Hiç erik çaldınız mı?

Futbol dünyasında hemen hemen herkesin, menfaat duygusuyla elinde bir takım belgeleri gizlediği izlenimi uyandı bende.

Kovana çomak sokulmadıkça, iplikler pazara çıkmıyor...

DENİZLİSPOR Başkanı Ali İpek küme düşme korkusuyla, "Açıklarım haaa" diye gürledi, takımı kümede kalınca da sessizliğe gömülüverdi. Sayın İpek’in bu tavrı bana futbol dünyasında hemen hemen herkesin, menfaat duygusuyla elinde bir takım belgeleri gizlediği izlenimi uyandırdı. Kovana çomak sokulmadıkça, iplikler pazara çıkmıyordu...

Ne yazık ki son günlerde bu olayları çok sık yaşamaya başladık. Örneğin Aziz Yıldırım’ın askerliği ile ilgili birçok köşe de kinayeli bir takım yorumlar yeraldı.

Bütün bunlar beni, "Acaba bir gün Fenerbahçe yönetimine girsem ya da bir gün başkan olsam, o gün beni sevmeyenler benim hayatımı da didikleyecekler mi?" sorusunun yanıtını aramaya itti.

Sürekli erik çaldım

"Hele bir de politikaya atılsam neler olacak acaba" diye düşündüm. Aslında birilerinin sizin, eşinizin, çocuklarınızın ve sevdiklerinizin hayatını didiklemesi için mutlaka iyi bir mevkiye ulaşmanız gerekmiyor. Başarılı olun yeter.. Gerisi kendiliğinden geliyor.

Çok şükür geçmişimle ilgili yüz kızartıcı hiçbir şeyim yok ama komşunun bahçesinden sürekli erik çalmışlığım ve zaman zaman kopya çekmişliğim var. Sanırım bu erik hırsızlığı(!)nın faturası da bir gün önüme getirilir.

Yıldırım’ın askerliği ile ilgili olarak ortada bir belge yok. Ama buna rağmen dedikodular bitmek bilmiyor. Duyan da Aziz Yıldırım’ın askeri sırlarımızı Yunanistan’a sızdırdığını sanacak.

Dönmesini istiyorum

Yıldırım’ın içindeki asker sevdasını iyi bilenlerdenim, onun için her şey bir yana Türk Silahlı Kuvvetleri bir yanadır. Peki Aziz Yıldırım’ın 20-30 yıla ulaşan geçmişini araştıranlar, Yıldırım’ın Kuleli Askeri Lisesi sınavlarına girdiğini bulamamışlar mı? Yazılı sınavı kazandığını ancak fiziksel olarak yeterli bulunamadığından Kuleli Askeri Lisesi’ne giremediği duyumunu alamamışlar mı?

Bunların belgesi okulun arşivinde duruyor, isteyen araştırabilir.

Bu satırları bir Fenerbahçeli olarak yazıyorum. Fenerbahçe’yi bu kadar ileriye taşımış bir başkanın göğsünü gere gere görevine geri dönmesini istiyorum. Aksi taktirde bundan sonra herkes, her istediği kişinin hayatını didikler ve en azından bir erik hırsızlığı bulabilir diye düşünüyorum.

Efsane olmak

SON günlerin en çarpıcı olayıydı, hatta F.Bahçe için tarihi bir olaydı.. Ali Şen ve Aziz Yıldırım buluşmasından sözediyorum. Ne sayın Yıldırım’ın bırakma kararı, ne de bu kararın arkasında, deliler gibi aranan felaket senaryoları... Aziz Yıldırım’ın, Ali Şen’i davet etmesi ve Ali Şen’in de bu daveti geri çevirmeyerek birlikte basın toplantısı yapmaları her şeyi geride bıraktı. Bunun adı sağduyudur, gerçek ve hesapsız F.Bahçeliliktir.

Suçlama hakları var mı?

Bu nedenle şimdi dosta düşmana F.Bahçeliliğin ne olduğunu gösterme zamanıdır. Yıldırım’ın bırakma kararıyla da, camianın ve taraftarın olağanüstü baskısıyla dönme ihtimaliyle de yakından ilgilenen bazı kalemler her iki sonuca göre de yazılar yazmaya devam ediyorlar. Yok efendim dönerse inandırıcılığını kaybedermiş, dönmezse gündemi değiştirmiş olacakmış, hatta tehdit belgeleri varmış da, dönmezse bunları kabul etmiş olacakmış...

Yani Aziz Yıldırım ne dönmeli, ne de dönmemeliymiş. Peki ne yapmalıymış? Maalesef bunu belirtmiyorlar henüz. Aziz Yıldırım’ın insan ilişkilerinden şikayet edenler, -ki bir dönem ben de çok şikayetçiydim- belki de haklıdırlar. Ama en azından büyük bir camianın başkanı ile olan ilişkilerini en başında onlar gözden geçirmek zorunda değiller mi? Bunu yapmayanların Yıldırım’ı suçlama hakları var mı?

Teşekkür ediyorum

Evet, Ali Şen, "Efsane Başkan"dı. Yıldırım ile görüşmesinden sonra anladık ki, Sayın Şen bu sıfatı boşuna almamış. Yıldırım’a verdiği destek ve eski bir başkan olarak birleştirici çabaları asla unutulmayacaktır. İki başkana da bu büyük buluşmayı gerçekleştirdikleri için bir F.Bahçeli olarak teşekkür ediyorum.

"Aziz Yıldırım aday olursa, biz aday değiliz" diyen tüm Fenerbahçeli adaylar da bir teşekkürü hak ediyor bence. Ayrıca Aziz Yıldırım’ın başarılı bir başkan olduğunu kabul ediyorlar ki, bu bayrağı bir müddet daha onun taşıması gerektiğini düşünüyorlar.

Fenerbahçe şampiyon olsaydı..

DENİZLİSPOR ile oynanan ligin son maçında, Appiah’ın son dakikalarda attığı şut gol olsaydı;

- Herkes şike derdi. (Rıdvan Dilmen)

- Hakan Şükür emekli olurdu. (Tuğba Özerk- Sanatçı)

- Daum devam ederdi. (Engin İpekoğlu- F.Bahçe ve Milli Takım eski kalecisi, antrenör)

- Aziz Yıldırım istifa etmezdi. (Hakan Peker- Sanatçı)

- Appiah’ı bulur, eşek sudan gelinceye kadar döver, bir daha böyle bir gol atmaması için elimden geleni yapardım. (M.Ali Birand- Gazeteci)

- Yıldırım Demirören çok üzülürdü. (Deniz Seki- Sanatçı)

- Futbol ve lig yeterince dramatik olmazdı. (Fatih Aksoy- Yapımcı)

- Şampiyonluk nasıl kutlanırmış görürlerdi. (Mustafa Efe- İşadamı)

- Alex ve Anelka milli takıma çağrılırdı. (Kerem Görsev- Caz sanatçısı)

- Bütün Galatasaraylılar için hayal kırıklığı olurdu. (Çelik- Sanatçı)

- Halam amcam olurdu. (Behzat Uygur- Tiyatrocu)

- Kahrolurdum! (Güneri Civaoğlu- Gazeteci)

- Ali Sami Yen’deki göz yaşları sel olurdu. (Alişan- Sanatçı)

- Fıstık gibi şampiyon olurduk, başkaları da kına yakardı. (Fuat Güner- MFÖ)

- Fenerbahçe’ye yöneltilen haksız suçlamalara bir yenisi daha eklenebilirdi. (Hakkı Doğusoy-Müzisyen)

- Fenerbahçeli arkadaşlarım iki gün boyunca telefonlarını kapatmazlardı ve ben de onlarla konuşabilirdim. (Hülya Avşar- Sanatçı)

İŞTE O DİYALOGLAR

Olsun dinlerim

(Ahmet Çakar- Kazım Kanat)

Kazım Kanat, Tigana’dan yakınıyor...

KK: Yav o kadar konu uzun ki.... Yani Tigana..

AÇ: Olsun ben sabaha kadar dinlerim..."

BASKET MAÇI MI?

(GS-BJK maçının hakemi uzerine)

KK: Hocam maçı kim yönetecek?

AÇ: İkimiz yönetebiliriz...

KK: Kiim??

AÇ: İkimiz...

KK: Basket maçı mı hocam bu?

iKi SÜBYAN...

(Gerets’in, F.Bahçe maçına iki tane 18 yaş altı oyuncuyla başlaması üzerine..)

AÇ: Bana Gerets bir sekilde, iki tane SÜBYANLA bu maça başlamasının, ESBAB-I MUCİBESİNİ anlatsın.."
Yazarın Tüm Yazıları