GeriSeyahat Sevgili Duygu, sen de mi?
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Sevgili Duygu, sen de mi?

Sevgili Duygu, sen de mi?

1972 yılında Hürriyet’e girdiğim ilk yıllardı... O yıllarda Kelebek ekimiz de yayına girmişti ki çok şirin bir gazeteydi ve kısa bir sürede kadınların vazgeçemediği bir alışkanlık haline gelmişti. Duygu da orada yazı yazıyordu... Ve biz ona aşıktık... (ÇUKUROVA’DAN / Y.Sinan TANYILDIZ)

Siz bu satırları okurken ben de Ordu ilimizdeyim. Dediler ki fındık üreticileri miting düzenleyecek. Akın akın çevreden minibüsler insanları miting alanına taşıyor. Zaten o bölgede yol hâlâ eski yoldur... Yani burası sıkıntılı bir bölgedir...

 

Aracımızda mahsur kalmışız ki ilerlemek mümkün değil... Rize’de fındıkçılarla konuşmuştum. Kan ağlıyorlardı. Haklıydılar da...

 

Karadeniz dediğiniz öyle toprağı bol olan bir yer değildir. Dağların yamaçlarında ziraat yapılır. Çay da, fındık da bu yamaçlardadır. Bu bölgenin insanları çok çilekeştir. Sel gelir, Karadenizli’yi vurur. Yıllarca daracık bir yoldan Ankara’ya ulaştılar, gıkları çıkmadı.

 

Bu bölgedeki vatandaşın yüzü bir kere gülmedi... Denize çıktılar vurgun yediler, gurbetçi oldular, memleket hasretiyle yanıp tutuştular. Yine de yılmadılar. Ama dedi Rize’deki vatandaş... Bu kez farklı... Yani bu bize yapılır mı? Fındığın maliyeti 3.5 lira... Verilen fiyat 2 lira...

 

Sonra Doğan Haber Ajansı Bölge Müdürümüz Turgay Murtezaoğlu ile sohbet ettik... O da yanlış politikalar yüzünden fındık üreticisinin perişan edildiğini söyledi...

 

Yılda 2 milyar dolar girdi sağlayan fındığın üzerinde kumar oynanıyor... diyenlerin sayısı öyle fazla ki anlatamam. Karadenizliler feryat ediyor ama ses duyan yok, çözüm bulan yok...

 

Arabanın içinde bunları düşündüm...

 

Miting alanına da bir hayli uzaktayım. Yakında olsam ne farkeder ki... Söylenecekleri biliyorum...

 

Canım fena halde sıkkın... Yazık oluyor üreticiye...

 

Radyoyu açtım ki bugün radyoyu ilk açışım... Duygu Asena’nın sabaha karşı öldüğünü öğrenince kalbim burkuldu...

 

Duygu’nun bir gün öleceği hiç aklıma gelmemişti. Çok güçlü bir kadındı o... Onu 1972 yılında tanımıştım. Hürriyet’in Cağaloğlu’ndaki tesislerinde birlikte çalışmıştık. Ben yazı işlerindeydim, o Kelebek’te çalışıyordu ama yazı işlerine her gün iniyor ve gülüp şakalaşıyorduk...

 

Öylesine güzeldi ki anlatamam. Ben kendi adıma ona aşıktım. Hani adam gibi adamdı derler ya, Duygu dünya güzeliydi ve bunun yanısıra adam gibi adamdı...

 

Gülümsediği zaman bize pozitif enerji aşılar, hele billür gibi sesiyle birkaç şey anlatınca bu da bizi motive ederdi ve işimize dönerdik. Aylarca birlikte çalıştık...

 

Biz Duygu’yu çok sevdik...

 

Ölüm haberi bu nedenle çok ağır geldi bana... Zaten Halit Çapın gibi bir dostu kaybetmenin acısını henüz kabullenememişim ki, bir Duygu’nun ölüm haberine yıkıldım...

 

Dünya güzelim benim... Bilesin ki ölümünü kabullenemiyorum ama sen çok güzel şeyler yaptın. Öyle bir geçmiş bıraktın ki emin ol bizim için yaptıkların senin kadar güzeldi. Sen görevini fazlasıyla yaptın Sevgili Duygu...

 

Canım arkadaşım, uzaklarda olsam da gönlümüzde muhteşem bir yerin var bilesin...

 

Miting ne zaman bitti, yol ne zaman açıldı, fark edemedim bile.

 

Mekanında rahat uyu sevgili arkadaşım...

 

Dünya da bu işte... Güzel şeyler yapanlar hep sevgiyle anılıyor... Tıpkı Halit Çapın gibi, tıpkı Duygu gibi... Tanrı rahmet eylesin... İki güzel insan görevlerini hakkıyla yerine getirerek aramızdan ayrıldı...

False