Öksürük deyip geçmeyin!

Zaman zaman ortaya çıkan ve kısa sürede kendiliğinden iyileşen öksürük sorununu yaşamayan yoktur.

Sağlıklı insanlar için önemsiz olan bu belirti, şiddeti ve sıklığı artınca -hele bir de hastalık sebebi olunca- önemli ve can sıkıcıdır.

Öksürük, akciğerleri koruyan bir refleks mekanizması ve fizyolojik bir korunma sistemidir. Bu refleks akciğere yabancı cisimlerin girmesini önlemekte, hava yollarında oluşan aşırı salgının atılmasını sağlamaktadır.

GENİZ AKINTINIZ VAR MI?

Uzun süreli öksürüğün en sık nedenleri postnazal akıntı (geniz akıntısı), astım ve gastroözofegeal reflü hastalığıdır. Geniz akıntısı bu sorunun neredeyse birinci nedeni gibidir. Sinüzit, alerjik veya alerjik olmayan burun iltihaplanmaları (rinit) ve çevresel kaynaklı tahriş edici maddeler, geniz akıntısının en önemli nedenleridir.

2-3 haftadan fazla süren kuru ve tekrarlayıcı öksürüklerin virüs kaynaklı bir enfeksiyondan veya özel bir çeşit astımdan da kaynaklanması mümkündür. Astımın sadece öksürükle seyreden özel bir tipi vardır.

ASTIM VE REFLÜYE İŞARET EDEBİLİR

Nefes darlığı ve hırıltılı solunum gibi astım işaretleri olmaksızın, sadece kuru, inatçı ve tekrarlayan bir öksürükle ortaya çıkan bu özel durum egzersiz, soğuk ve kirli hava solunması, virüs kaynaklı solunum yolu enfeksiyonlarıyla daha da şiddetlenmektedir.

Reflü hastalığı öksürüğün sık görülen nedenlerinden biri haline gelmiştir. Reflü sorunu çözümlenmeden öksürük ortadan kaldırılamamaktadır. Reflü sorununun daha ileri aşaması ses oluşumunu sağlayan yutak bölümünün de olaya katıldığı durumdur. Bu hastalığa da öksürük, ses kısıklığı, boğaz ağrısı-yanması, yutkunma zorluğu gibi şikayetler eklenmektedir.

İLAÇLAR DA ÖKSÜRTÜYOR

Uzun süreli öksürüğün çoğu kez gözden kaçan bir nedeni de ilaçlardır. Hipertansiyon tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar (ACE baskılayıcıları) kronik öksürüğe yol açabilmektedir. İlaç kesildikten sonra öksürük de ortadan kalkmaktadır. Bazı enfeksiyon hastalıklarının iyileşmesinden sonra belirli bir süre öksürük şikayeti devam edebilmektedir. Bu duruma özellikle boğmaca ve virüs kaynaklı solunum yolu enfeksiyonlarında rastlanmaktadır.

Uzun süreli öksürüğün psikolojik nedenli olanları da vardır. Sık aralıkla gelen gürültülü ve patlayıcı tarzda öksürük nöbetleriyle kendini gösteren psikolojik kaynaklı öksürük sorunu, uykuda kaybolmaktadır. Bu problemin altında bazen dikkat çekme isteği, bazen okul fobisi, depresyon gibi sorunlar yatmaktadır.

KANSER BELİRTİSİ OLABİLİR

Kronik öksürüğün, kronik bronşit, bronşiektazi, sarkaidoz, tüberküloz, bağışıklık sistemine bağlı akciğer hastalıkları, dış kulak yolu hastalıkları, tiroit hastalıkları, kalp yetmezliği gibi nedenlerle de meydana gelebileceği bilinmektedir.

Uzun süren ve tekrarlayan öksürüklerin bazen sinsi seyirli akciğer kanserinin ilk ve tek belirtisi olabileceğini de unutmamakta yarar vardır. Akciğer kanserinin seyrinde yüzde 70-90 oranında öksürük görülmektedir. Uzun süreli ve tekrarlayıcı öksürük, ciddi bazı sağlık sorunlarının işareti olabildiği gibi yaşam kalitesini azaltması nedeniyle de ciddiye alınması gereken bir sağlık problemedir.

Bağırsak bakterileri obezite nedeni mi?

İnsan bağırsağında sindirime yardım eden milyarlarca bakteri yaşıyor. Washington Üniversitesi’nde yapılan yeni bir araştırmaya göre, bu "arkadaş" bakteriler obeziteye yol açabiliyor.

Şişman farelerden aldıkları bağırsak bakterilerini zayıf farelere yerleştiren araştırmacılar, bir süre sonra zayıf farelerin kilo almaya başladığını gözlemlemişler. Buna göre bazı bakterilerin yemeklerdeki kaloriyi bağırsaktan daha fazla emerek, yağ depolanmasını artırdığını söyleyen bilim adamları, bunun obezite tedavisinde bir çığır niteliği taşıdığını belirtiyorlar.

İnsan deneklerle yapılan araştırmalar kısıtlı sayıda olmasına rağmen, obez kişilerde yüzde 20 daha fazla "Firmicutes" bakterisi ve yüzde 90 daha az "Bacteroidetes" bakterisi saptayan araştırmacılar, inceledikleri obez bireylerde kilo kaybıyla birlikte Firmicutes’in azalttığını ve Bakteroidetes’in arttığını gözlemlemişler.

Rahim ağzı kanseri aşıyla önlenebilir mi?

Rahim ağzı kanserinin en önemli sebebi HPV adı verilen ve çoğunlukla cinsel ilişkiyle bulaşan bir virüstür. Kanser, bu virüsün rahim ağzındaki hücrelerin içine girip bu hücrelerin yapısını bozmasıyla başlayan bir sürecin sonunda oluşur. Düzenli kontrol yaptıran kadınlarda ise henüz kanser başlamadan hücre bozuklukları tespit edilip, tedaviyle başarı sağlanabilmektedir. HPV virüsünün en sık görülen 4 tipine karşı aşı geliştirilmiştir. Bu tiplerden özellikle 2’si kansere yol açabilir. Bu aşı, 2007 baharında Türkiye’de de kullanılmaya başlanacaktır.

Başlangıçta aşı yapılmadan önce hiç bu virüsle karşılaşılmamış olması gerektiği düşünülürken, erkekler de taşıyıcı veya hasta olabileceklerinden herkesin bu aşılamayı yaptırması gerektiği savunulmaktadır. Ancak erkeklerle ilgili çalışmalar henüz tamamlanmamıştır.

Aşı 3 doz halinde yapılıp, ilk aşıdan 2 ay ve 6 ay sonra 2 aşı daha olunmalıdır. Geliştirilen bu aşının yüzde 100 koruma sağladığı gösterilmiştir. HPV virüsüyle karşılaşanların önemli bir kısmında vücut bu virüsü temizleyebilmektedir. Ancak yine de kendimizi garantiye almak için aşının yapılmasını tavsiye ediyoruz.

Şarap mı, üzüm suyu mu?

Üzüm suyunun yüzde 100 doğal ve saf olmak koşuluyla, şarabın sağladığı damar güçlendirici etkiyi gösterebileceğini düşündüren bulgular vardır. Kırmızı üzümde de, üzüm suyunda da damara yararlı antioksidan Flavonidler bulunmaktadır. Kanın pıhtılaşmasını engelleyen ve şarapta bulunduğu bilinen yararlı madde Rezveratrol de üzüm suyunda vardır.

Rezveratrol üzümün en çok çekirdek ve kabuk kısmında yer almaktadır. Eğer üzümün sağlık yararlarından faydalanmak istiyorsanız, şarap yerine üzümün kendisini (tabii ki çekirdeğiyle birlikte) yiyebilir veya suyunu tüketebilirsiniz. Bu şekilde aşırı alkol tüketimine bağlı yüksek tansiyon, karaciğer hasarı, şişmanlık gibi sorunlardan da uzak kalırsınız.

YAŞASIN HAYAT BESİN DESTEKLERİ KILAVUZU

A Vitamini

FAYDALARI

Antioksidan etkisi vardır.

Gece körlüğü ve diğer göz sorunlarını önler.

Akne gibi bazı cilt bozukluklarını önler.

Bağışıklığı güçlendirir.

Soğuk algınlığı, akciğer ve idrar yolu enfeksiyonlarına karşı korur.

Kansere karşı koruyucudur.

KAYNAKLAR

Karaciğer

Balıkyağı



Yeşil-sarı sebzeler:
Kayısı, kuşkonmaz, brokoli, havuç, sarmısak, papatya bitkisi, şeftali, balkabağı, lahana, kırmızı biber, ıspanak, tatlı patates, şalgam otu, yeşil kabak n Dr. Evren Altınel

BİR SORU

Diyet yaparken salata yemekten sıkılıyorum, onun yerine geçebilecek başka bir yiyecek yok mu?

Salata yemek, diyet demek mi?

Salata verecekseniz diyet yapmam" ifadesi ile başlayan bir diyet görüşmesi, daha baştan kısırdöngüye girmiştir bile... Diyet listelerinin belki de en önemli oyuncusu olan salatalar bir süre sonra neden sıkar ya da sağlıklı beslenme planının bir parçası olan salata neden sadece diyet yaparken yenilen bir besin olarak algılanır?

Salata sağlıklı bir beslenme planının en zengin posa kaynaklarındandır. Özellikle diyet yaparken kabızlık şikayetleri ile karşılaşmamak için salatadan vazgeçmeyin. Salatalarınızı çeşitlendirmenize yarayacak öneriler, sizi salata düşmanlığından kurtaracaktır.

* Öğününüzde bulunan bir dilim ekmeğinizi 4 kaşık haşlanmış kurubaklagile (haşlanmış mercimek) veya 1 küçük boy patatese çevirerek salatanıza ekleyebilirsiniz.

* Salatanıza ilave edeceğiniz 1 tatlı kaşığı zeytinyağını zaman zaman 2 adet cevize çevirerek tüketebilirsiniz.

* Sadece yeşillik, domates ve salatalık ile yaptığınız salatanın sıkıcılığından kurtulmak için kabak, patlıcan, karnabahar, semizotu, ıspanak, közlenmiş kırmızı biber gibi sebzeleri yoğurtla hazırlayıp salata olarak mönüye ilave edebilirisiniz.

* Yağsız salata tüketmeniz gerekiyorsa, salatayı 1 tatlı kaşığı nar ekşisi ve 1 yemek kaşığı yoğurt ile hazırladığınız sosla tüketebilirsiniz.

BİR SORU

Ben dışarıdayken diyetimi sürdürmekte çok zorlanıyorum. Kafede otururken bir şeyler içmek istiyorum ama ne içeceğimi bilemiyorum...

İçecek mönünüz

Diyetinizi tehlikeye atan yerlerden biri de kafelerdir. Arkadaş toplantıları, baş başa sohbetler, doğum günleri, buluşmalar ve elinize tutuşturulan mönü! Evet yine aynı soru... Belki de evden çıkmadan bir şeyler yediğiniz için yiyecek sayfasını hızla ve rahatça geçtiniz, ama bir şeyler içmek lazım... Peki sizin mönünüzde olanlar neler? İşte seçenekleriniz:

Sıcak içecekler

Bitki çayları (şekersiz, tatlandırıcı olabilir)

Çay (şekersiz, tatlandırıcı olabilir)

Sade kahve

Sade veya orta Türk kahvesi

Az yağlı süt ile yapılmış kremasız kahveler

Soğuk içecekler

Limonata (mümkünse tatlandırıcı ile yapılmış)

Taze sıkılmış meyve suyu (orta büyüklükte bir bardak ile)

Buzlu az yağlı süt ile yapılmış kahveler

Diyet içecekler (kola-gazoz)

Soda

Soda-limon

Soda-taze sıkılmış meyve suyu

Krema, süt tozu içermeyen, şeker ilavesi yapılmamış sıcak veya soğuk içeceklerle sohbetinize ve diyetinize kaldığınız yerden devam edebilirsiniz.

DİYET GÜNLÜĞÜ

Sorularınız için:

manager@yasasinhayat.org

Tel: (0212) 236 73 00
Yazarın Tüm Yazıları