Okur Temsilcisi'ne Mektuplar

Güncelleme Tarihi:

Okur Temsilcisine Mektuplar
Oluşturulma Tarihi: Aralık 12, 2005 00:00

Terörist başı manşetine eleştiri

GEÇEN hafta Hürriyet’te, ‘TC Üst Kimliğini Kabul Ediyorum’ başlığıyla, Abdullah Öcalan’ın savcı tarafından sorgulanmasına ilişkin haber yer aldı. Haberde, savcının PKK’yı İmralı’dan yönettiği iddiaları nedeniyle sorguladığı Öcalan’ın, ‘Biz ne bağımsızlık, ne federasyon istiyoruz. Üniter devletten yanayız’ dediği yer alıyordu.

Okurlar, bu haberin manşette kullanılmasını şöyle eleştirdiler:

MUAMMER AKGÜN: Bölücübaşı/teröristbaşı olan Abdullah Öcalan ismini gün aşırı yazmayın. Lütfen ilgilenmeyin, hakkında haber yapmayın, bırakın unutulsun. İsmini yazmak kime fayda getiriyor, bölücülere.

MUSTAFA ALADAĞLI: Değerli Hürriyet. Haberi yazabilirsiniz, çok güzel; fakat o hain, çocuk katilinin fotoğrafını koymadan haber olmaz mı yani?

ÇİÇEK ÖZTÜRK: Bu nasıl bir haber? Hürriyet neden böyle bir şeyi yayınlıyor?

SERDAR YAĞCI: Bu adamın görüşlerinin böyle bir gazetede manşet şeklinde çıkmasının ne kadar doğru olduğu konusunda şüphelerim var.

AHMET ÇETİN: Bu açıklamayı neden haber yapıyorsunuz? Nasıl bir sorumluluk anlayışınız var sizin?

SUAT HAYRİ ŞAHİN: Her gün mutlaka okuduğum Hürriyet Gazetesi’ne böyle bir manşeti hiç yakıştıramadım. Bu manşeti içime sindiremiyorum. Gün, topyekûn birlik olma günüdür.

SAVAŞ ÜLGER: Teröristbaşının yıllardır söylediği bir sözü Hürriyet gibi bir gazetenin hem de manşetten vermesi kabul edilebilir bir davranış değildir. Farklı görüşlere söz hakkı vermek, tarafsız olmak bu ise size katılmıyorum.

KEMAL YILDIZ: Ben bir kabzımalım. Bu manşet gerekli miydi, ne yapmaya çalışıyorsunuz? Bunun yeri mi? Bu herifin sözlerini gündeme taşımak kocaman bir ayıp.

NEDEN MANŞET OLDU

Öncelikle, Hürriyet’in manşetlerinin kararlaştırıldığı toplantıya katılanların görüşlerini aldım. Bu haber neden manşet oldu?

ERTUĞRUL ÖZKÖK: Hürriyet’in PKK ile ilgili haberler konusunda hiçbir kompleksi yoktur. Geçmişte bu terör örgütüne ve başındaki kişiye karşı ben hep cinayet şebekesi ifadesini kullandım. Ama Türkiye’de üst-alt kimlik meselesi tartışılırken, Başbakan’ın ‘Kürt sorunu’ndan bahsettiği bir noktada böyle bir haber görmezden gelinemezdi. Biz demeç almadık. Bunlar savcıya söylenmiş sözlerdi. Ve ilginç bir açılımı yansıtıyordu. Örneğin ben geçmişte gidip dünyanın en büyük insanlık suçlarını işlemiş olan Miloseviç’le de konuştum. Başka bazı meslektaşlarımız Saddam’la mülakat yapıp ödül kazandılar. Zaten böyle bir demeci manşete çekme cesaretini ancak Hürriyet gibi PKK’ya karşı canı pahasına mücadele etmiş bir gazete gösterebilirdi. Bizim terörle mücadelemiz, örgüt tamamen yok oluncaya kadar sürecek. Kötü niyetli olmayan kişiler, Hürriyet arşivlerine bakıp ne demek istediğimiz anlayabilirler. Bir cinayet şebekesinin ne düşündüğünü bilmeden onunla etkili mücadele de edemezsiniz.

FİKRET ERCAN: Bu haberi yayınlamanın, Türkiye’nin geleceği ve çıkarı için daha uygun olduğu görüşüne ben de katıldım ve destekledim. Burada amaç, bir teröristin fikirlerini açıklamasına yardım etmek değil. Asıl amaç, Türkiye’de bugün yetkili ağızların çözüm için ileri sürdükleri fikirlere bir teröristin yaklaşması ve onun yandaşlarının bundan haberdar olmasıdır.

ENİS BERBEROĞLU: Manşet kararı doğrudur; çünkü haberci açısından kaynağın itibarı ve mesajın önemi farklı meseledir. Diyelim ki Türkiye, komşu bir ülkeyle savaşın eşiğine geldi. Düşman diye bu ülkenin sözgelimi başbakanına sansür mü uygulanacak?

TUFAN TÜRENÇ: Abdullah Öcalan’ın konuşmasını bir geri adım olarak gördüğümüz için, ayrıca şiddet ortamının tansiyonunu düşürebileceği düşüncesiyle manşet yaptık. Hürriyet’in başka bir amacı olabileceğini düşünmek haksızlık olur.

NEYYİRE ÖZKAN: Bence manşet olması şu açılardan isabetliydi: Bu mesele (Kürtler) Türkiye’nin ilk sıralarında ve çözülmesi kaçınılmaz. Kimlik tartışması sıcak konu. AB süreci işliyor. Aklı başında herkes bu ülkenin düzlüğe çıkmasını istiyor. Hürriyet’in bunu manşetine taşıması, Türkiye’nin mutlu geleceği açısından son derece isabetlidir.

MEHMET Y.YILMAZ: Gazetecinin görevi, olup biteni yansıtmaktır. Artan terör olayları, bombalama eylemi ve ardından Başbakan’ın ortaya attığı ‘alt kimlik-üst kimlik’ tartışmalarının varlığı, Abdullah Öcalan’ın sözlerinin bir gazeteye haber olması için yeterlidir. Bana göre, bir haberin manşet olması, gazete yönetiminin oradaki görüşlere katıldığını göstermez.

ERTUĞ KARAKULLUKÇU: Haber yönü, gergin ortamda uzlaşma arayışını yansıtmasıydı. Manşete taşıyan ise, gerilimin aşılmasına katkı amacıydı. Özeleştiri: Öcalan’ın ‘Demokratik konfederasyon’ talebi haberin flaşında ve 1. sayfada görünmeliydi. Bu kavram açılmalı ki, meram anlaşılsın, halk bilgilensin.

NECDET DOĞAN: Toplantıda ben manşet yapılmaması, hatta yayınlanmaması yönünde görüş belirtmiştim.

BÜLENT MUMAY: Son bir yılda yeniden ivme kazanan terörün ardından, ‘bölücü’ örgütün liderinin, Türkiye’nin bölünmesini istemediğini, federasyon veya bağımsızlık peşinde olmadığını söylemesi, günün en önemli haberidir.

TEMSİLCİNİN YORUMU

Türkiye, aylardır yeniden alevlenen PKK terörüyle boğuşuyor. Örgütün İmralı’dan yönetildiği iddiaları da yine uzun süredir gündemde. Bu iddialar nedeniyle savcının yeniden soruşturma açması, İmralı’ya gidip ifade alması önemli haber. Haberin manşet olup olmaması tartışılabilir ancak haberi görmezden gelmek mesleki etiğe uymaz. Zaten bu haber, Hürriyet’le birlikte öteki gazetelerde de irili ufaklı yayımlandı.


Bakan ve sıra gecesi

2 Aralık ‘Hürriyet Cuma’ ekinde ‘Urfa’nın Sıra Geceleri Ankara’da’ başlıklı haberde, ‘Sıra gecelerinin müdavimlerinden Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun’ ifadesi yer aldı. Sayın Ali Coşkun, sanata, sanatçıya ve özellikle Anadolu kültürünün mozaiklerini oluşturan sıra gecelerine veya benzer faaliyetlere önem veren renkli bir kişiliğe sahiptir. Ancak, haberde iddia edildiği gibi Şanlıurfa yöremizin sıra gecelerinin müdavimi olmamıştır. Yoğun çalışmaları sebebiyle böyle bir eğlenceye katılmaya da zaman bulamamıştır.

Mehmet Davut ÖZÜLKER BASIN DANIŞMANI

TEMSİLCİNİN NOTU: Muhabir Umut Erdem, ‘Ben bakanın lokantaya müdavim olduğunu yazmıştım, bu bilgiyi lokanta sahibi vermişti. Maalesef editoryal hata ile Urfa gecelerinin müdavimi gibi bir anlam çıkmış. Özür dilerim’ dedi.


Tacizci imam

2 Aralık tarihli gazetenizde ‘tacizci imam’la ilgili bir haber yer aldı. Aynı gün bir başka gazetede aynı konuyla ilgili yer alan haberde ise daha farklı bilgiler vardı. Orada komplo teorilerinden söz ediliyordu. Komplo şüpheleriyle ilgili düşüncelerinizi öğrenmek isterim. İlk haberde yorum yapmadan sadece olayı aktardığınızın farkındayım; ancak olayın arkası incelenip diğer gazetenin yaptığı cinsten bir haber yayımlamayı düşünüyor musunuz?

Talat MERİÇ

TEMSİLCİNİN NOTU: Bazı okurlar da haberin ‘asparagas ve komplo’ olduğunu iddia ettiler. Muhabir Şenol Çakır, ‘Kadının başvurusu var ve savcılık konunun hassasiyeti açısından gizlilik kararı almış’ dedi. Savcı olaya el koymuş, zanlıyı sorgulamış, ortada böyle gelişmeler varken, bu haberin doğru olmadığını söylemek mümkün değil. Eğer adli makamlara yapılan başvuru komplo ise, bunu ortaya çıkarmak da yargının görevi ve komplo çıkarsa bu da ayrıca haber olur.

Kitap dağıtımı

27 Kasım’da, satış fiyatı 13 YTL olan bir beslenme kitabının, Hürriyet’le beraber 1 YTL’ye dağıtılacağını ilan ettiniz. Ancak dağıtım yetersizdi. Kitap, gazete bayii ve bakkallara beşer adet verildi, PM, ŞOK vb. marketlere hiç verilmedi. Bu, etik dışı bir davranış ve okuyucuyu yanıltma değil midir?Bu yazım ‘Okur Mektupları’ köşesinde yayınlanacak mı, göreceğiz.

Oral ANTMEN

TEMSİLCİNİN NOTU: Okurun eleştirisini, Hürriyet’in Promosyon Müdürü Müfit Utkusoy, kendisine şu mektubu göndererek yanıtladı: ‘Doğanın Şifalı Eli’ kitabı 200 bin adet dağıtıldı ve erken saatlerde tükendi. Bu gibi ürünler ekstra bir ücretle satıldığından gazete adedi kadar dağıtılamıyor. Talep üzerine kitabın tekrar dağıtımı için yayınevi ve yazarı ile görüşmelerimiz devam ediyor. Yazınızda belirttiğiniz gibi, PM, ŞOK gibi zincir mağazalar, sistemleri gereği gazetelerin promosyonlarını kabul edemiyorlar.’


OKURLARDAN KISA KISA

ÖCAL ŞENTÜRK: 10 Aralık’ta, gazetenizin birinci sayfasının bir dizinin öpüşme sahnesine ayrılmasına, aynı haberin ikinci sayfanın da tamamını kaplamasını ve bir asteğmenimiz ile üç erimizin şehit oluş haberinin birinci sayfanın sağ alt köşesine sıkıştırılmasını kınıyor ve üzülüyorum.

TOLGA TANIŞ (Hürriyet Pazar editörü): 27 Kasım tarihli Hürriyet Pazar’da, BİM Marketleri’nin hissedarları arasında, İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın da akrabaları olduğunu yazmıştım. BİM hissedarı olan Mustafa Latif Topbaş’ın, Kadir Topbaş ile akrabalığı olmadığı anlaşıldı. Özür dilerim.

MELİ MECİK: 2 Aralık tarihli gazetenizin tepesinde yer alan ‘çeşitli boyama ve eğlendirici oyunlarla beyin jimlastiği yaparken hoş vakit geçireceksiniz’ cümlesinde geçen ‘jimlastik’ kelimesinin doğru yazımı ‘jimnastik’tir. Gazetenize böyle bir yanlışı yakıştıramadım.

ERBİL TUŞALP (Gazeteci): ‘Artık Susmuyorlar’ başlıklı haberde haksızlığa uğradım. Muhabirinize sadece ‘Bu ağır bir itham ve ben yanlış adresim’ dedim. Ve asla ‘beş evlilikten’ ve ‘kaba davranmaktan’ söz etmedim. Oysa gazetenizde yayımlanan haberin içeriği insan onuruyla oynuyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!