Oser Reklam 28 yıl önce yola çıktı…

Güncelleme Tarihi:

Oser Reklam 28 yıl önce yola çıktı…
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 11, 2006 20:13

Mersin’de 20 yaşlarında bir genç Lord Kundura mağazasının içinden döner demir merdiveni tırmanarak ofisine çıktı. Etrafına şöyle bir baktı. Bir tahta masa, bir tahta sandalye kenarda duruyordu. İşte bütün varlığı bunlardı. Oser Reklam burasıydı… (ÇUKUROVA’DAN/ Y.Sinan TANYILDIZ)

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55eac7d3f018fbb8f89645c1
Üniversiteyi yeni bitirmişti. Ekonomi okumuştu ama reklamcı olmayı da kafasına takmıştı.

 

Mürsel Esirgemez yola tek başına çıkmıştı. Ve 28 yıl önceydi. Mersin’de Lord Kundura Mağazası’nın üst katı depo gibi bir yerdi. Bu küçük odaya bir tahta masa ve bir de sandalye koydu. Reklamcılığa böyle başladı…

 

O yıllarda “Ağam beni herkes tanır…” zihniyeti hüküm sürüyordu ki doğruydu. Çukurova bölgesindeki illerin birer ana caddeleri vardı ve birkaç derli toplu sokak bu caddelere bağlanıyordu…

Haberin Devamı

 

Önce kendi reklamını yaparak işe başladı, Oser Reklam’ın kurulduğunu kartvizitlerle tüm esnafa duyurdu. Uzun boylu, yerinde duramayan, mükemmel Türkçesi ve zarif anlatım tarzıyla Mürsel Esirgemez, kısa bir süre sonra reklam almaya da başladı…

 

Benim Mürsel Bey’le tanışmam kuruluşunun 3 yıl sonrasına rastlar… O dönemlerde Lord Kundura Mağazasından çıkmış ve Bahri Ok İşhanı’nda kendine taksitle küçük bir ofis satın almıştı… İşte biz onunla bu ofiste tanıştık…

 

Öylesine titizdi ki, hazırladığı ilanlarda noktaya, virgüle bile dikkat ediyor, bulduğu sloganları ile övünüyordu. O yıllarda Türkiye, teknolojiyle henüz tanışmamıştı. Ofislerde bilgisayar yerine daktilo kullanılıyordu. Raflar sıra sıra dizilmiş klasörlerle doluydu. Mürsel Bey aldığı ilanları tükenmez kalemle beyaz kağıtlara çiziyor, teklifini de daktiloyla yazıp müşterisine götürüyordu…

 

2 sütun 10 santim bir ilan için Adana’ya geldiğinde şaşırmıştım. Zira bu ilandan kazanacağı para beş liraydı, Mürsel Bey’in harcadığı para ise on liraydı…

Haberin Devamı

 

Büyük harfleri letrasetle diziyorduk… Bir gün Belma Döner’in açtığı bir mağazada bilgisayarla tanıştım. Machintosh’u ilk kez orda gördüm. Harfleri istediği kadar büyütüyor, küçültüyordu. Ama bu bilgisayar kimsede yoktu… Bu nedenle letrasetle dizgi sürüyordu. Sonra filmler çekiliyor, yazılar kartlara basılıyor, kartonlar üstünde eskizler hazırlanıyor ve yeniden kamera devreye giriyordu… Yani 2 sütun 10 santim bir ilan için neredeyse 3-4 kişi seferber oluyordu…

 

Haliyle biz de reklam şirketlerine teknik destekler veriyorduk…

 

Oser Reklam o küçük ofise ilk bilgisayarını aldığında güzel bir kutlama yaptık… Mürsel Bey’in sevincine ortak olduk… Artık reklamcılığın gücü de ortaya çıkmış, esnaf kendini tanıtma alışkanlığını kazanmıştı. Az da olsa bütçeden küçük miktap paralar reklama ayrılıyordu. İşte bu küçük paralarla Oser Reklam taksitle koca bir büro daha satın aldı…

Haberin Devamı

2000 yıllarına gelindiğinde Mürsel Esirgemez’in uzay laboratuarı gibi bir atelyesi G4’leri vardı ve geniş bir ofiste 10’un üzerinde eleman çalıştırıyordu…

 

Hazırladığı reklamlar, düzenlediği kampanyalar hedefine ulaşıyor ve Oser Reklam her geçen gün büyüyordu…

 

Binlerce badire atlatmıştı Mürsel Bey… Krizlerde sarsılmıştı… Kuruluş yıllarında varolan birkaç reklam firması silinip giderken Oser Reklam ayakta kalmasını bildi… Mürsel Bey işinin dışında sivil toplum kuruluşlarının etkin üyeliğini de yapıyordu. İyi bir Rotaryendi. Mersin Üniversitesi’yle ilgili bir derneğin başkanlığını yapıyordu. Festivallerin içinde yer alıyor, fikir sunuyor, çalışıyor ve her türlü sivil toplum kuruluşuna da katkı sunuyordu.

Haberin Devamı

 

Onu hiçbir zaman boş otururken görmedim… Ne zaman Mersin’e gitsem, ya bir konuşma için hazırlanıyor veya bir kampanyanın eskizleri arasında boğuşuyordu…

 

Birkaç gün önce, akşam saatlerinde telefonum çaldı:

 

Sinancığım…” dedi… “Şu an 28. yılımızın içine girdik. Personelim ve ben yıldönümümüzü kutluyoruz… Öylesine mutluyum ki, çektiğimiz sıkıntıları ve yaşadığımız mutlulukları bilen biri olarak bu güzel anımızı seninle paylaşmak istedik…

 

Onu dinlerken gurur duydum… Anadolu’daki hızlı balıklar bugün markalaşmanın gücünü kavramışsa bunu Oser Reklam ve Mürsel Esirgemez gibi iletişim kahramanlarına borçludur… Çünkü bu kahramanlar marka yaratmaya 28 yıl önce başlamışlardı…

Haberin Devamı

 

Ve artık şunu rahatça söyleyebilirim… Evet, çok çile çektiler, acı çektiler, çok çalıştılar ama başardılar…

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!