Öğretmenler Günü’nden bir gün sonraki gün...

"ÖĞRETMENLER Günü" dündü.

Bugün bir gün sonrası.

Dün dört bir yanda "Öğretmenler Günü" vardı.

Bugün yok.

Dün dünde kaldı.

Bugün, dünden eser yok.

*

Biz böyleyiz öğretmenim; ikiyüzlü...

Dünkü "öğretmenim" yazıları, çizileri, övgüleri dün içindi.

Dün artık geçti.

Dünkü gazete sayfaları ilerde eski ayakkabıları sarmak üzere merdiven altlarındaki, TV görüntüleri seneye "Öğretmenler Günü’nde kullanılmak üzere" tozlu raflardaki yerlerine kaldırıldılar.

O tarikatlara, dergáhlara, medrese eğitimine yol açmak isteyen bakan, bir gün olsun "Öğretmenler Günü"ne katlanmanın eziyetinden kurtuldu ve bir "Oh..." çekti.

"Öğretmenler Günü"nü bıyık altından gülerek geçiştiren Milli Eğitim Bakanlığı’ndaki bürokratların üzerinden bir taş kalktı.

TBMM keza...

Ve mahalleleri camilerle dolduran, ama sınıfa perde parası vermeyi dahi sorun yapan veliler...

*

Her şey dünde kaldı.

Dün "Öğretmenler Günü" kutlandı, bugün bir gün sonrası...

Orada, çocuklar için gerektiğinde canını veren öğretmen, bir yıl sonra laf olsun diye anılmak üzere terk edildi.

Bir ceketle beş yıl geçirmek üzere.

Bir otopark değnekçisinin kim bilir kaçta kaçı kadar aylıkla, zor ve acılı yaşamını sürdürmek üzere...

*

Aynı zamanda, aptalız öğretmenim:

Öğretmenlerin yoksulluğu, terk edilmişliği, unutulmuşluğu ve doğal olarak kırgınlığı, aslında sinsi bir planın en önemli parçasıdır. Cumhuriyet düşmanlarının yıkmak istedikleri çağdaş eğitime en ciddi darbedir.

Ve vefasız:

Kendisine insan gibi yaşamayı öğreten öğretmenine, insan gibi yaşama hakkı vermeyen bir halkız, ülkeyiz biz.

Dün "Öğretmenler Günü" idi.

Geride kaldı.

Geride kaldı övgüler, söylemler, şiirler, nutuklar, kutlamalar...

Bugün bir sonraki gün...
Yazarın Tüm Yazıları