Çocuklarınıza beslenmeyi nasıl öğreteceksiniz?

Bugünün çocuklarının yarının sağlıklı yetişkinleri olduğunu düşünüyorsanız doğru yaşam tarzı seçimleri yapmaları için onlara yardımcı olmalısınız.

‘Hayat tarzı seçimleri’ ile ilişkili hastalıkların artmasının, neredeyse salgın boyutlarına ulaşmasının nedeni dün ve bugün yapılan yanlışlardır. Ne yazık ki ‘büyüyüp adam olduğumuz zaman’ yani sağlığımıza ilişkin riskleri öğrenip kavradığımızda ‘kötü alışkanlıklar’ çoktan yerleşmiş oluyor.

Yaşam tarzı seçimleri arasında hayatınızı en çok etkileyen şeylerin başında yedikleriniz ve içtikleriniz gelmektedir. Eğer doğru, dengeli, çeşitli ve yeterli beslenmeyi çocukluk çağlarında ‘edinilmiş alışkanlıklar’ haline getirebilirseniz sağlığınızı yönetmeniz, yaşam kalitenizi yükseltmeniz daha kolaydır. Yerleşmiş yanlışlıkları düzeltmek mümkündür ama zordur. Çocuklarınızın baştan itibaren sağlıklı yaşamasına yardımcı olmak istiyorsanız onları doğru yaşam tarzı seçimlerine yönlendirmelisiniz ve işe mükemmel beslenmeyi öğretmekle başlamalısınız.

ÇOCUKLAR NEOFOBİKTİR

İşe başlarken çocukların yeni yiyecekleri denemekte tutucu olduklarını unutmamalısınız. Onlar samimi birer ‘neofobik’ kişiliklerdir. Yeni bir yiyeceğe alışmaları sabır, yaratıcılık ve eğlence ister.

Onları sağlıklı beslenmeye yöneltirken yiyecekleri birer ödül ya da ceza haline getirmekten kaçınmalısınız.

Yapmayı düşündüğünüz değişiklikleri beslenme kültürünüze uygun hale getirmelisiniz. Düzenli kahvaltı yapmayı öğretmek, öğle ve akşam öğünlerini atlamamak, yeteri kadar su içmelerini sağlamak ilk adım olmalıdır.

Aile ile birlikte sofrada oturarak yemek tüketmek, yemek sofralarını ‘eleştiri ve sorgulama sehpaları’ olmaktan çıkarıp ‘övgü’ ve ‘sohbet yerleri’ne çevirmek gerekiyor.

Sofraları mümkün olduğunca büyütmenin, dostlarla, komşularla, aile büyükleri ile genişletip süslemenin çocukların duygusal duyumunu güçlendirdiği biliniyor.

Yemek odalarından televizyonları çıkarmak, yemek yerken gazete ya da dergi okumamak, ‘hızlı hayatın kazanılmış dakikalarını’ sofra başı sohbetlerine ayırmak gerekiyor. Hep söylüyoruz! Hızlandırılmış bir yaşam içindeyiz. Görmüyor bakıyoruz, dinlemiyor duyuyoruz, hissetmiyor dokunuyoruz, yemiyor tıkınıyoruz!

KAHVALTI ŞART!

Kahvaltı yapmamak hızlı yaşamın çocuklarımıza yönelttiği tehliklerden en önemlisi. Yetişme telaşı, bekleyen servis, tıkanmış trafik, karlı buzlu yollar, ilk önce sabah kahvaltısını esir almaya çalışıyor. Çocuklara, ne yapıp etmeli kahvaltı alışkanlığı kazandırmalısınız. Zaman sorununu aşmak için de, dengeli bir protein, karbonhidrat, yağ organizyonu, yeterli vitamin ve mineral sağlamak için kahvaltı gevrekleri iyi bir çözümdür.

OKULDA NE YİYOR?

Onların yuvada, okulda veya kurslarda neler yiyip içtiklerini de izlemenizi öneriyoruz. Nerede, ne zaman, neleri tükettikleri, neleri ne miktarda yiyip içtikleri en az eğitimleri kadar önemlidir. Okul kantinlerinde satılanlar, yuva ve okullarda verilen besinler hakkında bilgi sahibi olmaya, ilgili ve müdahaleci bir anne baba rolüne soyunmaya hazır olun.

Çocukların evde tükettikleri ara öğünleri de dikkatle izleyin. Atıştırmalarını odalarında yapmamalarına, başka bir faaliyetle meşgulken -çalışırken, televizyon seyrederken- gıda tüketmemelerine dikkat edin.

Boş zamanları varsa yemek sofralarını hazırlamada onlardan yardım isteyin.

Sizinle birlikte sofrada kalmalarına özen gösterin.

FAST FOOD TEHLİKESİ

Araştırmalar bizde de çocukların giderek artan oranlarda dışarda beslendiklerini gösteriyor. Özellike fast food restronlar çocukların ilgi alanı. Fast-food öğünlerin, birer sağlığa zararlı doymuş yağ, trans yağ asiti ve kolesterol bombası olduğunu unutmayın. Gözlemlerimiz, yoğun fast food gıda tüketiminin, kolalı içecekler ve meyve konsantrelerinin çocuk obezitesi salgınının en önemli nedenleri olduğunu göstermektedir. Fast food denince aklınıza hemen hamburgerler, cheese burgerler, kolalı içecekler ve kızarmış patatesler gelmesin! Dönerli sandviçleri, kızarmış tavuk kanatlarını, doymuş yağ yüklü lahmacunları da fast-food yiyecekleri arasına yerleştirmelisiniz. Bu durumda, ‘sağlıklı fast food’ çözümlerini sunmak bir zorunluluk gibi görünüyor. Bunu özellikle ‘sağlıklı beslenen çocuklar’ istiyorsak başarmak zorundayız.

NASIL YAŞIYORLAR?

MEHMET TEOMAN
(Müzisyen)

60 yaşındayım. 80 kiloyum ve 1.82 boyundayım. Senede 50 kiloya yakın sadece kırmızı et tüketiyorum. Tavuk etini ve balık etini de çok seviyorum. Besinlerde ayırım yapmıyorum. Sebze, meyve, tatlı, çikolata, kuruyemiş gibi tüm besinleri severek yiyorum. Maalesef üç öğün düzenli yemek yiyemiyorum. Hatta bazen kahvaltı bile yapmıyorum. Karnım ne zaman acıkırsa o zaman yemek yiyorum. Normal olarak günde bir paket sigara içiyorum. DJ’lik yaptığım zamanlarda günde iki pakete çıkıyor. Her gün alkol alıyorum. C vitamini ya da balıkyağı kullandığım vitaminler arasında. Günümün 4-5 saatini uykuya ayırabiliyorum. Uykumu almadan uyanırsam gün içinde fırsat bulduğum zamanlarda şekerleme yapabiliyorum. Yürüyüş yapıyorum ama spor amaçlı değil. Bunun dışında da spor yapmıyorum. Yazın fırsat buldukça yüzüyorum. Mesleğimi çok seviyorum ve çalışmaktan çok zevk alıyorum. Mesleğimi sevdiğim için stres yapmıyor. Genel olarak da yaşamıma stresi sokmuyorum. Ailemden gelen bir ırsi hastalık yok. Düzenli olarak bir ilaç da kullanmıyorum.

PROF. MÜFTÜOĞLU’NUN YORUMU

Sevgili Mehmet Teoman’nın hücre ve dokularının işi oldukça zor gibi gibi görünüyor! Bu kadar fazla hayvansal protein yükünü öğün düzenine dikkat etmeden, kahvaltı yapmadan sigara dumanı ve alkol ile gelen binlerce kansorejenin etkisi altında sağlıklı bir şekilde yürütebilmek her hücrenin kolay kolay başaramayacağı bir iş olsa gerek. Hele bir de her gün alınan alkolün toksik etkili ortamında becerebilmek gerçekten de zor olmalı. Uykusu yetersiz bir hücrenin bütün bunları başarabilmesi ise ancak kocaman bir hayal olabilir. Sevgili Mehmet Teoman’nın müziklerini daha uzun bir süre dinlemek, sanatçının kişiliğinden daha uzun bir süre istifade etmek istiyoruz. Bunun için alkol ve sigara ile ilişkilerini gözden geçirmesini, hücrelerine nefes alma ve ayılma fırsatı vermesini rica ediyoruz. Öğün atlamamasını, kahvaltı yapmayı unutmamasını, geç saatlerde bile uyusa en az 6-8 saatlik bir uykuyu tamamlamasını bekliyoruz. Fırsat buldukça detoks yapmasının iyi olacağını bir kenara not ediyoruz. Bizim önerimiz, düzenli bir antioksidan karışımı kullanması, probiyotiklerden daha çok faydalanması, karaciğeri desteklemek için Sllymarin’den faydalanmasıdır. Alkolün ve sigaranın zararlarını azaltabilmek için daha uzun yürüşler yapmasını, olanak buldukça Co-enzym Q10, B6 ve B12 vitaminleri ve magnezyum ile oluşturulmuş detoks kürleri yapmasının iyi olacağı düşüncesindeyim. Sayın Mehmet Teoman’a ‘lütfen dikkat’ diyor, bundan sonrası için daha farklı ve sağlıklı bir hayat diliyorum.
Yazarın Tüm Yazıları