Medyadan genel konular

Güncelleme Tarihi:

Medyadan genel konular
Oluşturulma Tarihi: Kasım 26, 2006 20:13

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55ea132bf018fbb8f869c2cf
BAŞBAKAN: BİZ YAPACAĞIMIZI YAPTIK - AB'nin limanlar için süre vermesini

değerlendiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘Biz yapacaklarımızı yaptık,

bundan sonra yapması gerekenler görevlerini yapsın' dedi”. www.acikgazete.com adresindeki AÇIK GAZETE'dendi... (YANDA)

 

 

*

 

MHP’ye tercüman olmak

 

Size aylardır ‘Genel Yayın Yönetmeni değişeli (ve göreve ‘basının Sarıgül’ü’ geleli) beri bu Tercüman’a bir haller oldu, demiyor muyum!

Haberin Devamı

 

MHP kongresini büyüten Tercüman’ın manşeti: Milliyetçi Hareket geliyor...

 

Yükselen AB karşıtlığı, milliyetçi tepkiler... satışları bu yolla arttıracağız öyle mi? Sizi uyanıklar sizi...

 

Tercüman, 20 kasım

 

 

*

 

Belden aşağı

 

MHP’ye yeniden genel başkan seçildiği (zaten başka türlüsü mümkün değil, karşısına çıkanı ya ihraç ediyorlar da dövüyorlar) kongrede, Devlet Bahçeli AKP’yi ve RTE’yi çok ağır sözlerle eleştirdi hatta suçladı.

 

AKP’nin yayın organı altta kalır mı, kongre izlenimlerinin başlığı: Apo’ya tecridi MHP kaldıracak

 

Yeni Şafak, 20 kasım

 

 

*

 

İşini inkâr etmeyen işadamı

/images/100/0x0/55ea132bf018fbb8f869c2d1

Haberin Devamı

 

Nurten Erk’in pazartesi konuğu dünyanın önde gelen fast-food zincirlerinden Burger King'in de Türkiye temsilciliğini yapan Kurdoğlu Grubu'nun Yönetim Kurulu Üyesi Erhan Kurdoğlu” idi. (Hürriyet, 20 kasım)

 

Erhan beyin sayfadaki fotoğrafına baktım da, fast food obezite yapar diyenler utansın! J

 

 

*

 

Sosyal-demokrat milletvekili olmak varmış anasını satayım

 

“Sonbaharın kahverengi-sarı-kırmızı tonlarını taşıyan nemli bir orman.

Ormanın içine pasta gibi oturtulmuş, bakımlı bir şato.

Önünde nazlı nazlı akan bir nehir.

Cuma gününden beri seyrettiğim manzara bu.

Bazen bir karga sesi duyuluyor, bazen sonbahar yapraklarına düşen yağmur damlalarının tıpırtısı.

Haberin Devamı

Başka ses yok.

Fransa’nın Cognac (Konyak) şehrinde düzenlenen Avrupa Edebiyatı toplantısına katılıyorum.

Bizim kitap üzerine iki konuşma, iki imza günü ve Avrupa’nın birçok ülkesinden gelmiş yazar dostlarla sohbet dışında, ormana dalıp uzun uzun düşünmekle geçen saatler...”

 

Zülfü Livaneli’yi kıskanmamak mümkün değil. Hele benim gibi, anlattığı atmosferin büyüsünü bilenler için...

 

“Çıtır çıtır yanan bir şömine, maun kütüphanede bulduğunuz 1800’lü yılların The Illustrated London News ciltleri, süslü apliklerden yayılan yumuşak ışık ve kumaş kaplı duvarlarda Hennesy ailesinin yağlıboya resimleri.

Ne hayatlar var bu dünyada.

Birkaç günlük bir ara, ormanın sessizliği içinde nehir kıyısında geçirilen hafta sonu ve kitapla, edebiyatla dolu bir atmosfer ilaç gibi geldi doğrusu...” (Vatan, 22 kasım)

Haberin Devamı

 

Livaneli’ninki büyük bir keyif hakikaten... hele hele, Türk Milleti size Cognac’ta sırt üstü yatıp keyif edesiniz, TBMM’nin tek bir toplantısına bile katılmayasınız diye günde 250 milyon lira milletvekili maaşı ödüyorsa!...

 

 

*


Sizin yapacağınız kampanya…

 

TBMM’de 7-15 yaş grubu çocuklar için bir oyun sahnelenmiş. “Sağlıklı gelecek, maddeye değil sevgiye bağlı” adlı kampanya çerçevesinde.

 

Oyunun teması: Eşini evinde başka bir kadınla aldatan baba, kırmızı donuyla oğluna yakalanıyor ve gördüklerini annesine anlatmasın diye rüşvet veriyor. (Vatan, 21 kasım)

 

Peki bu oyunu kim seçmiş?

 

Milli Eğitim Bakanlığı...

 

 

*

 

Biteceksiniz, şimdiden tedbir alın

 

Tercüman’ın KOBİ’LER dizi-yazısından alınma bir başlık: Sobacıları teknoloji bitiriyor (21 kasım)

Haberin Devamı

 

Kardeşim, senelerdir burada yırtınıyoruz değil mi, Türkiye kalkınırken haliyle bazı ürünler piyasadan kalkacak, bazı meslek dalları yok olacak. Bunun kaçarı yok. İnsanlar tedbir alacak, yönetimler tedbir alacak.

 

Ne yani, sobacı esnafı ekmek yiyecek diye Türkiye 21.yy’da odunla kömürle mi ısınacak?

 

 

*

Çoban… pardon Sürü Bakıcısı yemini

 

Türkiye’nin ilk ‘çoban kursu’ pardon pardon ‘Sürü Bakıcısı Eğitim Kursu’ tamamlanmış. İki kursla 50 çoban yetiştirilmiş. Göreve başlamadan evvel yemin etmeleri gerekiyormuş:

 

- Sürü Bakıcılığı mesleğinin üyeleri arasına katıldığım şu andan itibaren
- Yaşamımı insanlık yoluna adayacağıma

- Meslek sahibi olmamda emeği geçenlere saygı ve minnettarlığımı koruyacağıma

- Sürü Bakıcılığı Sanatımı doğrulukla yapacağıma, mesleğimi onurlandıracağıma

- Mesleğimin dünya ölçüsünde geliştirilmesini hedefleyeceğime
- Bu amaçla meslektaşlarımla tam bir anlayış ve işbirliği içinde çalışacağıma

- Tarafıma emanet edilen hayvanları her türlü tehlikeye karşı koruyacağıma ve onlara insanca muamele ederek hayvan ve insan sağlığına hizmeti kendime ilke edineceğime

- İnsan ve hayvanların ortak malı olan çevrenin korunması ve olanaklarından tüm canlıların yararlanması için çaba harcayacağıma

- Meraları otlatma mevsimi ve otlatma zamanında usulüne uygun olarak otlatacağıma
- İnsanlığın değerleri, mesleğimin onuru önünde şeref sözü verir, and içerim!

En güzel cümle hangisiydi sizce?

Sürü Bakıcılığı mesleğinin üyeleri arasına katıldığım şu andan itibaren... Yaşamımı insanlık yoluna adayacağıma!
J


Tercüman, 21 kasım


*

Akşam’a kalsa Karamehmet = Türkiye

 

Akşam gazetesinin sürmanşetinde PETROL MÜJDESİ başlığını görünce dikkatle ama şüpheyle okudum.

Türkiye, toplam 300 kuyudan elde ettiği petrole denk miktarı artık tek bir kuyudan çıkaracak! diyor. Günde 30 bin varil üretim. Müthiş gerçekten.

Neredeymiş bu kuyu yahu? Batmın mı, Garzam mı, Trakya’da mı?

Değil, KUZEY IRAK’TA...

Peki Akşam niye bu kadar heyecanlanıyor ‘Türkiye petrol buldu’ diye?

Kuyu Çukurova Grubu’na bağlı bir şirkete aitmiş de ondan!

Akşam, 21 kasım


*

Yeni Şafak’ın tek hedefi… TSK


AKP’nin yayın organı Yeni Şafak, Fransız ortakları sebebiyle OYAK’a manşetten yükleniyor. Son olarak ‘Fransız ortakla Soykırım krizi’ diyordu manşetleri:

“OYAK, Ermeni ailelerin torunlarına ‘soykırım tazminatı’ ödemeyi kabul eden Fransız ortağı AXA’dan bunu bilançosunda göstermemesini istedi amma (bu talebi) dikkate alınmadı.”
(Yeni Şafak, 21 kasım)

Tabii ki Yeni Şafak’ın Axa ile Ermeniler’le hatta Fransızlar’la bir derdi yok.

Onların tek derdi OYAK üzerinden Türk Silahlı Kuvvetleri’ni vurmak!



*

 

Fazla kaşımayın, diyordu Ahmet Hakan...

MEĞER CHP'nin adı "Halk" olan bir yayın organı varmış...
Bilmiyordum,
"tatsız bir mesele"
nedeniyle öğrenmiş oldum.
Tatsız mesele şu:
Bu gazetede yayımlanan
Deniz Baykal imzalı başyazıları, Baykal'ın Özel Kalem Müdürü Nesrin Baytok
yazıyormuş.
Gazetenin başındaki isim, bu duruma daha fazla dayanamayıp, hem sırrı ifşa etmiş, hem de istifayı basmış...
Neresinden bakarsak tatsız bir olay.
Ancak...
Bakıyorum da bu gelişme, bazı AKP'lilerin eteklerinin zil çalmasına neden olmuş durumda.
Hükümete yakın duran yayın organları, haberi ballandırarak yansıtıyorlar sayfalarında.
Bazıları ise olayı
"yalancı Baykal"
boyutuna çekmek istiyorlar.
Kendilerini ikaz ediyorum:
Bence olayı fazla kaşımasanız iyi olur!
Yoksa birileri çıkıp da
"Türkiye Bülteni"
adlı AKP yayın organındaki Tayyip Erdoğan imzalı başyazıları kimin yazdığını araştırır -Allah muhafaza- acayip mahcup olursunuz.”

Hürriyet, 22 kasım

Not: Ahmet Hakan ertesi gün Deniz Baykal’ın aradığını ve söz konusu yazıların imzasız yayımlandığını söylediğini yazdı. (Hürriyet, 23 kasım)



*

Erzurum’da kışlık mezar stoku başladı başlığını görünce merak ettim.

Meğer (ben de bölgeyi tanıdığımı sanırdım) kışın –40’a kadar düşen ısı sebebiyle toprak donduğundan mezar kazmak mümkün olmuyormuş. Belediye, havalar güzelken, 600 çukur kazmış, kışa hazırlık.

 

Akşam, 22 kasım

 

 

*

Aaaah Türk medyası ah!

 

“Çünkü ben Türk medyasında kafası ondan daha karışık kuruşuk bir adam görmedim.

Geçen yıl gelip üç gün bizde çalışmış, sonra tekrar geldiği yere geri dönmüş ve ‘Köşe kapmıştı’. Bunu dansözlüğünden yapmadıysa kafasının karışık kuruşuk olmasından yapmış olmalı.”

 

Fatih Altaylı, Mehmet Y.Yılmaz’dan bahsediyor. (Sabah, 23 kasım)

 

Bir zarif, bir zarif…

 

 

*

 

Devam…

 

Yeni Şafak’ın Türk Ordusu’nu vurma ve yıpratma savaşı devam ediyor.

 

Nedense (hakikaten biraz tuhaftı) paşaların pek bir itibar ettiği ERKE adlı ne idağü belirsiz şirketin tanıtım toplantısının haberini, ertesi gün manşetten şöyle veriyorlardı:GENERAL MOTOR

 

“Bir grup emekli generalin ürettiği ve bilim dünyasını şaşkına çeviren yakıtsız makine ‘Erke dönengeç’ ülkeyi kırdı geçirdi. Müthiş icat hayata geçtiğinde dünyanın enerji dengeleri değişicek, Türkiye de kurtulacak!”

 

Yeni Şafak, 23 kasım


*

Dinime dahleden…


Nazlı Ilıcak’ın oğlu Mehmet Ali, Erke adlı ne idüğü belirsiz şirketin ve ürününün tanıtımında hazır bulunan paşalardan bahsederken ‘Hep din istismarcıları milleti sögüşleyecek değil ya, bu sefer de laik cephe malı götürsün’ diye aklınca espri yapıp, Erce’lilere tavsiyelerde bulunuyor: “Teknoloji, bilim gibi konularda akreditasyonu paşalar ile değil, bilim adamları ile sağlamaları...” (Bugün, 23 kasım)

 

Bende de Erke’ciler Mehmet Ali’yi dinlesinler, olmayan malı pazarlama konusunda üstüne yoktur!

 

 

*

 

Baykal’ın solla ne alâkası var?

 

Eski Alman Şansölyesi Gerhard Schröder espri yapmış: Türk solunu ben kurtarırım!

Aman Baykal duymasın’ diyor Akşam. (23 kasım)

Niye? Baykal’ın Türk soluyla ne alâkası var anlamadım!


*

 

Espriyse kötü, değilse daha da kötü


Genel Cerrahi Profesörü İsmail Aydemir, kasığındaki atardamarı keserek intihar etti. Ama neşter vurmadan önce lokal anestezi yaptığı anlaşıldı. Zavallı adamcağız nasıl bir bunalıma girdiyse…

 

Cenazesinde konuşan (benim vasiyetimi biliyorsunuz, cenazemde konuşma yok, bir kere daha yazayım bari ben neler istemediğimi de yaşıtlarım patır patır ölüyor!) cenazede konuşan Dekan Yrd. Turgut İpek “Aramızdan ayrılırken bile ne kadar iyi bir cerrah olduğunu gösterdi…” demiş. (Hürriyet, 23 kasım)

 

Tamam, Türkiye’de ağzı olan konuşuyor da, konu sakıncalı: memlekette nükleer fizik profesörleri de var çünkü!

 

 

*

Aklın neredeydi?

 

Almanya’nın eski başbakanlarından (daha doğrusu bir önceki şansöylesi) Gerhand Schroeder ‘Kıbrıs’ta Türkiye’ye haksızlık yapılıyor’ demiş. (Hürriyet, 23 kasım)

 

Geçenlerde AB’nın eski Genişlemeden Sorumlu Komisyon Başkanı Günter Verheugen’in de ağzından böyle bal damlıyordu. Unuttum, başka örnekler de bulunabilir…

 

Bunlar neden görevdeyken anamızı ağlatırlar da ittirip gittikten sonra Türk dostu kesilirler?

 

 

*

 

Ne yani?

/images/100/0x0/55ea132bf018fbb8f869c2d3

 

Hürriyet yukarıdaki fotoğrafı ‘BU KADAR DA OLMAZ’ diye vermiş. “AKP Bayburt Milletvekili Fetani Battal tarım arazileri ile ilgili tasarının görüşülmesi sırasında ayakkabılarını çıkardı. Bacak bacak üstüne atan Battal bu sürede ayağını kaşımayı da ihmal etmedi. (Hürriyet, 23 kasım)

 

Hakikaten yani! Kadıköy’de bir konakta büyümüş, Robert Kolej’den sonra Sorbonne’da okumuş Fetani niye böyle yapmış!

 

 

*

 

Türk kafası

 

Milliyet konuşmuş, Han Yapı Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Oğuz Satıcı ‘Mortgage’i uzun uzun tartışacağımıza önce oyunu başlatalım, sonra piyasa şekillenir’ demiş. (23 kasım)

 

Hani ‘Türkmen göçü yolda düzülür’ derler ya… Tipik TÜRK KAFASI!

 

Hele işe giriş, yanlışı yamuğu varsa sonra düzeltiriz… Her işimizin boka sarmasının sebebi bu. Daha ‘mortgage’ denilen sistemin ADINI KOYMAKTAN aciziz…

 

 

*

 

Göçe göçe burada beyin kalmadı

 

Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Genel Müdürü Saim Dinç isyan ediyor, bir yılda kurumda çalışan mühendislerin üçte biri yurtdışına gitmiş. ‘Ben bin dolar veriyorum, yurdışında 10 bin dolar alıyor’ diyor. (Bugün, 23 kasım)

Sadece bu alanda değil, her alanda Türkiye beyin göçü kurbanı. Beyinler yurt dışına kaçıyor, bizler de burada kalan organlarla idare ediyoruz!

 

 

*

 

Niyet ettim protesto namaaazına

 

Ahmet Hakan, Papa’nın ziyaretini protesto için Ayasofya Müzesi’ni basan ve ‘korsan namaz eylemi’ koyan bir avuç zebaniye hitaben yazdı.

 

Beş maddelik tahlilinin dördüncüsü güzeldi:

 

Bilmiyorum, bu gençler kıldıkları namaza niyet ederken ‘niyet ettim protesto namazına’ mı dediler?

 

Hürriyet, 24 kasım

 

 

*

 

Din hanesinin varlığı anayasaya aykırı

 

Uygulama yürürlüğe girdi, nüfus cüzdanlarındaki ‘DİN HANESİ’ne isteyen istediği dini yazdıracak, isterse boş bırakacak. (Hürriyet, 24 temmuz)

 

İslamcı bir iktidarın istemeye istemeye yaptığı reform bu kadar olur! Tekrar yazayım: Laik bir ülkede, kimlik kartında din hanesi bulunması yasak olmalıdır! İsteyenin yazması bile engellenmelidir. Adama “Kamusal alanda dinini belli edecek göstergeler yasak” diyorsun, türbanı kamusal alana sokmuyorsun sonra nüfus cüzdanında İSLAM - HIRİSTİYAN - MUSEVİ diye yazıyorsun…

 

 

*

 

Ben bu Jak’ı bir yerden tanıyorum ama…

/images/100/0x0/55ea132bf018fbb8f869c2d5

 

21 kasım tarihli gazetelerde yer alan ‘robot-resim’ önce bana çok tanıdık geldi.

 

Haberi okumadan önce ‘Yahu ben bu katili bir yerlerde gördüm’ diye uzun uzun resme baktım. Ama çıkaramadım.

 

Çıkaramamam da çok tabiiymiş, çünkü bu, 19.yy’da Londra’da 5 fahişeyi feci şekilde öldüren ama yakalanamayan Karındeşen Jak’ın ‘robot-resmi’ imiş.

 

Polis, o günkü görgü şahitlerinin tanıklıklarından ve polis kayıtlarındaki bilgilerden hareket ederek, bugünün psikolojik, fizyonomik tekniklerini ve tabii bilgisayar olanaklarını kullanarak ‘Jack the Ripper’in bir temsili resmini çizmiş.

 

Yüz küsur yıl önce Londra’da yaşamış bir katili görmüş olmam mümkün değil elbet. Ama İstanbul Üniversitesi’nin avlusunda, sırtında içi kürklü bir parka elinde tabancayla gördüğüme yemin edebilirim…

 

 

*

 

Siyaset de tam o söylediğin DEĞİLDİR

 

İsmail Cem’in kızı İpek Cem, NTV’de bir program yapıyormuş. Genç, güzel bir kadın. Diyor ki “O hizmet ve fedakârlık seviyesine geldiğimde, siyasette aktif bir rol oynamak isterim…” (Vatan-Çikolata, 25 kasım)

 

Ah güzel kızım, o da siyasetin ne olduğunu anlamamış! J

 

 

*

 

Engin Ardıç ‘Ahmet Hakan neden bu kadar çok düşman kazandı?’ diye soruyor.

 

Çünkü dincisinin de laikinin de ezberini bozdu diyor.

 

Yazıdan küçük iki alıntı:

 

Ahmet Hakan magazin yapıyor, ara sıra politikaya da giriyor. Olamaz mı? Magazinci ille de 'la-dini' olmak zorunda mıdır? İlle içki içmeye, orospu peşinde dolanmaya ve barlardan yemlenmeye mecbur mudur? Alın size bu da bir 'Müslüman magazincisi' işte.”

 

“Ahmet Hakan kendisinden beklenen 'formata' girse de örneğin Çorlulu Ali Paşa Medresesi'nde nargile içerken ayak parmaklarının arasını karıştırıp sonra da burnuna götürüp koklasa, hem dinci yobazlar rahat bir nefes alacaklar hem laik yobazlar!”

 

Akşam, 25 kasım

 


*

 

Yapma be hocam!

 

Hürriyet’in uzman ekonomi yazarı Şükrü Kızılot çok iyi bir vergi uzmanı ama kötü bir mizah yazarıdır. Hafta sonları niye modası geçmiş fıkraları, yıllardır internette gezen esprileri yazı diye kullanır bilinmez.

 

Bu pazar yaptığı zeka testi ise Kızılot’un okurlarının zekâsından şüphesi olduğu intibaı uyandırıyordu : J

ZEKA TESTİ

Musa, gemisine kaç hayvandan, kaçar tane aldı?
YANIT: Sıfır. Gemisine hayvan alan Nuh idi...

3 elma vardı. İkisini aldım, kaç elmam var?
YANIT: 2 elma

 

Hürriyet, 26 kasım

 

 

*

 

Memura : Enayi misin, işsiz yazıl!

 

Başbakan 4 senedir ‘Bizim iktidarımızda seçim ekonomisi olmaz’ diyor. Ama seçim yaklaşırken her konuda olduğu gibi bu konuda da ‘değişme’ sinyalleri veriyor.

 

AKP Hükümeti 2007’de işsizlik maaşını yükseltip şartlarını kolaylaştırmayı planlıyor, diyor haber. İşsizlik maaşı tavanı 1.000 YTL’ye çıkarılacakmış. (Akşam, 26 kasım)

 

Yani AKP Hükümeti memuruna diyor ki ‘Ey öğretmenler, ey polisler, ey hastabakıcılar… Enayi misiniz, 700-800 lira aylıkla çalışacağınıza işsiz yazılın 1.000 lira alın!’

 

 

*

 

İfade

 

İstanbul’da sübyancı (olduğu iddia edilen) bir avukat gözaltına alınmış. Parkta oynayan çocukları kandırıp fotoğraflarını çekiyormuş.

 

Gazete çocuklardan birinin ifadesine yer veriyor: “… Cep telefonuyla fotoğraflarımızı çekti. Bir arkadaşımızın müstehcen yerlerinin fotoğrafını çekmek istemiş.” (Akşam, 26 kasım)

7-8 yaşındaki çocuklarımız böyle güzel Osmanlıca konuşurlar malûm…

 

 

*

 


Aman Irak’ta savaş çıkmasın

 

Başbakan Ürdün’den dünyayı uyarmış: Irak bölünürse iç savaş çıkar! (Güneş, 26 kasım)

 

Alimallah ya Irak’ta iç savaş çıkarsa, hergün yüzlerle insan ölürse!..

 

 

*

 

Çevre sorunları cinlere emanet

 

İnşaata devlet memurlarını sokmayan Acarlar’ı basına şikayet eden Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe “Emin olun, Alaaddin’in sihirli lambasını bulsam, ilk dileğim çevre sorunlarını halletmek olurdu” demiş. (Tercüman, 26 kasım)

 

Memleketin cari sorunlarında işimizin Allah’a kaldığını biliyorduk.

 

Demek ki çevre ve ormanla ilgili sorunlar da cinlere emanet!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!