GeriSeyahat MEDYADAN – Magazin haberleri
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
MEDYADAN – Magazin haberleri

MEDYADAN – Magazin haberleri

NÜKHET SONUNDA CHER’E BENZEDİ…

 

Bizim Cher’imiz... diyor başlık. “Amerikalı şarkıcı Cher gibi yıllar geçtikçe güzelleşen ve bu güzelliği cömertçe sergileyen Nükhet Duru...”

 

Cher dediğiniz, plastik cerrahinin bile düzeltemediği bir kadındır. Halbuki bizim Nükhet Duru’muz tabii haliyle bir dünya güzeliydi. Burnunu bozdu, yüzünü şişirdi... Cher’e benzedi sonunda! Üste milyarlar harcayarak J

 

Hürriyet-Kelebek, 26 haziran

 

*

 

ÖNEMLİ BİR SOSYAL SORUMLULUK

/images/100/0x0/55eab8baf018fbb8f8927d3e

 

Türkiye Jokey Kulübü Yönetim Kurulu Başkanı Umur Tamer, Sibel Can’a 150 bin liralık bir tay hediye edrken “Atçılıkla ilgilenen hiç kadın sanatçımız yok. Hep erkek sanatçılar ilgileniyor. Bundan sonra kadın sanatçıların da atçılıkla ilgilenmesi için bu atı Sibel Hanım’a hediye ediyorum” demiş. (Hürriyet-Kelebek, 26 haziran)

 

Hakikaten Türkiye’nin önemli bir eksiğiydi bu.

Sibel Can da böylece bir nevi “sosyal sorumluluk” üstlenmiş oldu!
J

 

Not: Bu arada, Hürriyet sürmanşetten duyuruyordu: SİBEL CAN’I HİÇ BÖYLE GÖRMEDİNİZ, ARKA SAYFADA! (Yalancılar, Hürriyet bile BÖYLE elli tane fotoğrafını yayımladı Sibel Can’ın!) Sibel Can, yandaki tanga üstüne şeffaf plaj kıyafetiyle fotoğrafı çekilince, “Eyvah, kötü yakalandım, Sulhi beni kesecek…” demiş. Bu ‘kötü yakalanma’ pozu, Hürriyet ‘HAFTA SONU ÖZEL’ diye sallasa da, aynı gün Türkiye’nin bütün renkli gazetelerinde vardı. Demek ki Sibel Can 38 magazin muhabirine birden yakalanmış, yahut da kötü yakalanmak için önceden randevulaşmış! (Gazeteler, 2 temmuz)

 

*

 

İŞTE GAZETECİLİK DİYE BEN BUNA DERİM...

 

Haberin başlığı “Karnı acıkmış” diyordu.

Şu sıralar Bodrum’da bulunan Adnan Polat, önceki akşam Türkbükü’nde arkadaşı Samim Baki ile buluştu. Cobra3 adlı kiralık tekneyle tura çıkan iki arkadaş, karınları acıkınca Türkbükü Maki Otel’e yanaştı. Buraya sosisli sandviç siparişi veren Polat, yanında da bol buzlu kola içerek karnını doyurdu.”
(Hürriyet-Kelebek, 26 haziran)

 

Hakikaten önemli bir haber, üstelik... fotoğraflı!

 

Tabii ki şaka ediyorum. Kubilay Keskin’in bu haberine takılıyorum ama, gazetelerin yarısı magazin haberi, gazeteciler de köşelerinde ne yazsınlar, Ahmet Bey acıkınca sandviç yedi, Ayşe Hanım susayınca kola içti...

 

*

 

DENİZ NEREYE İŞEDİ?

 

Bakın, sadece Hürriyet’e ve Kelebek’e has değil... Sabah’la Günaydın’da Bülent Cankurt yazdı, haberi sürmanşet bilem oldu, çünkü çoook önemli:

 

Cahide Safiye’nin tuvaletinde makyaj tazeleyen hanımlar işi uzatınca, çok sıkışan Deniz Akkaya erkekler tuvaletine girdi.

 

E önemli şimdi...

 

Sabah’la Günaydın, 26 haziran

 

*

 

TOKMAKÇI NE DEMEKTİR KOCA HÜRRİYET’TE BİLEN YOK MU?

 

Aynı ilavede yazan Onur Baştürk ise bir magandadan söz ediyordu:

 

“Ama (yine yeniden) bir baktık, önümüzdeki purolu beyefendi (eşi ya da sevgilisi olan) yanındaki kadının neredeyse saçını yakıyor. Hem de bile isteye...

Tartışıyorlar nitekim. Öyle böyle değil.

Sonunda adam -elinde koca purosu olmak suretiyle- kadının kafasını bir güzel tokmaklıyor!

Hayretler içinde, çaresiz (ve) purosuz, seyrediyoruz tabii (nerede mor çatı filan?)

Kadına da pes! Tavır yapmadı, çekip gitmedi. Sadece k-ü-s-t-ü. O kadar.”(Hürriyet, 26 haziran)

 

Başlık: Alphaville’teki purolu tokmakçı

 

Hadi Onur, argoda ‘tokmakçı’ ne demektir bilmiyor, yaşı tutmuyor. Hadi Kelebek’in genç editörleri ve yazı işleri müdürleri de duymamış... Peki, koskoca Hürriyet’te de mi bir bilen çıkmadı?

 

*

 

GERİYE EN ÖNEMLİSİ KALDI!

 

Emre Altuğ “Yaşayacağım ilişkide sadece huzur, aşk, sadakat ve seks arıyorum” demiş. Papatya soruyor: Geriye ne kaldı? (Takvim-Papatya, 26 haziran)

 

Para kaldı, menfaat kaldı, reklam kaldı…

 

*

 

Manşet: ÖLEN KEDİSİNİ ODA SÜSÜ YAPTI

 

Spot: Ünlü sanatçı Ajda Pekkan, uğruna sevgilisi Okan Tapan’dan ayrılmayı bile göze aldığı İran kedisi ölünce, onu doldurtup salonunun baş köşesine koydu.

 

Düşünebiliyor musunuz, kedisini o kadar çok seviyormuş ki, ölünce iç organlarını çıkarttırmış, kemiklerini kırdırtmış, derisinin içini samanla doldurtmuş ve salona koymuş.

 

Okan Tapan şimdi ucuz kurtuldum diye dualar ediyordur herhalde!

 

Hürriyet-Kelebek, 27 haziran

 

(Ajda Pekkan sonradan bu haberi yalanladı. Tanesi 20 liradan kedi şeklinde iki tüylü biblo aldığı, bunları salonda gören bir misafirin ‘doldurulmuş kedi’ zannedip dedikodu yaydığı yazıldı.)

 

*

 

Ö.S.YEME G.. YE ŞARKISI

 

Cengiz Semercioğlu yazdı:

 

ö s yeme g.... ye!

 

“ÖSYM sonuçlarını bekleyen öğrencilerin şu sıralar dilinden düşmeyen bir şarkı var...

Ne klibi dönüyor bu şarkının ekranlarda ne de söyleyen grubun bir albümü var.

Buna rağmen "ö s yeme g... ye" genç kuşağın şu sıralar en çok dinlediği şarkılardan.

Deli adlı Bursalı bir punk grubu söylüyor şarkıyı:

"Bütün sene ugraştım / Kurtarmak için hayatımı / Gece gündüz çalıştım / Kazanabilmek için sınavı...

Peki, şimdi ne değişti? / Geleceğim belirsizleşti / Bir şey söyleyeceğim size / Sokayım sınav sisteminize / ö s yeme, g..ümü ye!"

Başları derde girmesin diye de ÖSYM yerine, "ö s yeme" diye bir formül bulmuşlar.

Sadece fırlama, muhalif ve tepki dolu sözleri dikkat çekici değil.

Asıl şarkının müziği ve alt yapısı çok iyi...

İki defa dinledikten sonra dilinize dolanıp, "ö s yeme, g.... ye" diye ortada dolanmaya başlıyorsunuz.

Muhalif müziğin, koskaca kurumlara karşı nasıl güçlü bir silaha dönüştüğünün en iyi örneklerinden...”

 

Hürriyet-Kelebek, 27 haziran

 

*

 

BU NE ÇİRKİN BİR YAZI!

 

Posta’da bir ‘haber’ :

 

Yok mu bir delikanlı?

 

Esin Maraşlooğlu’nu son zamanlarda hep mimar Eren Yorulmazer ile görüyorum. Esin Hanım fotoğrafını çektikten sonra her sefer açıklama yapıyor: “Eren ile çok iyi arkadaşız. Aman yanlış bir şey yazmayın!” Zaten durumu biliyoruz Esin hanım, siz merak etmeyin diye biz de hep açıklama yapıyoruz. Çünkü bugüne kadar Eren Bey’i hiçbir hanımla birlikte görmedik. Nazik, sakin ve hassas hassas biridir Eren Bey. Hanım kaprisi çekemez! Hepsi iyi hoş da Esin Hanım, Yıldırım Memişoğlu’ndan ayrılalı 7 ay oldu. Bu süre içinde Esin hanımın kalbini çalacak bir delikanlı hâlâ çıkmadı mı? Yoksa Esin hanımın modası mı geçti? Ne de olsa 50’ye merdiven dayadı.” (Posta, 27 haziran)

 

Söz konusu Eren Yorulmazer’e (doğru mu bilmem) ‘Biz onun eşcinsel olduğunu biliyoruz’ demeye getiren imalar, Esin Maraşçıoğlu’nın yaşına laf etmeler…

 

Diyeceksiniz ki, alan memnun, satan memnun, okuyan memnun, sana ne…

 

İyi de bu ‘magazin gazeteciliği’ adına yapılıyor yani benim mesleğimi de rezil ediyor.

 

*

 

BU GENÇ KIZIN HÜRRİYET’TE SEVENLERİ VAR BELLİ Kİ…

 

Kelebek’in manşetindeydi, göbekte mayolu koskoca bir fotoğraf ve OYUNCU OLMAK İSTİYOR...

 

Gamze Karaman’mış adı, 2003 Miss Model of Turkey yarışmasında ikinci olmuş, mankenlik yapıyormuş ve en büyük hayali sinema filminde oynamakmış.

 

Bu önemli haberin üzerinde bir logo, GÜNÜN HABERİ diyor...

 

Hürriyet’te bu habere çok önem veren biri mi var?

 

Hürriyet-Kelebek, 29 haziran

 

*

 

Hakkı Devrim’in KOMEDYA kutusundan:

 

KOMEDYA

 

Vatan'da Dilek Önder'in köşeyazısı. Başlığı «Kedi senin kıçını ne yapsın?» (Bu Ajda Pekkan'ın derisine saman doldurulmuş kedisi.) Altta bir başlık daha: «10 yıl süren ereksiyon» (Amerika'da 62 yaşında bir adamın mutluluk çubuğunun ayarı bozulmuş, onu anlatıyor). İçinde: «Adama bak, hem on yıl öyle dolaşmış, hem de üste para (tazminat) almış» / «Benimki inse dava açardım» gibi laflar.

 

Bir yere not aldım: «Aa kızım, biraz ayıp olmuyor mu, senin bu yazdıkların?» diyeceğim.

Sırada Akşam var. Genel Yayın Yönetmeni-Başyazar'lardan Serdar Turgut'un yazı başlığı «Rana'ya açık mektup»; altbaşlığında, «Ben mutluluk çubuğu taktırsaydım ve ereksiyonum 10 yıl sürseydi...» diye devam ediyor.

 

Notu çizip yanına, «Oğlum Hakkı, diye yazdım: Sen gideli devran dönmüş / Zaman başka zaman olmuş». Ercişli Emrah'ın ruhu şad olsun!

 

Radikal, 29 haziran

 

*

 

BAK BAKAN BAKIYOR!

 

Sağlık Bakanı Recep Akdağ “Kenelerden korunmak için, pantolonunuzu çorabınızın içine sokun” demiş.

 

Melih Aşık “Böylece bizim de dünya biliminhe bir nevi katkımız olmuş oldu...” diyor.

 

Milliyet, 30 haziran

 

*

 

SABAH 8’DE BİR DAKİKA KORNA MESELESİ…

 

Tepkisiz bir milletiz diye kızıyoruz kendimize. Ama tepki verdiğimiz zaman da biraz garip bir tepki veriyoruz.

 

Radyo programcısı Nihat Sırdar’in çağrısı üzerine, yüzlerce araç sahibi, benzin fiyatlarını protesto etmek için, sabah saat 8’de bir dakika süreyle korna çalıyormuş.

 

Baylece (1) sadece devlet tarafından paramız çalınmıyor, sürücüler tarafından kafamız da şey ediliyor (2) benzin kullanan araç sahipleri, bu protesto sayesinde, sadece doğal kaynakları tüketmekle ve havayı zehirlemekle yetinmiyorlar, gürültü kirliliği de yaratıyorlar...

Şaka bir yana, daha iyi bir protesto metodu bulunamaz mı?

Vatan, 30 haziran

*

 

DMADAM DESPİNA

Çok doğru bir şey yazdı Dilek Önder:

 

Despina da gitti...
Ne garip değil mi? Sabah haberi okuyunca hepimizin ağzından aynı cümle çıktı herhalde:, "Aaaa... Despina ölmüş" Sanki hepimiz tanıyorduk onu. Çoğumuz onun yaşadığını hatta öyle birinin gerçekten var olup olmadığını bile bilmiyorduk belki. Biz onun meyhanesine hiç gitmemiş olsak da, o bizim gittiklerimize hep bir şarkıyla geldi.

Bazı insanların ölümü herkesi üzer ya, öyle birşey.

 

Vatan, 30 haziran

 

*

 

BİR AYDA 4 MİLYON DOLARLIK EV ALDI, diyor manşet.

 

Bodrum’dan 700 bin dolara villa, Miami’den 3 milyon 300 bin dolara daire alan Mahsun (Kırmızıgül) Jannifer Lopez’e de komşu…” diyor spot, bir Türk olarak hepimizin övünmemis gereker (!) bu haberde.

 

4 milyon dolar. En düşük hesapla 6 trilyon lira eder.

 

Demek ki Kırmızıgül, 2005’te an azından 3-4 trilyon lira vergi ödemiş… midir acaba?

 

Takvim-Papatya, 1 temmuz

 

*

 

ZÂÂÂRİF YAZAR

 

Arada ben de ayıp laflar ediyorum ama… bir büyük gazetedeki köşesinde, özellikle de bir kadının ağzında bazı laflar çok kaba ve çirkin oluyor.

 

Ayrıca ben bu ‘vermek’ fiilinden de (argodaki çirkin anlamıyla) nefret ederim, kadınlar için çok küçültücüdür…

 

Dilek Önder yazıyor:

 

Dünyada en çok kullanılan kelime
Neymiş?
Hiç aklınızdan geçtiği gibi dünyada en çok kullanılan kelime, "seks" falan değil.
İnsanlar konuşurken en çok "zaman" kelimesini kullanıyormuş.
"Ne zaman verir?" (borcunu falan yani...)
"Ne zaman başlar"
"Ne zaman biter" gibi herhalde..."

 

Ne zarif değil mi!

 

Vatan, 1 temmuz

 

Not: Bu Dilek Önder’in yukarıda Hakkı Devrim’in alıntı yaptığı zâârif yazar olduğunu yazıları düzeltirken fark ettim, bilinçli bir alıntı değildir…

 

*

 

MİDEMİZ BULANDI BUNDAN!

 

Güya Ayvalık’taki yazlığına çekilecekti bir müddet de biz de kurtulacaktık, ama ne mümkün her gün bir yolunu bulup gazetelere haber olmazsa demek ki geceleri uyku tutmuyor.

 

Gazetelerimiz ve gazetecilerimiz de bu kadar kaliteli (!) olunca, Hülya Avşar’dan gına gelmeye devam ediyor.

 

Hülya Avşar artık yepyeni bir hayatın eşiğinde, hayat dolu, kıpır kıpır” diyor spot. “Hem yeni bir ilişkinin eşiğinde hem de Kaya’dan ikinci bir çocuk istiyor”.

 

Yeniden aşık olma düşüncesi beni heyecanlandırıyor” diyor. Demek ki “Eh, tamam artık zamanıdır, haydi birine aşık oluvereyim…” diye düşünüyor. Sipariş üzerine. Herhalde reklam ve halkla ilişkiler uzmanlarının da görüşünü alarak!

 

Aynı şekilde sipariş üzerine ikinci bir çocuk da yapacakmış baksanıza. Diyor ki “Kaya’dan çocuk istedim, ‘seve seve’ dedi…

 

Kaya SEVE SEVE dememiştir ama… biz Türkiye’nin bu en ünlü çiftinin hizasına inmeyelim!

 

Sabah’la Günaydın, 1 temmuz

 

*

 

KALBUR ÜSTÜ ELEK ALTI

 

Beşiktaş Kültür Merkezi’nde Sezen Aksu konser verdi. Seyirciler arasında Yeşim Salkım ile sevgilisi İlker İnanoğlu da varmış. İnanoğlu’nun ‘büyük aşk’ yaşadığı manken Güzide Duran önlerinden geçip üç beş koltuk öteye oturunca, bir ara gerginlik yaşanmış.

 

Haber diyor ki: “Güzide Duran (kulise gitmek için) ayağa kalkıp yürüdüğünde konser salonunda bulunanlardan büyük alkış aldı. Bu durum Yeşim Salkım’ı bir hayli rahatsız etti.”

 

Hani uçak piste inince pilotu alkışlayan ‘alamancılar’ı tiye alır, gülerdik bir zamanlar…

 

Sezen Aksu konserini izlemeye gelmiş, dünyanın parasını verdiklerine göre paralı insanlar. Bir mankeni görünce alkışlamaya başlıyorlar…

 

‘Kalbur üste’ zannettiğimiz kesim ne kadar ‘elek altı’ farkında mısınız!

 

Sabah, 1 temmuz

 

*

 

İÇLERİNDEN BİRİ YALAN DEDİ BANA

 

Doğan Grubu gazetelerine göre, haziran ayında en çok seyredilen TV kanalı hangisiymiş bilin bakalım? KANAL D tabii ki

 

Ciner Grubu gazetelerine göre, haziran ayının en çok seyredilen kanalı? ATV elbette

 

Çukurova Grubu gazetelerine göre? SHOW TV ofkors!..

 

Aynı haziran ayından bahsediyorsak eğer… en az iki medya grubu KESİN YALANCI demektir.

 

Yalan haber yapıp siz okurlarını aptal yerine koyanlara ses etmeyecekseniz, bu muameleyi hak ediyorsunuz demektir!

 

Gazeteler, 2 temmuz

False