Hani bu ’ahlak’ dersiydi?

BİR konuda demagoji nasıl yapılır diye örnek aramak zorunda kalırsanız, tavsiye ederiz hiç uğraşmayın. Hemen bir gazete alın ve o gün Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in kendisini ister ilgilendirsin ister ilgilendirmesin, herhangi bir konuda söylediklerini bulun. Demagojinin, yani ilk bakışta mantıklı görünen ama gerçeği saptırıp, yanlış hükme varmanıza yol açan sözlerin alası oradadır.

Son örneği dünkü sözlerinde bulduk:

Dünkü Hürriyet’te Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) verdiği bir karara ilişkin haber vardı. Buna göre davacı bir Alevi vatandaşımız, lise öğrencisi kızının "Sünni Müslümanlığını" öğreten "din dersini" almaya mecbur tutulmasının "Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9’uncu maddesine aykırı" olduğunu iddia etmiş. Mahkeme de öğrencinin babası Hasan Zengin’i haklı bulmuş. Bir başka deyişle öğrenciye istemediği bir din dersini okutmanın "din ve vicdan özgürlüğüne müdahale" anlamına geldiğini karara bağlamış.

Bu karar, artık öğrenciye "Bu ülkedeki insanların yüzde 99’u Müslümandır. Sen de o nedenle çoğunluğun öğrendiğini öğreneceksin" denilemeyeceğini, önce kafaların sonra uygulamanın buna göre değiştirilmesi gerektiğini söylüyor.

Çünkü biz, AİHM kararlarına uymayı 1987’den beri kabul eden bir ülkeyiz.

İşte tam bu noktada Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in söyledikleri karşımıza çıkıyor. Çelik bu kararla ilgili görüşlerini soran gazetecilere:

"Bizim okuttuğumuz Din bilgisi değil, din kültürüdür. Yüzde 99’u Müslüman olan ülkemizde, Müslümanlık kadar Şintoizmi okutacak değiliz. Hırsızlığın, dedikodunun, kötü bir şey olduğunu söylediğimizde karşınızdakinin Müslüman, Hıristiyan, Yahudi olması fark etmez" demiş.

Doğrudur. Bakanlığın görevi tüm ilk ve orta öğretim kurumlarında öğrencilere "din kültürü ve ahlak" dersi verilmesini sağlamaktır. Bir başka deyişle "Din şöyle bir kavram ve kurumdur. Dünyada şu kadar din vardır. Bunlardan büyük olanların -örneğin Müslümanlığın, Hıristiyanlığın, Museviliğin ve Budizmin- temel öğretileri şunlardır. Peygamberler şunlardır. İnsanlara şu inancı aşılamaya çalışmışlardır. Ahlak ise şu amaçlara dönük bir değerler sistemidir. İnsanlar arasında şu tür ortak ahlaki değerler olduğu gibi şu tür önemli farklılıklar da vardır" diye özetlenebilecek bilgiler sunulması hem Anayasa hem de Milli Eğitim Temel Yasası emridir.

Peki yapılan nedir?

Yapılan aynen AİHM’ye başvuran vatandaşın dediği gibi "Sünni Müslümanlığı"nı öğretmek, öteki din ve inançları ya yok saymak yahut da gözden düşürmektir.

O nedenle Hüseyin Çelik’in söyledikleri gerçeğe taban tabana zıttır. Nitekim bunun böyle olduğunun kanıtı çok. Örneğin dünkü Hürriyet’te ilköğretim okulundaki öğrencilere okulda namaz kılma öğretilirken gösteren fotoğraf vardı. Bakanlık bürokratlarının "Ben Müslüman değilim diye dilekçe veren bu dersten zaten muaf" tuttuklarına ilişkin sözleri de uygulanan psikolojik baskının açık kanıtıydı.
Yazarın Tüm Yazıları