MEDYA - Türlü çeşitli

Güncelleme Tarihi:

MEDYA - Türlü çeşitli
Oluşturulma Tarihi: Mart 25, 2007 23:28

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55ea8423f018fbb8f8851356
OLMADI NATO! Afganistan İçişleri Bakanlığı, NATO askerlerinin başkent Kabil'de sivil araca ateş açtığını ve 9 yaşındaki bir çocuğun ölümüne neden olduğunu açıkladı...” www.acikgazete.com adresindeki AÇIK GAZETE'dendi...

 

 

*

 

EVİNE HOŞGELDİN DİMİTRO USTA

 

Dimitro Siatiri benim ‘GERÇEK’ hemşerim, İstanbullu, Beşiktaşlı bir Rum. (Aslında ben onun hemşerisiyim, o benden önce buradaydı.) İstim kazanı ustasıymış. 1981’de ailesiyle Atina’ya göçmek zorunda kalmış. Kimbilir neden? Yunanistan’da bir İstanbullu, bir Türk olarak yaşamışlar. Aralarında hep Türkçe konuşmuşlar, Atina’da doğan torunları bile Türkçe konuşuyormuş. Oğlu Fotios, yaşı gelince Burdur’da askerlik yapmış. ‘Eğer Türkiye’ye inanmasak kolaylıkla AB vatandaşı olurduk, ama olmadık’ diyor. Babasının vasiyetiymiş, ‘Ben ölürsem, beni bu yabancı memlekette bırakmayın. Vatanımda topağa verin’ diyormuş. Dimitri Usta’yı Şişli Rum Ortodoks Mezarlığı’nda vatan toprağına vermişler. Evine hoş gelmiş, toprağı bol olsun!

Haberin Devamı

 

Sefa Özkaya’nın haberiydi – Hürriyet, 19 mart

 


*

 

İSTANBUL, DÜNYANIN 36’INCI BÜYÜK… ÜLKESİ

 

Pricewaterhouse bir araştırma yapmış, nasıl yaptıysa (çünkü İstanbul’un daha nüfusu bile belli değil!) İstanbul’un Gayri Safi Yurtiçi Hasılası (GSYH) 133 milyar dolara yükselmiş. İstanbul, bu ‘kentsel gelir’ ile dünyanın en büyük 34’üncü kent-ekonomisi imiş. Milano, Roma, Pekin, Hamburg, Münih, Zürih, Atine gibi metropolleri geride bırakmış. (Hürriyet, 19 mart)

Haberin Devamı

 

GSYH değil, Gayri Safi Milli Hasıla rakamlarını bulabildim ama olsun, bir fikir veriyor.

 

İstanbul bu 133 milyar dolarlık hasıla ile ‘uluslar ligi’nde bile çok iyi bir yere sahip. Dünya ‘uluslar’ klasmanına girse 35’inci – 36’ınca sıraya oturur. Tek başına İsrail, Venezuela, Singapur, Birleşik Arap Emirlikleri, Çek Cumhuriyeti, Filipinler gibi ülkeleri geride bırakır.

 

Hani dilim varmıyor zaten kimse de sallamıyor ama... ALLAH DEPREMDEN KORUSUN diyeceğim!

 


*

 

BAKANLARIN BAŞKA İŞİ YOK MU?

/images/100/0x0/55ea8423f018fbb8f8851358

 

Çanakkale Zaferi’nin 92’inci yıldönümüydü. Güzel bir tören yapıldı.

 

Bu törenden istifade, Başbakan şehitlikte yapılan yeni yolların da açılışını yaptı. Daha iyi bir fotoğraf bulamadım. Milliyet’te güzel bir kare vardı: açılış kurdelesini Başbakan’la birlikte, sağında Vecdi Gönül, Kürşat Tüzmen, Binali Yıldırım, Faruk Özak, Cemil Çiçek ve Mehdi Eker; sol tarafında Beşir Atalay, Hilmi Güler ve Atilla Koç olmak üzere... bir başbakan ve 9 bakan kesiyordu. (Milliyet, 19 mart)

Haberin Devamı

 

Tamam, yükselen milliyetçilik dalgasından istifade etmek istiyorsunuz da, çüşünüz birader, Ankara’da yapılacak hiç mi işiniz yok? (Başbakan, 9 bakan, aileleri ve maiyetlerinin Çanakkale’ye gidiş geliş masraflarını da haram ediyorum...)

 


*

 

BÖYLE BAŞBAKANA BÖYLE MUHALEFET

 

Anamuhalefet Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan’a laf attı:

 

- Çankaya yokuşu diktir, fıtıkla çıkılmaz!

Demek ki biz bu seviyeye ve bunlara layığız!

Gazeteler, 19 mart


*

 

ÖRTÜLÜ ÖDENEĞİ KAPA PARA MI SANIYOR ACABA?


“İnat yerine göre marifet ama yersiz ve haksız ise rezalettir. Mesela Başbakan’in örtülü ödenek işlerinin başına koyduğu eski bankacının durumu... Erdoğan’ın belediye başkanlığından tanıyıp iş yaptığı bu kişi ‘
resmi evrakta sahtecilik’ suçundan hüküm giymiş biridir” diyordu Güngör Mengi. (Vatan, 19 mart)

Haberin Devamı

 

Örtülü ödenek, bir başbakanın namusudur.

 

Tansu Çiller’i görmüştük. Tayyip Erdoğan’ın ‘namus anlayışı’ da bu demek ki...

 

 

*

 

EMEKLİ OLMADAN EVVEL DE BÖYLEYDİ

 

Emekli Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş bir kitap yazmış.

 

Adı – aslında magazin alıntısı da olabilirdi ama – Vatanın Bağrına Düşman Dayamış Hançerini!

 

Akşam, 20 mart

 


*

KERKÜK : SEN ÖYLE SAN!

 

Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Abdül Mehdi, Türkiye’ye mesaj göndermiş:

 

- Kürkük bizim (Irak’ın) iç meselesi. (Yeni Şafak, 20 mart)

İyi de (1) Kürtler de aynı şeyi söylüyor. Ayrıca (2) Türkiye’de aynı şeyi söylemese de öyle düşünüyor.

Sorun da burdan çıkıyor!


*

 

MUTA NİKAHI DA İSTER MİSİNİZ?


Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği 29 yıldır yapılıyor. 28 senedir Türkiye’ye gelen yabancı öğrenciler, yaşıtları Türk çocuklarının evinde kalıyordu. Bu sene TRT yeni bir kural çıkardı:

Haberin Devamı

 

- Kız çocuklar kız çocuklu evlere, erkek çocuklar erkek çocuklu evlere! (Gazeteler, 20 mart)

Bunlara çüş demezsek, iç savaş çıkaracaklar!


*

 

OLACAK DUA OLMAZ Kİ!

 

Yazgülü Erdoğan’ın bir siyasi habere attığı ‘Olmayacak duaya amin denmek’ başlığını okurken dikkatimi çekti. (Posta, 20 mart)

 

Sahi Türkçe’de ‘gerçekleşmeyecek girişimi uygun görmek’ (mi? Ömer Asım Aksoy öyle diyor) anlamına gelen ‘Olmayacak duaya amin demek’ şeklinde bir deyim vardır... Oysa insanoğlu hemen sadece olmayacak duaya amin der! J

 


*

SÜNNETTE GELENLER

 

Vatan manşet yapmış ‘Başbakan’ın oğlu gemi aldı’ diyor.

 

Gıda dağıtım işinden denizcilik sektörüne atlayan Burak Erdoğan, 3 milyon dolara bir kuru yük gemisi almış. (20 mart)

 

Vatan’ın bu haberinde kötü niyetseziyorum.

 

Ne yani, delikanlı sünnetinde gelen altınları biriktirmiş, armatör olmuş, olmasın mı?

 

 

*

BUNLAR HARAM YEMEZ, MÜSLÜMANDIRLAR!


Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül’ün, AKP döneminde yolsuzlukların azaldığını zannettiğini tahmin eden Mehmet Y.Yılmaz diyor ki:

 

“Oysa kendisine sadece şu soruyu sorsaydı bile, memleketin dört bir köşesinde nelerin döndüğünü daha iyi anlayabilirdi: ‘Eskiden Fatih'teki tesettür dükkánlarından giyinen bu hanımlar, şimdi ne oldu da Burberry, Gucci, Louis Vuitton, Prada'dan başka bir şey giymez oldular?

 

Hürriyet, 21 mart

 

 

*

MUAMMER GÜLER, KAMERA ŞAKASI

 

Milliyet’in 5.sayfasının manşetinde iki haber var.

 

Büyük olanı ‘Polis eskortli sefer’ diyor. İstanbul’un varoşlarında kimi mahallelere gece otobüs giremiyormuş, çünkü şehir eşkiyası saldırıyormuş. Bazı seferler toptan iptal edilirken bazıları da ancak polis eskortuyla yapılabiliyormuş. Belediye otobüsleri önünde ve arkasında bir polis aracıyla geziyormuş.

 

Küçük haber ise İstanbul’un Valisi Muammer Güler’in bir açıklaması: İstanbul’da suç oranı düştü. (…) İstanbul nüfusu yüksek olmasına rağmensuç oranı en düşük şehirdir.’

 

Ben size aslında Muammer Güler İstanbul Valisi değil, AKP hükümeti bize kamera şakası yapıyor demiyor muyum!

 

Milliyet, 21 mart

 

 

*

 

VALLAHİ BİLLAHİ SEÇİM EKONOMİSİ DEĞİL

 

İki aylık bütçe açığı 2006’yı ikiye katladı… diyor başlık.

 

2006 senesi (doğruysa eğer) 3.9 milyar YTL açıkla kapanınca herkes çok sevinmişti.

 

2007’nin Ocak ve Şubat aylarında açık… 8.2 milyar YTL’yi buldu.

 

Bütçe açığı % 1.113 arttı (Milliyet, 21 mart)

 

Yine Milliyet’in haberiydi.

 

Seçim öncesi üç paket: (1) Çiftçilerin grup kefaletleri borcuna indirim (2) İstihdaha % 40 vergi ve sigorta indirimi (3) Tarımsal ürün ihracatı iade desteğinde artış… (23 mart)

 

Ne demişte Erdoğan, vallahi de billahi de seçim ekonomisi uygulamayacağız!

 

Yine sözünde durdu!

 

 

*

 

Akşam’ın manşetiydi: BUGÜN GİT, MAYISTA GEL

 

“Ankara’da bütün planlar Köşk’e göre değişti. Hükümet en kritik atamaları, yasaları Sezer sonrasına bırakınca sistem kitlendi. Devlet kurumları arasında sürtüşmü başladı…” (21 mart)

 

Dinci gazetelerin niye var gücüyle Cumhurbaşkanı’na saldırdığını, devamlı vetolardan atamalardan şikayet ettiğini anladınız mı?

YAVUZ HIRSIZ meselesi…

 

 

*

 

FARK KİME GİDECEKTİ?

 

İstanbul Levent’teki İETT arsası Arap şeyhine 705 milyon dolara satıldı. Vergileriyle birlikte 1 milyar 156 milyon dolar ödeyecek Sama Dubai. (Gazeteler, 22 mart)

 

Hatırlarsanız, laik gazeteler engellemeseydi, AKP’li İstanbul Belediyesi bu arsayı birkaç ay önce aynı gruba… 100 milyon dolara peşkeş çekiyordu.

 

Niye, aradaki bir milyar dolarlık (yahut da çok iyimser bir hesaba göre 400 milyon dolarlık) rant kimin cebine gidecekti diye sormayın!

 

 

*

 

GEREKİRSE YEMİN DE EDERLER

 

İsmailağa Camii’nde emekli imamı öldürdüğü için linç edilen Mustafa Erdal’ın davasında 11 tanık dinlendi. Hepsi de cüppeli, takkeli, sakallı korkunç tipler. 11 tanığın hiç biri burunlarının ucunda işlenen cinayeti işleyeni görmemiş… (Sabah, 22 mart)

 

Sözlerine güvenilir, dini bütün insanlardır!

 

 

*

 

SİZ YİNE DE İŞİ ALLAH’A BIRAKMAYIN

 

Geçirdiği trafik kazası sonucu ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan 21 yaşındaki Aysun Sütemer’in kalbi iki kez durmuş, yoğun bakımda yeniden çalıştırılmış. (Tercüman, 22 mart)

 

Tercüman ‘Öldürmeyen Allah öldürmüyor’ diyor.

 

Yine de işi Allah’a bırakmayıp, iyi bir hastanede ve adam gibi doktorların elinde olmakta fayda var!

 

 

*

 

AKP’NİN ŞANSI VAR, HUKUK DEVLETİ OLMADIĞIMIZ İÇİN…

 

‘Dink cinayetinin azmettiricisi olduğu iddiasıyla tutuklanan ‘Büyük Abi’ Erhan Tuncel’in olayın ardından M.Z. isminde bir polis memuruyla telefonda konuştuğu tespit edildi’ diyordu Hürriyet’in manşetteki haberi. (23 mart)

 

Polis, azmettirici olduğu söylenen Tuncel’e soruyor: Cinayeti sizinkiler mi işledi?

 

Medeni ve demokratik bir hukuk devletinde hükümeti devirecek bir rezalet. Bizde Başbakan’ın Ezankaya hayallerine engel bile olamıyor!

 

 

*

 

RTE ÇANKAYA’YA ÇIKMAZSA…

 

Gözünüzden kaçmış olabilir.

 

Ahmet Hakan ‘RTE Çankaya’ya aday olmazsa iki sorun çıkabilir’ diyordu özetle.

 

1- ‘Tayyip Cumhurbaşkanı olunca ben Başbakan olacağım’ diye ‘uzlaşmayı’ sessizce oturup bekleyen Abdullah Gül nasıl ‘sakinleştirilecek’ ?

2- Eşi türbansız biri Çankaya’ya aday olursa, milletvekillerinin burukluğunu kullanmaya davranacak
Bülent Arınç
nasıl engellenecek?

Hürriyet, 23 mart


*


YİNE DE…


GS Üniversitesi öğrencilerinin ‘Yılın işadamı’ seçtiği Ali Sabancı, ödül töreninde öğrencilere kartvizitini göstererek ‘
Hiçbir zaman buna güvenmeyin’ diye tavsiyede bulunmuş. (Hürriyet, 23 mart)


Ali Bey çok haklı da… iş hayatına ‘Ali Sabancı’ olarak atılmak da insana zarar vermez herhalde Ali Bey!
J

 

Not: Bu arada, öğrencilerin kendi aralarında oy vererek ‘Yılın İşadamı’nı seçmesini (hele hele 2006’da çok ciddi bir atılım yapan ve gençlere yakın gelen Ali Sabancı’yı ve şirketini seçmesini) anlıyorum da… Niye bu ödülde ‘Yılın Havayolu Şirketi’ diye bir kategori olduğunu anlamadım. Mesela ‘Yılın Çimento Şirketi’, ‘Yılın Plastik Boru Şirketi’ yahut ‘Yılın Otomobil Lastiği Şirketi’ de seçiliyor mu acaba?

 


*

ERDOĞAN İNŞALLAH ADAYLIĞINI KOYAR VE CUMHURBAŞKANI SEÇİLİR

Başbakanlığı döneminde Turgut Özal ile ‘hemen her gün’ telefonla konuştuğunu söylüyor Ertuğrul Özkök. ‘Keza Demirel, Yılmaz, başlarda Çiller’ diyor.

 

İki siyasetçi ile böyle bir ilişkisi olmamış. Biri Cumhurbaşkanı Sezer, diğeri Başbakan Erdoğan. Gerçi Erdoğan’la başbakan olmadan önce birkaç görüşmesi olmuş, bunlardan biri de kızıyla damadının evindeymiş mesela…

 

Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili olarak ilginç bir iddia ortaya atıyor ‘tespit’ adı altında:

 

“Şuna kesinlikle inanıyorum:
Muhalefet dahil herkes, içinden
Erdoğan inşallah adaylığını koyar ve cumhurbaşkanı seçilir
diye düşünüyor.
Bu konuda hiç kuşkum yok.
Çünkü herkesin bir hesabı var.

 

‘Muhalefet dahil herkes’ derken Ertuğrul Bey’in kimi kast ettiğini bilmiyorum. Çünkü ben, kendi çevremde böyle düşünen kimseye rastlamadım.

 

Bir de temennisi var Özkök’ün:

 

“Diyeceğim, Cumhurbaşkanlığı seçimi herkes için Rus ruleti. O nedenle bu bozuk tabancayla Rus ruleti oynamak yerine, herkes samimi fikrini söylese ve savunsa, tarafların hepsi, en önce de Türk siyasi sistemi yararlı çıkar.” (Hürriyet, 23 mart)

 

Bu yazıyı okuyanlar ‘Bu kadar yazmışsın, sen niye söylemiyorsun görüşünü’ diyebilirler. Ama Ertuğrul Özkök, herkesten evvel davranıp Erdoğan’ın Çankaya’ya çok yakışacağını yazmıştı.

 


*

 

İSRAİL’İN NEREDE OLDUĞUNU BİLİYORLAR MI Kİ?

 

 

İsrail Hükümeti, sadece silahlı çatışmalarla özdeşleşen imajını düzeltmek için büyük bir tanıtım kampanyası başlatıyormuş. Mesela ‘plajda güneşlenen bikinili İsrailli kızlar’ kullanılacakmış tanıtımlarda. Çünkü diyor Hürriyet’in haberi ‘Amerikan halkının çoğu İsrail’de deniz olduğunu bile bilmiyor’. (23 mart)

 

Çok komiksiniz!

 

Acaba Amerikalılar’ın yüzde kaçı İsrail diye bir devlet olduğunu biliyor? Hatta, Amerika’nın denize sahili olduğunu?


*

 

DAVADAN KURTULMAK İÇİN…

Hrant Dink’in yargılandığı Türklüğe hakaret (sanki Hrant Buşman’mış gibi) ve ‘adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs’ (sanki yargı adilmiş gibi) türünden davalar düştü. (Milliyet, 23 mart - yorumlar benim elbet)

 

Türkiye’de bu tür davalardan kurtulmanın tek yolu ölüm!

 

 

*

 

SÖYLETENE DEĞİL SÖYLEYENE BAK

 

İETT arazisinin Dubai Şeyhi’ne satılışını yorumlayan bir yazar diyor ki:

 

Şimdi Dubai Şeyhi o araziye istediği binayı, dilediği isimle yapabilir. Anasının ak sütü gibi ona helal olsun.(Tabii ki istediği binayı yapamaz, Türk kanunlarının ve mevzuatın izin verdiği binayı yapar. Yazarımızın kanunlarla arası iyi değil demek ki…)

 

Ve bir de temennisi var:

 

İnşallah bu ihale bazılarına ders olur. Düzgün yapılan işlerin memleketin, milletin hayrına olduğunu anlamışlardır.

 

Kemal oğlu Nazlı’dan doğma Mehmet Ali Ilıcak adamı öldürür!

 

Bugün, 23 mart

 

 


*

 

DENİZ SOM NE DE OLSA!

Deniz Som, İmalat başlıklı yazısında Milliyet gazetesinin KONDA şirketine yaptırdığı ankete değiniyor “Anketlerin doğru olmadığını herkes bilir. Bilir ama gene de sonuçlardan etkilenir. Çünkü insanlar güçlüden yanadır. Kimi güçlü gösterirsen o güçlü çıkar. Kamuoyu anketlerinin yayımlanmasında ilk sorumluluğu Milliyet gazetesinin üslendiği anlaşılıyor. Milliyet, AKP'yi en milliyetçi parti gösterdi. Bu AKP için değil ama Milliyet için büyük başarıdır! Yağcılık ve sahtecilik artık sınır tanımıyor. Her şey mümkün de Nakşibendilerin partisini milliyetçi olarak halkın önüne koymak mümkün değil. Çıkarcılığın bu kadarına pes doğrusu” diyordu. (Cumhuriyet, 23 mart)

 

Deniz Som ‘Bravo’ deseydi asıl Konda için hakaret sayılırdı!

 


*

 

VE BENZERLERİ

 

Meslektaşlarımın kafasının almadığı bazı şeyler vardır. Bunlardan biri ‘gasp’ mesela. İnsanın değil, malın gasp edilebileceğini anlamazlar. Mesela ‘Doktor sokakta gasp edildi’ derler. Bin kere düzeltsen, binbirinci kere yine derler.

 

Bir diğeri (hepsini saymayacağım merak etmeyin) ‘mürettebat’ meselesi.

 

Türk Dil Kurumu: Mürettebat = Gemi, uçak gibi taşıtlarda iş başındaki görevli olan kişiler

 

‘Kişiler’ yani bir uçakta şu kadar personelden oluşan TEK BİR MÜRETTEBAT olur.

 

Gel de bunu Hürriyet editörlerine anlat.

 

Ataköy istikametinde, pistin sonundaki yola metreler kala duran uçaktaki 30 yolcu ve 20 mürettebat…

 

Hürriyet (birinci sayfa), 24 mart

 

 

*

 

DOSTİVSKİ…

 

Başbakan Tayyip Erdoğan AKP Gençlik Kolları’nın bir toplantısında (iki toplantı yapmışlar ikisinde de partili gençleri bir araya getirememişler, korumalar seyircilere ‘seyrek oturun ki kalabalık görünsün’ demek zorunda kalmış, hadi hayırlısı sonun başlangıcı galiba…) iki kere Dostoyevski’den alıntı yapmış, ikisinde de Dostoviski demiş. (Hürriyet, 24 mart)

 

Yorumlar çeşitli:

 

(1) Bu bir labsus’tur. Başbakan’ın şuuraltında viski yatıyor. J
(2) İmam-hatipte adama Rus edebiyatı mı okutuyorlar ki adını bilsin.
(3) Ulemaya soralım


*

DARBEYLE GELİNDİ…

 

Bilmiyordum, Sabah’taki dizide okudum.

 

Kenan Evren darbe yaptığında, eşi Sekine Hanım ağır hastaydı, felç geçirmişti. Emre Aköz’ün yazdığına göre, Evren, 11 Eylül’de karısını ziyarete gitmiş ‘Yarın yönetime el koyuyoruz’ demiş, Sekine Hanım da ‘Çok iyi yaparsınız’ demiş. O günlerde Evren kime sorsa, aynı cevabı alırdı.

 

Darbeden sonra, ‘Devlet Başkanı’ Evren hasta eşine, Genelkurmay lojmanları yerine Çankaya’ya taşınmayı teklif etmiş ‘Orası düzayak, etrafta gezebilirsin’ demiş.

 

Kabul etmemiş Sekine Hanım ‘Hayııır!’ demiş ‘Darbeyle gelindi, resmi olmadan taşınamayız. Referandum yapılmadan, halk (seni) seçmeden asla gitmem…

 

Sekine Hanım referandumu göremedi, Çankaya’ya taşınamadı, 3 Mart 1982’de vefat etti.

 

Sabah, 24 mart

 


*

 

VE BUNLARIN SUÇLUSU HAMAMDA KIZLARI ÇİZİYOR

 

Aköz’ün dizisinden bildik bir iki bilgi daha, ’12 EYLÜL BİLANÇOSU’ adlı kutucuk:

 

650.000 kişi göz altına alındı.

1 milyon 683 bin kişi fişlendi.

230 bin kişi yargılandı.

Ölüm cezası verilen 517 kişiden 50'si idam edildi.

30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı.

14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.

30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına kaçtı.

171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi.

937 film yasaklandı.

3.854 öğretmen, 120 öğretim üyesi ve görevlisi ile 47 hâkimin işine son verildi.

Gazeteler 300 gün yayın yapamadı.

Serdar’ın notu: Çankaya Köşkü’nü Ekim 1989’da terk eden Kenan Evren’i TC Devleti (kendi deyimiyle) neredeyse 20 senedir ‘besliyor
’. Evren gönül huzuruyla, Marmaris’te çıplak kadın resimleri çiziyor.


*

 

VATAN İÇİN İŞKENCEYLE ÖLENLER VE ÖLDÜRENLER

 

Hacettepe Üniversitesi öğrencisi Birtan Altıntaş’ı gözaltında işkenceyle öldüren polislerin davası… 16 yıl sonra sonuçlandı.

 

Bugün emekli olan 4 polis, 8 yıl 10 ay 20’şer gün hapse mahkûm edildi. Hâkimler ‘takdir indirimi’ (!) kullandı. Katil polisler … 21 ay hapis yatacak. Ve - skandal üstüne skandal - gözaltında işkenceyle adam öldürdükleri mahkemede sabit olan 4 katil… tutuklanmadı bile. (Milliyet, 24 mart)

 

Aynı gün, Akşam’daki bir küçük haber, bir lisenin önünde kız öğrencilere pipisini gösteren teşhircinin tutuklandığını yazıyordu. (24 mart) Pipisini gösteren hapse, karakolda işkenceyle adam öldüren serbest…



*

Engin Ardıç,
CUMHURBAŞKANI OLMAK İSTEMEM başlıklı yazısında diyor ki:

 

“Fakat ben aday değilim, beni saymayınız.”

“Gerçi ben çok büyük bir adamım ama sakın son anda ‘formül bulup’ üzerimde birleşmeyiniz! Üniversite diplomam var, yaş da elli beş ama o görev bana uymaz.”

Çağdaşlık ayağından ‘kadın aday’ da göstermeyin sakın beni, gerçi artık eskisi kadar ‘faal’ değil ama, kestirmem! Onunla acı tatlı birçok anımız var, emekli de olsa ondan ayrılmaya gönlüm razı olmaz.

 

Akşam, 24 mart

 


*

 

AYIP AYIP!

 

Ertuğrul Özkök’ün Hürriyet’teki yazılarının birinci sayfada duyurulma biçimine kızmış Serdar Turgut. Özkök’ün hanutçuluk yaptığını söylüyor. (Hanutçuluğun böyle bir anlamı olduğunu bilmiyordum.) Uzun uzun anlatamayacağım ama bir alıntı yapacağım (Özkök’ün yakın arkadaşı, Akşam’ın genel yayın yönetmeni ve baş ve kıç yazarı) Serdar Turgut’tan:

 

Ben bazen sabırlı davranıyorum. Çoğu zaman eski arkadaşlık günlerimizin anısına küfür etmekten alıkoyuyorum kendimi. Ama dün bunu başaramadım. Okuyucuların çoğunluğunun onunla eski arkadaşlığı bulunmadığı için bu taktiği her uyguladığında küfür yediğine eminim.” (Akşam, 24 mart)

 

 

*

BU SÖZDEN BU SONUCU ÇIKARMAK…

 

Serdar Turgut okuduysa asıl Güneş’in haberine küfretmiştir…

 

Birinci sayfadaki başlık ‘KÖŞK’E TÜRBANA SAADET DE KARŞI’ diyor.

 

Spot: Eşi türbanlı diye adaylığı tartışılan Erdoğan’a eski dava arkadaşları da sahip çıkmadı.

 

Allah Allaaah! diye okuyorum. Saadet Partisi nasıl karısı türbanlı birinin Cumhurbaşkanı olmasına karşı olabilir?

 

Haber: “Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Oya Akgönenç ‘Erdoğan Cumhurbaşkanı olmamalı. 4,5 yıldır Başbakan olarak ülke için ne yapmış ki, Köşk’e çıkınca ne yapacak?’ dedi.

 

Güneş’in bu cümle üzerine yorumu: ‘Türbanı Meclis’e sokmaya çalışan bir siyasi gelenekten gelen SP’nin türbanı Çankaya’ya kadar çıkarma imkanına rağmen Erdoğan’a karşı çıkması siyasi kulislerde ‘sürpriz’ olarak görüldü.” (24 mart)

 

Biraz zorlama oldu galiba!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!