Single’ların tam zamanı

Prodüktör yapmak istemiyor, toptancı almak istemiyor, perakendeci satmak istemiyor belki ama; standart albümden dijital döneme hızla geçtiğimiz şu günler; single ve maxi single yapmak için o kadar uygun ki...

Düşünün, uzunca bir süre uğraşıp repertuvarınızı, düzenlemenizi yapıyor kayda giriyorsunuz. Masteringti, klipti, şuydu buydu derken çok büyük emek ve para harcanıyor. Bunca para ve emek harcanınca da haliyle albüm denilen bu dokuz ila 15 şarkılık audio CD’nin yüksek bir baz fiyatı oluyor. Siz heyecanla albümüm kaç satacak diye beklerken; daha piyasaya çıktığınızın ilk günü albümünüz internete düşüyor. Ondan sonrası malum, satamıyorsunuz. O zaman bu ara dönemde ille de albüm satacağım diye niye inat ediyorsunuz? Bir şarkı tutacak olduktan sonra öyle ya da böyle tutuyor zaten. Prodüktör, satıştan para kazanacağım diye çok büyük bir yatırım maliyetinin altına giriyor. Üç beş büyük isim dışında neredeyse hiçbir sanatçı satıştan para kazanamıyor. Herkesin derdi hit bir parça yakalayıp konser yapmak, ekstraya çıkmak.

Madem Türkiye’nin koşulları dijital satışa henüz hazır değil; neden hálá prodüktörler daha düşük maliyetli single ve maxi single’a odaklanmıyor? Gerekçeleri belli; "Perakendeci istemiyor. Biz ucuza satması için tavsiyede bulunuyoruz ama perakendeci single’ları da albüm fiyatından satıyor."

Bu ülkede iş yapıp ayakta kalmak istiyorsanız; prodüktör şirketler olarak el ele verip bu sorunların üstesinden gelmek zorundasınız; lamı cimi yok ne yazık ki...

Yanlışsam düzeltin; radyoda duyup beğendiğiniz bir şarkının iki de remiksini içeren bir single CD’ye müzik markette gördüğünüz zaman 2 YTL vermez misiniz Allah aşkına...

Hande Yener’in kariyer çizgisine baktığınızda, müzikalite ve farklılaşma anlamında müthiş bir yükseliş var. Aşk Kadın Ruhundan Anlamıyor’da ilk işaretleri gördüğümüz müzikal huzursuzluk, Apayrı’da yerini; oturmuş ve cesur bir sound’a bıraktı. Evet geçtiğimiz yaz Çeşme ve Bodrum plajlarında meydan Demet Akalın’a, Gülşen’e, Serdar Ortaç’a kaldı belki ama; o başka bir yöne doğru ilerleyeceğinin sinyallerini çok daha önce, cebini epeyce dolduracak bar programlarını bıraktığını açıklayarak vermişti zaten.

Apayrı albümünün kanımca en büyük şanssızlığı şuydu: Eski Hande Yener hayranlarının kolay kabulleneceği bir sound’u yoktu. Pek de kabullenmediler zaten. Yeni sound nedeniyle ilgi gösterebilecek potansiyel Hande Yener müşterileri ise Hande’nin eski imajı nedeniyle çekimser kaldılar. Ben zaten Apayrı’nın büyük bir satış başarısı kazanacağını ummuyordum. Ancak öte yandan kariyeri açısından çok verimli tohumlar ekti Hande Yener bu albümle. Yolundan dönmeyeceğine dair ilk işareti de daha Apayrı’nın üzerinden bir yıl geçmeden çıkardığı "Hande Maxi" adlı maxi single’ıyla verdi. "Maxi", üçü yeni olmak üzere toplam altı house altyapılı şarkıdan oluşuyor. Yeni şarkılar, Biraz Özgürlük, Deri Eldiven ve Heey Çocuk, cesur ve batılı örneklerinden aşağı kalmayan sound’larıyla işi bir adım daha ileri götürüyorlar. Kelepçe, Kim Bilebilir Aşkı ve Yola Devam ise ustalıklı house versiyonlarıyla parmak ısırtıyor. Bize de yola devam Hande demekten başka bir şey kalmıyor...
Yazarın Tüm Yazıları