtürk'ten para aldınız mı?

- Hayır almadım. Zaten benim Londra'da evim var. Orada kalıyorum. Uçak biletimi de kendi cebimden aldım. Belki onu Mr. Aslıtürk'e fatura ederim.

Müvekkiliniz Türkiye'ye iade olursa, hepse atılacağı kesin mi?

- Davalar hálá bilirkişi aşamasında. En az bir yıl daha sürebilir. İsnat edilen suçlara bakılırsa, 7 yıldan fazla hapis cezası isteniyor. Türkiye'de davalar çok uzun sürüyor. Bir hákim günde 40-50 dava dosyasına bakmak zorunda. Tutuklu bir kişi, hakkındaki hükmü beklerken, uzun süre haksız yere hapiste kalabiliyor. Normal bir ceza davası, 5-6 yıldan fazla sürüyor. Örneğin benim bir müvekkilim, bir davadan 10 yıldır tutuklu bulunuyor. Hakkında hálá karar verilmedi.

Bu kişinin ismini verebilir misiniz?

-
Veririm.

KİM BU TUTUKLU

Burada hákim duyarlılık göstererek müdahale ediyor ve bu kişinin isminin açıkça zikredilmesinin ve basında yer almasının Türkiye'deki yargılamaya etki etmesinden endişe ettiğini söyleyerek, medyaya gösterilmeden sadece savcıya yazılı olarak iletilmesini sağlıyor.

Mr. Dağlı, Türkiye'de savcıların davaları uzatma yetkisi ya da imkanı var mı?

-
Evet... Tahkikatın genişletilmesini sağlayabilirler. Böylece de dava uzayabilir. Tabii, avukatların da böyle imkánları var.

Türkiye'de yargı kararlarına siyasi etki oluyor mu?

- Sadece siyasi baskı değil. Medya gruplarının da hukuk üzerinde etkisi olabiliyor. Bunlar normal mahkeme sürecini beklemeden istedikleri kişileri hedef alabiliyorlar. Savcı gibi suçlayıp, hákim gibi yargılayıp karar verip infaz edebiliyorlar. Mesela Gülay Aslıtürk'ün yargılandığı 6. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı bir hanım... CMUK'a göre bir sanığın ifadesi, bulunduğu yerde alınabilir. Bunu neden yapmıyorsunuz diye sordum. Mesela buradan ifade gönderebilir. Ama yapmadılar. Çünkü medyada, hakkında 'kaçak' filan gibi haksız yayınlar yapılıyor.

- Türkiye'de yargıçlar işe başlarken, bağımsızlık yemini etmezler mi?

Evet ederler. Ama bazıları yemine sadık kalmayabiliyor.

TÜRKİYE AVUKAT TUTAMIYOR

Peki buna rağmen görevini kötüye kullanan olabilir mi?

- Bu soruya yanıt vermek istemiyorum. Çünkü müvekkilimin davalarına etki yapabilir. Aleyhine kullanılabilir. Ben bir Türk hukukçusuyum.

Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne bağlı değil mi? Yani, bir sanığın suçu kanıtlanana kadar masum olduğu varsayılamaz mı?

-
Evet... Çoğu zaman buna uyuluyor. Ama bazen tutuklama infaz amacıyla kullanılabiliyor.

Bütün bu tartışmalar, ister istemez yargı sistemi, hukukun işleyişi, hákim ve savcı bağımsızlığı, yargıya siyasetin etkisi gibi konularda Türkiye'ye ciddi ithamların yöneltildiği ve tabii yanıt hakkı doğuracak bir olay niteliğinde...

Nitekim Kraliyet Başsavcılığı'nın Türkiye adına iade davasını takip eden avukatı, bu hakkını kullanması için Türkiye Cumhuriyeti'ne bir hak verilmesini talep ediyor. İngiliz yargıç da bu talebi kabul ederek mahkemeyi erteliyor.

Akla şu geliyor; Aslıtürk saati 150 dolardan avukat tutarken, Adalet Bakanlığı talep edip Dışişleri Bakanlığı bu duruşmaya bir gözlemci avukat tutamaz mıydı?

Aslıtürk'ten suçlamalar

Bu
arada Gülay Aslıtürk'ün, Londra'da geçen ocak ayında 25 sayfalık bir ifade verdiği ortaya çıktı. Türkiye'deki dava dosyalarına konulan ifadesinde Aslıtürk'ün bazı suçlamaları şöyle:

‘‘Türkiye'de özellikle ANAP ve DYP gibi merkez sağ partilerde, partiçi demokrasi yoktur. Partide her karar genel başkanın, şayet siyasetle uğraşıyorsa eşinin iki dudağı arasındadır.’’

‘‘Erdal Yılmaz, Genel Başkan Yılmaz'ın gücü ile benim yardımcılığıma tayin edildi. Sık sık yurtdışına çıktığımdan benim yerine belediyeyi yönetiyordu.’’

‘‘Başlangıçta Genel Başkan hep benim yanımdaydı. Sonradan akrabalarının tesiri altında kaldı.’’

‘‘Damat Yiğit İkiz, çok güçlüydü. Gücünü genel başkandan aldığını alenen söylüyordu.’’

‘‘Damat, yakın aile dostu ve arkadaşı Cüneyt Akgün'ü belediye başkanı seçtirdi. Cüneyt Akgün'ü kukla olarak kullanıyordu.’’

O zihniyet

ÜLKEMİZDE
yolsuzluğun ayyuka çıktığı bu dönemde yolsuzluklarla mücadelede öncü olmuş, bütün operasyonların başlangıcı olmuş, hırsızlara göz açtırmamış, daima doğrunun yanında yer almış, gerçek bir polis teşkilatı yaratmaya uğraşmış ve bunların hepsine bütün zorluklara ve siyasi engellemelere rağmen baş koymuş bir emniyet müdürünün görevden alınması beni çok üzdü. Bu konuda tüm Bursa halkının ve Türk milletinin benimle aynı kanıda olduğunu sanıyorum. Bursa halkı, Emniyet Müdürümüz Sayın H. Aydın Genç'i yeniden ülkemize kazandırmak için elinden geleni yapacaktır. Sayın müdürümüzün hiçbir gerekçe gösterilmeden görevden alınması bir tür yolsuzluk operasyonlarını engelleyelim zihniyetini taşımadığını umuyorum.

Türk halkı bilinçli ve duyarlı bir ulustur. Sonuna kadar halkına sahip çıkan bir emniyet müdürünün arkasında bir halkın olduğunun bilinmesini istiyorum.

Cemal DEMİR BURSA
Yazarın Tüm Yazıları