Başbakan: İşsizliği azaltmada başarı sağlayamadık

Erdoğan, ATV'de yayınlanan “Siyaset Meydanı” programında, ülkenin çeşitli yerlerinden gelen gençlerin sorularını yanıtladı.

Görme engelli bir gencin, engelliler için 6-7 ay önce bir yasa çıktığını hatırlatarak, “Bu yasa bugüne kadar neden çıkmadı” diye sorması üzerine Başbakan Erdoğan, yasanın şimdiye kadar çıkmamasının geç kalınmış bir olay olduğunu söyledi.

Şu anda TBMM'de özürlü iki parlamenter bulunduğunu belirten Erdoğan, “Parlamentoda özürlü vatandaşlarımızın derdini bize her an hissettiren her an duyurabilen arkadaşlarımız olsun istedik. Bunun da faydasını görüyoruz” dedi. Erdoğan, yasanın hazırlanması sürecindeki hızın uygulamada da sağlanması gerektiğini kaydetti.
Bir gencin, yetiştirme yurtlarında sosyal servis uzmanlarının istekli çalışmadığını düşündüğünü belirterek, bu sorunun çözümü için neler yapılacağını sorması üzerine Erdoğan, SHÇEK ile ilgili yeni bir kanun hazırladıklarını ifade ederek, bununla koğuş sistemi yerine villa tipi evler dönemine geçileceğini söyledi.

Bunların azami 12 kişilik konutlar olacağını bildiren Erdoğan, ”Bugüne kadar bu iş ücretle hallolur mantığı vardı. İngiltere seyahatimizde de gördük. Gönüllülük esasıyla çalışma çok büyük neticeler veriyor. Gönüllü anneler, sevgi anneleri olacak. Sevgi anneleri başladı. Bu evleri hızla çoğaltmanın gayreti içindeyiz” diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, Ankara'dan idare edilen yurtlar dönemini de yavaş yavaş kapatmaya başladıklarını belirterek, bu görevi il özel idareleri ve belediyelere devretmeye başladıklarını kaydetti.

EĞİTİMDE KALİTENİN ARTIRILMASI

Eğitimdeki kalitenin artırılmasının şu andaki hedefleri olduğunu ve bunun çalışmasını yaptıklarını ifade eden Erdoğan, bütçede bir numaralı sırayı milli eğitime verdiklerini, en fazla yatırımı o alana yaptıklarını söyledi. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

“Bir an önce oradaki boşlukları dolduralım. Ama takdir edersiniz ki bütün imkanları biz kalkıp bütçede milli eğitime de aktaramayız. Sağlığı, adaleti, emniyeti var, yollarımız, toplu konut, tarım, hayvancılık var. Bunların hepsi bu bütçenin içinden çıkacak. Ama belli bir yol haritası içinde bunu bitireceğiz, bu işi çözeceğiz. Bu konuda kararlıyız. Bu konuda da iyi çalışan bir ekibimiz var.”

Ankara Sokaklarında Çalışan Çocuklar Merkezi üyesi bir gencin daha önce simit sattığını belirterek, “Biz ailelerimizin ekonomik yükünü taşıyoruz, bu yükü bizim üzerimizden ne zaman alacaksınız?” sorusu üzerine ise Başbakan Erdoğan şunları söyledi:

“Ben de simit satmaktan geliyorum. Bazıları belki bu simit satmayı onur kaybı olarak görebilir ama ben bunu onur kaybı olarak görmüyorum. Aksine ben bunu özellikle bu arkadaşımızın hayatı tanıması, anlaması olarak görüyorum. Ben simit de sattım, su da sattım, şeker de sattım. Oralardan kazandığım paralarla kitaplarımı aldım. Bu dönemlerden geldim. Tabii çocuklarıma doğrusu böyle bir şeyi yaşatamadım. Yani isterdim ki onlar da yaşasın.
Fakat şimdi ailelere çocukları tarafından bakılması, bu yaşta tabii kabul edilebilir, doğru bir şey değil. Tabii Türkiye'nin şüphesiz bir işsizlik sorunu var. Daha çok artık işyerleri nitelikle iş gücü arıyor, vasıfsız işgücü maalesef artık Türkiye'de kaybolmaya başladı. Biz geldiğimizden bu yana işsizliği azaltmada çok ciddi bir başarı sağlayamadık. Ama yüzde 10.3'ten 9.7'ye düşürdük. Mevsimsel iniş çıkışlar oluyor. Kışın bu oran yükselir, bahar ve yaza doğru azalır. Şu anda işsizlik problem.”

İşsizlik sorunun dünyanın bir çok ülkesinde, AB ülkelerinde de yaşandığına işaret eden Erdoğan, ancak AB ülkelerinin sosyal güvenlik kurumlarının bu noktada güçlü olduğunu, devreye girdiğini ve işsizler oradan aldıkları imkanlarla kendilerini geleceğe biraz daha farklı şekilde taşıyabildiklerini söyledi. Erdoğan, “Bizim sıkıntımız burada, biz şimdi yeni çıkaracağımız sosyal güvenlik yasalarıyla bunun da önünü açmak istiyoruz. Bunun çalışmalarını yapıyoruz. Şu anda Meclis'te ve komisyonlarda görüşülmeye başlandı” dedi.

Erdoğan, Hakkari'den bir öğrencinin, ÖSS sonuçları açıklandığında Hakkari'nin hep sonuncu geldiğini, bunun da öğretmen kadrosu ve ortaöğretim kurumlarının yetersizliğinden kaynaklandığını söylemesi üzerine, atılan adımlar ve hamlelerle bu gidişin değişeceğini ve değiştiğini kaydetti.

Özellikle alan öğretmenleri noktasında sıkıntılar bulunduğuna dikkati çeken Erdoğan, bunun da ister istemez kaliteyi düşürdüğünü söyledi. Erdoğan, “Ama bunu aşacağız. Sözleşmeli öğretmen yoluyla bunu başarmanın gayreti içindeyiz” diye konuştu.

AVRUPA BİRLİĞİ

Edirne'den bir öğrencinin, “AB'nin bize kaybettirdiklerinden en önemlisi nelerdir ve bunlar hakkında ne yapmayı düşünüyorsunuz” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Kaybettirdikleri, kazandırdıkları noktasındaki değerlendirmeleri biraz da zaman gösterecek. Biz şu anda bütün kurumlarımızı, müesseselerimizi AB standartlarına ulaştırmak, kavuşturabilmek için yoğun bir çabanın, gayretin içindeyiz. Şu anda biz eğer AB'nin birçok kurumlarını, eğitimde, sanatta, sanayide, teknolojide bizim önümüzde görüyorsak, ona ulaşmak, kavuşmak insanımızın da yaşam standardını yükseltecektir. Bunu bir defa görmemiz, kabullenmemiz lazım.”

AB ülkelerindeki tarım anlayışının, tarımsal endüstrinin çok ileri gittiği bir aşama olduğunu ifade eden Erdoğan, “Türkiye iyi değerlendirebilirse bu avantajına olabilir, iyi değerlendiremezse dezavantajına olur” dedi.

Bu süreçte en yoğun üzerinde çalışılacak konunun tarım olduğunu belirten Erdoğan, tarımla ilgili tarama sürecinin de başladığını hatırlattı. Bunun en yorucu ve uzun süreli bir çalışma dönemi olacağını kaydeden Erdoğan, AB ile yapılan bu çalışmaların tarımsal endüstride atılacak adımların tarıma yeni bir anlayış ve kalite getireceğini, üretimi artıracağını söyledi.

Türkiye'de genellikle kuru tarım ağırlıklı çalışıldığını belirten Erdoğan, ancak sulu tarıma geçildiğinde çok daha fazla ürün alınacağını, bunun bazı yerlerde bire üç, bazı yerlerde ise bire 4 olacağını kaydetti. Erdoğan, bunun da Türkiye'ye, millete ve çiftçiye çok büyük faydaları olacağını söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti:

“O bakımdan ben şu anda kaybı üzerinde değil, bardağın dolu tarafı üzerinde çalışmalarımı sürdürüyorum ve özellikle de medeniyetler ittifakı açısından AB'ye çok olumlu bakıyorum. Çünkü farklı medeniyetlerin biraraya geldiği bir çatı olması Türkiye'ye çok şeyler kazandıracak diye düşünüyorum. Bu farklı medeniyet anlayışıyla yabancı düşmanlığı olaylarının Avrupa'da kalkmasına bir vesile teşkil edecektir, buna inanıyorum. Onun için de bu sürecin üzerinde ısrarla durmamız lazım. Tabii negatif, eksi yönleri de vardır. Ama biz güçlü olursak, biz kendimize inanırsak, biz dersimizi iyi çalışırsak bu sıkıntıları da aşarız diye inanıyorum.”

“TİYATROYU SEVİYOR MUSUNUZ?”

“En son ne zaman tiyatro oyunu izlemeye gittiniz” sorusuna Erdoğan, “Hiç zaman bulamıyorum. O yönden çok sıkıntım var” yanıtını verdi. Başbakan Erdoğan, gündüz çeşitli toplantıları katıldığını, kabulleri olduğunu ve belli bir saatten sonra da dosyaları incelemeye ve imzalamaya başladığını belirterek, eve gidişinin gece yarısını geçtiğini söyledi. En son Nejat Uygur'un bir oyununa gittiğini kaydeden Erdoğan, “Herhalde üç sene oldu” dedi.

Erdoğan, “Tiyatro izlerken sıkılıyor musunuz” sorusu üzerine ise ”Çok severim” diye konuştu.

Programın sunucusu Ali Kırca'nın, “Organize İşler filmine gittiniz mi, gitmeyi düşünüyor musunuz” sorusu üzerine Başbakan Erdoğan, gidemediğini ancak çocuklarının filmi gördüklerini söyledi. Kırca'nın beğenip, beğenmedikleri sorusuna da Erdoğan, “Doğrusu şimdi buradan söylersem Yılmaz Erdoğan'ı üzerim. Daha organize olabilir” yanıtını verdi.

Bunun üzerine Kırca'nın “Ama filmi görmediniz” demesi üzerine Erdoğan, çocuklarının söylediğini belirtti.
Kırca'nın, Babam ve Oğlum filmine gidip gitmediklerini sorması üzerine de Erdoğan, “Ona beraber gideceğiz, onun sözünü verdim. Yılbaşından sonra beraber gideceğiz. O filmi çok överek anlattılar” dedi.

TÜSİAD

Başbakan Erdoğan, başka bir soru üzerine, TÜSİAD'ın Yüksek İstişare Kurulu Başkanı'nın bir ifadesine, bir tespitle yorum yaptığını söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti:

“Çünkü bu karar aşaması bir defa, korumak zorundayız. Benim söylediğim o. Sabancı ile ilgili bir şeyim olmadı. Sadece Koç'un sözüyle ilgili. Oda Anayasa ile ilgili olduğu için. Orada aynen geçiyor. Parlamentoda, kürsüde dahi o eleştiriyi yapamazsınız. Yargı sürecinde olan şeye telkinde, tavsiyede bulunamazsınız. Bunu sade vatandaş bile yapamaz. Herhangi bir kurul, kuruluş yapamaz. Kalkıp bir milletvekili parlamentoda dahi bunu yapamaz. Bu bizim Anayasamız hep beraber korumalıyız, hep beraber bunu yapmamız lazım. Burada bu var, buna uyacağız, hoşuna gider veya gitmez. Siz yasayı, maddeyi eleştirebilirsiniz. Ama yargı sürecindeki bir durumda bunu yaparsanız, bu yanlış. Yargı sürecine girmiş bir dosyayla ilgili böyle bir yaklaşımın yanlış olduğunu biz ifade ettik.”

SUÇ DUYURUSU

“Maksadı aşan bir ifade olmadı mı” sorusuna ise Erdoğan, şu yanıtı verdi:

“O daha önce. Ben bir vatandaşım aynı zamanda. Burada bakın, Anayasa belli. Bunun içinde evet 'bir suç duyurusunda bulunuyorum' dedim. Ben aynı zamanda bir vatandaşım. Bu sokaktan geçen Hasan, Hüseyin olsa acaba aynı sahiplenme gösterilir mi. Eğer adil olacaksa 73 milyon için olacağız. Sadece belli makam, mevki sahipleri için değil. Bunu her yerde böyle korumamız lazım. Koruduğumuz zaman adalet olur. Bunu gerçekleştirmemiz lazım.”
Kırca'nın, İlhan Cavcav'ın benzetmesi ve Fenerbahçe ile Kulüpler Birliği arasındaki sorunu ifade etmesi üzerine Erdoğan, “Cavcav'ın ifadesinin talihsiz bir ifade olduğunu” kaydederek, “O andaki atmosfer, duygusal bir yapı içinde söyledi. Ama onu kabullenmek mümkün değil. Doğru da olmaz. Bu arada Fenerbahçe'nin bir mensubu olarak Kulüpler Birliği'nden ayrılmasını da doğru bulmuyorum. Bu tür oluşumlar Türkiye'de futbol anlayışına güç verir, güç katar” dedi.