Benetton: Türkiye’de bizim için her şey süper gidiyor

Güncelleme Tarihi:

Benetton: Türkiye’de bizim için her şey süper gidiyor
Oluşturulma Tarihi: Ekim 02, 2006 00:00

Türk hazır giyim pazarına 1985’te giren ilk yabancı marka olan Benetton, yıllar öncesinden pazarın gelecek vaat edeceğini görmüş. Benetton Grubu’nun Başkanı Luciano Benetton, "Türkiye harika bir ülke. Türkler ise muhteşem. Bu güzel bir pazar yaratıyor" diyor. Benetton, Türk markalarına bir tavsiyesi olmadığını çünkü zaten yeterince iyi olduklarını söylüyor.

UNITED Colors of Benetton, Sisley, Playlife, Killer Loop gibi hazır giyim markalarının yanı sıra gayrimenkul gibi farklı alanlarda da faaliyet gösteren Benetton Group’un Başkanı Luciano Benetton ile Türkiye’deki faaliyetlerini de konuştuk. Türkiye Benetton’u heyecanlandıran konulardan biri. Ne de olsa yirmi bir yıl önce kimsenin pek itibar etmediği Türkiye’yi, renklerden biri olarak kabul etmiş. Geleceği görerek pazarı o keşfetmiş. Luciano Benetton Türkiye’deki faaliyetleri anlatırken daha fazla keyifleniyor. Heyecanla anlatıyor. Pazarda daha yapılacaklar, alınacak mesafeler var çünkü. Global marka olmak isteyen Türklere ise tavsiyesi yok zaten yeterince iyi olduklarını düşünüyor. Hem Türkiye’de hem de komşu ülkelerinde yatırıma soyunmanın ve Benetton tarzı reklam kampanyalarının riskli olabileceğini de söylüyor.

Türkiye’ye 21 yıl önce giren ilk yabancı hazır giyim markası Benetton. Türkiye’nin de renklerden biri olduğuna nasıl karar verdiniz?

Türkiye’ye 1985’te girdik. Türkiye harika bir ülke. Türkler ise muhteşem. Bu güzel bir pazar yaratıyor. Aynı zamanda Avrupa’ya çok benzeyen bir ülke. Bütün Avrupa’da vardık ve artık sıra Türkiye’ye gelmişti. Gelecek vaat eden bir pazar olduğunu gördük. Boyner ailesiyle tanıştık. Harika insanlar. Zaten bu işi çok iyi biliyorlardı. 20 yılı aşkın süredir birlikte çalışıyoruz. Herşey süper gidiyor. Pazar çok hızlı büyüyor ve genç nüfusuyla büyüme potansiyelini sürdürüyor. Şu anda diğer Avrupa ülkeleri seviyesinde değil. Bu nedenle dağıtım ve reklamlara daha çok yatırım yapılması gerekiyor.

KAMPANYALAR RİSKLİ OLABİLİYOR

Boyner Holding’le ortaklık kurarak Türkiye’yi Ortadoğu ve Türki Cumhuriyetler için üs ilan ettiniz.

Türkiye gelişen bir ülke. Ekonomik gelişmeleri yakından izliyoruz. Yatırım politikası bir değişim getirmeli. Sadece Türkiye’de değil komşu ülkelerinde de yatırıma soyunmak ve böylesi reklam kampanyaları yapmak riskli olabiliyor. Fakat Türkiye’nin ve Gürcistan dahil Türki cumhuriyetlerin yükselen pazarlar olduğunu söyleyebilirim. Oradaki mağaza yapılanmalarını, dekorasyondan mal tedariğine kadar Türkiye yapıyor. Bunu son derece iyi yapıyorlar. Ortaklıktan memnunuz.

Şu anda Türkiye’de hem yabancı hem de yerli markaların inanılmaz bir rekabeti söz konusu. Benetton bu değişimi nasıl hissediyor?

Türkiye’de de pazar dünyanın diğer yerleri gibi oldu. Rekabet keskinleştiğinde daha iyi, daha etkili, daha zamana uygun olmalısınız. Pazar bize hep cömert davrandı, bizi ödüllendirdi. Hem United Colors of Benetton hem 012 hem de Sisley başarılı.

TÜRK MARKALAR YETERİNCE İYİ

Global marka olmaya çalışan Türk şirketleri için neler önereceksiniz?

Bir şey önermeyeceğim. Çünkü zaten yeterince iyiler.

Çin başta olmak üzere Uzakdoğu, üretici ülkelerin çoğu tarafından tehdit olarak algılanıyor. Siz Çin’i ve Uzakdoğu’yu nasıl görüyorsunuz?

Biz kesinlikle bir tehdit olarak görmüyoruz. Tabii ki üretim açısından bir tehdit olarak algılanabilir. Çin aynı zamanda dev bir pazar. Benim bakışım çok pozitif. Çin ve Hindistan’da mağazalarımız var ve satışlarımız çok iyi gidiyor. Hindistan’da o bölge için üretim yapıyoruz. Çevre ülkelerde büyümeyi planlıyoruz. Bu oradaki üretimi artıracağımız anlamına geliyor. Bizim için önemli bir büyüme fırsatı. Bu ülkeler dünyanın yarısı demek. Tamamen geliştiklerinde, satışlarınızı en az iki katına çıkarabilirsiniz. Fakat hiçbir zaman oradan Avrupa’ya ithalat yapmayacağız.

2006 ciro hedefi 2 milyar Euro

2005 yılında 1,8 milyar Euro civarında ciro elde eden Benetton Group’un 120 ülkede 5 bin mağazası bulunuyor. Grup 2006 yılı için yüzde 8’lik artışla yaklaşık 2 milyar Euro ciro hedefliyor. Benetton’un en güçlü olduğu pazarlar İtalya, İspanya ve Japonya olarak sıralanıyor. Avrupa hálá Benetton’un en büyük pazarı. Kaliteyi kontrol edebilmek için İtalya’daki ve Avrupa’daki üretimden vazgeçilmemiş. Hırvatistan, Romanya, Macaristan ve Tunus’ta ham maddeleri İtalya’dan olmak üzere üretim yapılıyor. Benetton Group, Türkiye’de Boyner Holding’le yaptığı ortaklığın yanı sıra Benetton ve Sisley markaları için Zorlu Tekstil ile de lisans anlaşmasına sahip.

Benetton’un bütün iletişimi Fabrica’nın gençlerine emanet

BENETTON’un iletişim ve araştırma merkezi Fabrica 1994 yılında Benetton ve Oliver Toscani tarafından kuruldu. Hedefi uluslararası platforma yaratıcı işler ortaya koymak olan Çağdaş İletişim Sanatları Araştırma Merkezi Fabrica, kültürü endüstriyle birleştirmeye; grubun zekasını ve endüstri kültürünü tasarım, müzik, sinema, fotoğraf, yayımcılık, internet gibi bilinen reklam şekilleri dışında ilerletmeye çalışıyor. Fabrica hedeflerini, dünyanın dört bir yanındaki genç sanatçı ve araştırmacıların gizli kalmış yaratıcılıklarını ortaya çıkararak gerçekleştirmeyi planlıyor. Bu amaçla seçilen gençler, alanlarındaki en önemli uzmanların gözetiminde somut iletişim projeleri geliştiriyor. Her yıl 50 kadar genç Fabrica’nın sağladığı burstan faydalanarak aktif olarak projelerin içinde yer alıyor. Fabrica’da pekçok Türk öğrenci de eğitim gördü. Fabrica, 2000 yılında Benetton Group’un iletişim faaliyetlerini ve grubun üç ayda bir çıkan efsanevi dergisi Colors’ın editörlüğünü de üstlendi.

Kız kardeşim o kazakları örmeseydi ne olurdum
/images/100/0x0/55eb39c5f018fbb8f8b388d1

10 yaşında babanızı kaybettiğinizde, kardeşlerin en büyüğü olarak anneniz dahil tüm aileye bakmakla yükümlüydünüz. Kız kardeşiniz Guiliana’nın ördüğü kazakları satarak ticarete başladınız. Eğer Guiliana o kazakları örmeseydi, ne olurdunuz?

Babam doktor olmamı istiyordu. Ailem çok iyi bir fikir olduğunu düşünüyordu ama bunu sevmediğimi anladım. Modayı ve genç insanları hep çok sevdim. Hiçbir zaman bu olacağımı düşünmemiştim. Guiliana o kazakları örmeseydi ne olurdum, bilmiyorum. Şu anda olduğum şey için çok şanslıyım ama o zaman için, olamamak da çok önemli değildi. Modanın içine girmek hayatımdaki en güzel andır. Ve biz moda dünyasında önemli karakterlerden biri olduk. Ayrıca gençken mimarlığa da ilgi duyuyordum. Seyahat etmeyi de seviyordum. Hepsini aynı anda yapabildiğim bir hayatım olduğu için çok mutluyum.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!