Yavruvatan Anavatan'ın anasını ağlatıyor

MAGOSA'daki Doğu Akdeniz Üniversitesi Endüstri Mühendisliğinde okuyorum. Ama artık bu gidişle okulu bırakmak zorunda kalacağım. Çünkü ev kiraları yine aldı başını gitti.

Haberin Devamı

Çoğunluğu Londra'da yaşayan Kıbrıslı ev sahiplerimiz, yani veli nimetleri olmamız gereken biz öğrencileri tavuk gibi yolmaya kalkıyorlar. Her sene ev kiralarına 300 ile 400 sterlin arasında zam yapılmakta... Yani tek kişilik bir ev (1+1) yaklaşık 2.500-3.000 Strelin'e geliyor, YTL olarak ise yaklaşık 8.000-9.000 YTL'ye denk geliyor. Sizce bu adil bir artış mı? Burada bir çok memur, emekli, asker çocuğu eğitim alamaya çalışıyor, ben de bunlara dahilim. Bizler buraya ilk geldiğimizde bu fiyatları yaşamamıştık ama son iki senedir ev sahipleri adeta çıldırdı. Size yalvarıyorum ne olur bu konuyu köşenizde ele alın... Tek çaremiz inanın sizsiniz. Sesimizi kimselere duyuramadık. Okul yönetimi, belediye kanalı ile bu konuda duyarlı olmalı.

Haberin Devamı

Ben babamdan bu parayı nasıl isterim şimdi. Memur maaşıyla nasıl karşılayacak bu parayı?

Bu arada eğer yeterli vergi denetimleri yapılsa burada, sadece ev sahiblerinin vergileriyle KKTC, Türkiye'ye muhtaç olmadan kendini idare edebilir. Ev sahıpleri bizlere tembihliyor. Eğer vergi

memurları gelirse aylık 100 YTL'ye oturuyorum, deyin diye. Ama ne var ki gelen giden yok. Ah keşke bir gelseler de gerceği yüzlerine söyleyebilsek.

Yavru vatan diyoruz ama yavru vatan bizlerin anasını ağlatıyor.

Mehmet G.-MAGOSA

GÜNÜN SÖZÜ

"Bir yağmur damlası yere düşmeye karar verdiği zaman, hiçbir güç ona karşı koyamaz."

(Mustafa Çay)

Başkanı, Erdoğan'a şikayet etmeliler

AKP'li Denizli Belediye Başkanı Nihat Zeybekçi, neden 'Şehit Er Hakan Tarım'

olan adını 981 Sokak olarak değiştiriyor? Öneri üzerindedikkatle düşünmek gereği vardır. Mesaj, AKP’ye oy vermiş bir çok seçmeni de hayrete

düşürecek niteliktedir.

Sokağa verilen ismin 'sadece bir numaradan ibaret olması' da kanımca anlamlıdır ve bilerek yapılmıştır. Mesaj, AKP’nin Terörle Mücadele Yasa Tasarısının 6. maddesinde verilen mesajla, yani 'terör örgütü kurucusunun serbest bırakılması' mesajı ile bire bir örtüşmektedir.

Bu son derecede tehlikeli yaklaşıma karşılık Denizli halkının sessiz

Haberin Devamı

kalmaması ve tepkisini 10 Haziran’da kente gelecek olan Tayyip Erdoğan’a

yansıtması gerekmektedir.

H.E.

Serik'in Belkıs Belediye Başkanı Mert:

-----------------

Turizmde bitiğiz

BELKİS (Serik) Belediye Başkanı Hümmet Mert, Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası keman sanatçısı Şafak Alıcıoğlu'nun 'Aspendos Canavarı' (7.6.2006)

başlıklı yazısı üzerine telefonda şunları söylüyor:

"Efendim ben bu tuvalet şikayeti kabul edemem. Bu yazılar moralimiz bozuluyor, üzülüyorum. Çünkü buradaki tuvaletleri bir yıl önce bakanlıktan bize kiralandı. Tertemiz bir çevre; her yer parfüm kokuyor. Nitekim temizlikten ötürü Antalya Valiliği'nden plaket aldık. Bu hizmet karşılığında 50 Ykr. alınıyor. Bir turist de bu hizmetin karşılığını vermeli; Rus da olsa... Ücreti daha da yüksek tutardık ama hizmet anlayışımız nedeniyle yapmadık. Gidin bakın başka bir WC'ler bu kadar temiz mi? Biz turistlere aslanlar gibi hizmet ediyoruz. Bize bu sıkıntılı dönemde katkı verin."

Haberin Devamı

- Sıkıntı nedir?

- Adam gibi turist diye bir şey yok, bu günlerde tamamen bitiğiz. Gelenler de, ekonomisi düşük insanlar. Acentalar müşteri getirmek için fiyatları çok düşük tutuyorlar. İnanın gelen turistlerin çoğu, seyahat etmesin, kendi ülkesinde kalsa daha fazla para harcar. Türkiye beleş ülke oldu, ciddi bir turist yok. Siz bizi tuvalet yüzünden eleştiriyorsunuz. Emin olun gösterdiğimiz hizmetin karşılığı yerine pamuğuma, domatesimize baksam benim için daha karlı. Ama hizmet için varız. Adam geliyor, 250 liralık pet şişe suyun pazarlığını yapıyor; eleştiriyi biz yiyoruz.

İslami kullanmak

Bu iktidarı siyasette tepelemek, iktidardan düşürmek; yalnız insani, laik, demokratik, ulusal bir görev değildir; gerçek Müslümanın da dini vazifesi ve vecibesidir... Çünkü bunlar samimi (içtenlikli) olmayan, İslamı kullanan İslamcıdan bu ülkeye asla hayır gelmez!

Haberin Devamı

E.G.

Nevşehir’e vali aranıyor bir kesin diretiyor:

-------

Kadın vali istemezük

BİR okurumuz Nevşehir İl Jandarma Komutanlığı’nın 100 metre ilerisindeki binaya asılmış bir pankartın fotoğrafını yollamış.

"Nevşehir’e hizmet için küskünlüğe son".

Pankart, Nevşehir Genç İşadamları Derneği (NEGİAD) tarafından asılmış.

Kim kiminle küs merak ediyoruz. Okurumuz anlatıyor:

Nevşehir’de anlamsız bir gruplaşma var. Milletvekilleri Mehmet Elkatmış, Osman Seyfi ve İl Emniyet Müdürü İsmail Güzeldemirci 'dirsek teması'nda olan birinci grup... Milletvekili Rıtvan Köybaşı, Belediye Başkanı Hasan Ünver, vekil Vali İsmail Tezel ve Jandarma Alay Komutanı Ahmet Sevgi ise ikinci grup... Bu iki grup arasında soğukluk var. Mesela, Alaattin Turhan’ın emekli olmasının ardından vekaleten görevi yürüten İsmail Tezel’in vali olmasını birinci grup istemiyor."

Haberin Devamı

AKP Genel Merkez’i iki grubun da dediği olmasın, ne şiş yansın ne kebap misali, Kazan (Ankara) Kaymakamı Özlem Bozkurt'u Nevşehir’e vali atamak istiyor. Bu sefer de iki grup ‘kadın kaymakam (vali) istemeyiz’ diye karşı çıkıyorlar."

Türkiye’nin 22 kaymakamından biri olan Bozkurt, vali olarak atanırsa Özal döneminde Muğla Valisi olan Lale Aytaman’dan sonra Türkiye’nin ikinci kadın valisi olacak.

Bozkurt’un kararnamesinin Köşk’te olduğu söyleniyor. Nevşehir’e iki gruba da ‘uyan’ bir vali aranıyor. Bakalım kim olacak?

Güle güle dostum Kemal

YALÇIN ağabey arayıp da "Birlikte en uzun sen çalıştın, Kemal’i en iyi sen anlatırsın" diyerek yazı istediğinde Hürriyet’in TBMM Bürosu’nda birlikte çalıştığımız 12 yıl film şeridi gibi geçiverdi gözlerimin önünden.

Hürriyet Meclis Bürosu’nun kaptanı Emin Özgönül, Sabah Gazetesi’ne transfer olunca Ankara Temsilcimiz Sedat Ergin, şeflik görevini Kemal’e vermişti. Sanıyorum Kemal’in şefliğinin ilk günüydü. Özgönül’den kalan alışkanlıkla haberimi yazıp "Kontrol edip büroya gönderebilirsin" dedim. Kemal, "Okumama gerek yok arkadaşım, sen kontrol ettiysen büroya geçebilirsin" demişti. "Olur mu şef gel kontrol et" diye ısrarım üzerine de "Canım sen haber yazmayı bilmiyor değilsin ya. Benim kontrolümle, seninki arasında bir fark yok" diyerek, büro şefliğinin en önemli keyfi olan muhabirin haberini kontrol edip, üzerinde değişiklikler yapma ayrıcalığından vazgeçivermişti.

Şef ve muhabir ilişkisi içinde olmamıza rağmen sonraki yıllarda Parlamento Muhabirleri Derneği’nin genel kurullarında sık sık karşı ekiplerde yer aldık. Ama Kemal bunları hiç sorun yapmadı. Hatta bir defasında ona karşı ekipte yer aldığım için Ankara Büromuzdaki en kıdemli ağabeyimiz İsmet Solak "Yahu Şaban, nasıl büro şefinin yer aldığı listeye karşı başka listede yer alırsın" diye sitem ettiğinde bile, buna benim yerime Kemal karşılık vermişti. Gerçi bizim ekip Kemal’in yer aldığı listeyi hiçbir zaman yenemedi. Çünkü hem kibarlığıyla Meclis Basın koridorundaki bayan arkadaşlar üzerinde büyük sempati yaratıyordu hem de kimseyle kavga etmemiş olmanın avantajıyla yarışa hep önde giriyordu.

Gazetecilikteki yoğun tempo ve tükenmeyen rekabetler dostlukların gelişmesini pek imkan tanımaz. Ancak Kemal için bu söz konusu değildir. Onun için dostluk ve doğru davranmak her şeyden daha önde geliyordu. Ben de bu güvenle sıkıştığım zaman Kemal’in dostluğuna sığınıyordum. 2003 yılında Sabah Gazetesi’nden, Hürriyet’teki maaşımı ikiye katlayan bir transfer teklifi almıştım. Ancak bütün gazetecilerin çalışmak için adeta can attığı Hürriyet’ten gidip gitmemek konusunda karar vermekte çok zorlanıyordum.

Sonunda Kemal’le konuşmaya karar verdim. Çünkü sadece Kemal, hem kendisinden fazla maaş alacak olmamı sorun etmez, hem de gizli kalması gereken bu durumu bir sır olarak saklardı. Sonunda Kemal’in de önerisiyle Sabah’a geçtim ancak bir haftalık ayrılıktan sonra Hürriyet’teki Temsilcim Sedat Ergin’in ısrarlı çağrısı üzerine geri döndüm. Hayatımın en önemli kararlarından birinde bana büyük yardımı olmuştu Kemal’in...

Son yıllarda özel yaşamındaki bazı gelişmelere canı çok sıkılıyordu. Onu sıkıntılı gördüğüm zamanlar için ilginç bir taktik bulmuştum. Yanına oturup biricik kızı Ece’sini sorardım ve gözlerini yerden kaldırarak keyifle anlatmaya başlardı. O da bana Melisa’yı sorar ve 'tek kız babası' iki arkadaş olarak dakikalarca sohbet ederdik. Çocuklardan konuşurken Kemal’de sıkıntı falan kalmazdı. Ece’si üniversiteyi bitirinceye kadar gazeteciliği sürdürmek, kızının mezuniyetiyle birlikte de emekli olup Altınoluk’a yerleşmek istiyordu. Ancak kısmet olmadı, genç yaşta ölen gazeteciler arasına katıldı Kemal.

Güle güle sevgili Şefim, seni unutmayacağız…

Şaban SEVİNÇ- Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Üyesi

Biliyormusunuz

GAPSAN-Eserler işortaklığının, mimar M. Kemalettin'in 1912'de projelendirdiği tarihi 4. Vakıf Han'ı, Vakıflar'dan kiralayarak 172 odalı bir otel haline dönüştürdüğünü ve 'World Park' adıyla tarihi Yarımada'nın ilk beş yıldızlı oteli olarak resmi açılışının önümüzdeki ay yapılacağını... PROF. Tunç Erem'in 15 temmuzda görev süresinin bitmesi nedeniyle Marmara Üniversitesi Rektörlük seçimi için aday adayı olan Prof. Nurdan Tüzün (Tıp), Prof. Tolga Dağlı (Tıp), Prof. Necla Pur (İİBF-İktisat), Prof. İrfan Güney (Teknik Eğitim), Prof. Emin Özbay (Atatürk Eğitim), Prof. Yurdum Fırat (Fen-Edebiyat) ve Prof. Halim Ayrancı'dan (Fen Edebiyat) sonra İBBF İşletme Fakültesi Bölüm Başkanı Prof. Osman Aytuğ'un da "En kıdemli öğretim üyesi (36 yıl) olarak üniversiteme borcumu ödemek üzere' adaylığını açıkladığını...

'Halk Ekmek' ambalajı bıraktı

KARTAL Halk Ekmek Fabrikasında üretilen çeşitli ekmekler hijyen geregi

plastik torbalarda satışa sunulmaktadir; yalnız 200 gr'lık kepek ekmeği

hariç... Anılan ekmek daha önce plastik ambalajla satılırken, şu anda hijyen

koşullarına aykırı şekilde satılarak halk sağlığını görmezlikten

gelinmesinin gereğini anlamak mümkün değil.

İkinci olarak, ekmeğin mümkünse 300-400 grama çıkartılmasını istiyoruz.

Hazım ULER

Koşulu Öğretmenevi ve Hastanesi'nin yeşil alanı da 'okul' adına elden gidiyor

Yağma bitmiyor

İSTANBUL'daki yeşil alanlar kamunun da özel sektörün de iştihasını kabartmış vaziyette... Anlatalım; bir müteahhit, semtin ortasındaki okul binasına veya bahçesine 'sulanır' işmerkezi yapmak üzere bugünlerde... Sonra da Milli Eğitim'e gidiyor, "Bu yeri bana verirseniz 'size yeni bir okul yaparım' diyor.

Bir başka işadamı okul yeri olarak ayrılmış yeri bir yolla ele geçirip burasını halı saha yapıyor; bir başkası da cami...

Milli Eğitimciler "Böyle şey olur mu?" diye karşı çıkıyor baştan; ancak daha sonra bir 'formül' bulunuyor ve bir şekilde bu karar İl Özel İdare'den çıkarılıyor.

Sonunda kentin avuç içi kadar kalmış yeşil alanlarında bir park yapmayı kimse akla getirmiyor. Sonunda bu yerler 'okul' yaptırma adına kurban edilir.

Gerekçe hazır, çocuklarımıza okul binası yaptıramayacak mıyız?

Peki nerede kaldı planlarda gösterilen okul alanların yerleri?

Hangi siyasetçilerin eliyle 'iç' edildi bu yerler?

Yeni bir örnek...

Yıllardır herkesimin ele geçirmek için çırpındığı Koşuyolu Öğretmenevi ve Hastanesi'nin yeşil alanı da bu 'kurban'lardan biri oluyor. Üsküdar Belediyesi'nin yıllardır burayı ele geçirmek niyetinde olduğu biliniyor.

6 Haziran'da Valilikte Ömer Balıbey'in destekleri ile bu arazilerde okul yapılsın diye bağışta bulunuluyor.

Bir yere inşaat mi arkası gelmiyor. Aynı Kuyubaşı'ndaki Marmara Üniversitesi'nin arazilerinde olduğu gibi yapılarla dolar.

O bölgede okul yapacak yer mi kalmadı? Eski Sağlık Meslek Lisesi bomboş duruyor. Amaç arazileri ele geçirmek. Ömer Balıbey "Ben olduğum sürece bu arazilere kimse inşaat falan yapamaz" demişti. Şimdi de "Tinercilere mi kalsın" diyor. Orada tinerci falan yok.

Yeşil alanlar yok olurken, olanlar da okul yapacağız gerekçesiyle ele geçiriliyor. Maalesef rant uğruna gidiyor yeşil alanlar.

Nerede planlardaki okul arsaları, nerede?

PANO

- TGC Basın Müzesi ile Abdülhamit Türbesi'nin arasındaki sokak otoparkçı tecavüzünden kurtulamıyor. Özellikle Eminönü Belediyesi'nin yanındaki sokak olan Boyacı Ahmet Sokak'taki otoparkçı ve çevredeki diğer başka otoparkçılar tarafından kaçak otopark alanı olarak kullanıldığını belediye görevlileri hiç görmüyor mu? 'Beyaz Masa'ya durumu bildirdiğimizden bir gün sonra 'babalar' kırılıyor, ama otopark mafyası yine çalışıyor.

S.A.

- 'SİNOP Çernobil Olmasın'. Konuşmacılar; Emrah Bilgiç, Çağla Orpen, Taner Öngür. Slayt gösteriminin ardından Çernobil izlenimleri: Özgür Gürbüz,

İbrahim Günel. Bugün 16.00'da; Makina Mühendisleri Odası, İpek Sokak,13,

- FATİH, Akdeniz Caddesi'ndeki Belediye El Sanatları Tanıtım Merkezi'nde yakışıklı gençlerin kapının önünde bedava kitap dağıttığını, güzel kızlara kartvizitlerini verdiğini Belediye Başkanı görmüyor mu? Burası nasıl 'Yaratış Müzesi' oldu sayın Başkan.

M.M.

Yazarın Tüm Yazıları