Bir konuşmanın dipnotları

O gün yazımda kesin bir ifade kullanmamıştım.Şimdi öğreniyorum ki, aldığım bilgiler doğruymuş.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Harp Akademileri’ndeki konuşmasında, cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili tek kelime konuşmamış.

Geçen hafta "Basına sızdırılmayan konuşma" başlıklı yazımda anlatmıştım.

Ankara kulislerinde bu konuşma ile ilgili ne beklentiler, ne spekülasyonlar vardı.

Bazı çevreler, Büyükanıt’ın bu konuşma ile, "Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkış yolunun kesilmesi" için ilk işaret fişeğini atacağını bekliyordu.

Radikal Gazetesi Ankara Temsilcisi Murat Yetkin, dün Genelkurmay sitesine konmayan bu konuşmanın geniş bir özetini yayınladı.

Bence çok da iyi yaptı.

Spekülasyonun yolunu kesti.

* * *

Büyükanıt’ın bu konuşmayı yapmasının üzerinden 10 güne yakın süre geçti.

Yazıyı yazdığım saatlerde konuşmanın metni Genelkurmay’ın internet sitesine hálá konmamıştı.

Konuşmanın tam metni 25 sayfaymış.

İki sayfa da dipnotları varmış.

Yani komutan akademik bir konuşma yapmış.

Dipnotlarda Peter Drucker’den şöyle bir alıntı varmış:

"Bugünün sorunları, dünün çözümleridir."

Ayrıca Peter Senge’in "The Fifth Discipline" adlı kitabından alıntılar yapmış.

Ben bir genelkurmay başkanının daha önce böyle dipnotlu bir konuşma yaptığını bilmiyordum.

İhtimal ki böyle başka konuşmalar da vardır.

Çünkü eski komutan Hilmi Özkök’ün konuşmalarında da böyle akademik çizgiler gözlemlenirdi.

Bu konuşma bazı kişiler tarafından başka noktalara da çekilebilir.

Mesela "Asker, üniter yapıyı ve laik sistemi korumak için gerektiğinde görev yapmak zorunda" cümlesi.

Ne var ki askerler bunu ilk defa söylemiyor.

Yani bunu özel olarak cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilişkilendirmek, zorlamadan da öte, kötü niyet gerektirir.

Ayrıca Genelkurmay Başkanı’nın böyle bir niyeti olsaydı, bunu stratejik bir planlama ile başka türlü de yapabilirdi.

O nedenle bu konuşmanın metni, benim için gazetecilik tecessüsünün ötesinde bir anlamla yüklü görünmüyor.

"Bu senin aşırı iyimser yorumun" eleştirisi yapılabilir.

Birtakım "sivil fabrikasyon andıçlarda" adım "Genelkurmay’a yakın gazeteci" olarak lanse edildiği için, herhangi bir kompleksim yok.

Tıpkı Hürriyet için "devletin gazetesi" diyenlerin sözlerinden hiçbir rahatsızlık duymadığım gibi, ötekinden de duymam.

Ben askeri biraz tanıyorsam, bu metnin altında "cumhurbaşkanlığına müdahale" gibi bir niyet bulunmadığını söyleyebilirim.

* * *

Son sözüm şu olacak.

Kimse askeri, cumhurbaşkanlığı seçimi minderine çekmeye uğraşmamalıdır.

Emin olun bu hepimizin yararınadır.

Ya sivil andıçlar

BİR süredir medya çarşısında emekli bir komutanın günlüğü olduğu iddia edilen belgeler dolaşıyor.

Ciddi basının büyük bölümü, bu belgelere itibar etmedi.

Ama askere karşı antipatisi belli bazı çevreler, mal bulmuş Mağribi gibi bunun üzerine atladı.

Adı geçen komutan ısrarla "Bunlar benim günlüklerim değil" diyor.

Komutanı yakından tanıyan insanlar, onun kişiliği ile asla uyuşmayacak ayrıntı ve iddialar bulunduğunu söylüyor.

Belli ki birileri "özel bir imalat" yapmış.

Ama takan yok.

Yayınlar var gücüyle devam ediyor.

Şimdi ben de soruyorum.

Bu bir "sivil andıç" değil mi?

Günde otuz kez demokratlıktan söz edenlerden çıt yok.

Yani asker yaptığı zaman andıç oluyor da, aynı haltı siviller yediği zaman "haber" mi oluyor?

Demokratlığımız işte bu kadar...
Yazarın Tüm Yazıları