Hayvan hakları savunucularının makaleleri

Birikim Dergisi Temmuz sayısını hayvan hakları konusuna ayırdı.

Hayvan hakları savunucusu Peter Singer’ın ‘Hayvan Özgürleşmesi’ isimli çığır açan kitabının yayınlanmasının üzerinden 30 yıl geçtikten sonra bugünkü durumu ve bu konudaki son gelişmeleri inceleyen denemeleri bir araya getiren dergi özellikle hayvansal ürünler sanayiine eleştirel bir bakışla yaklaşıyor. Singer’ın kitabının yayınlamasından bu yana geçen 30 yılda hayvan hakları konusundaki duyarlılığın artmasına karşın özellikle sanayideki eziyet devam ediyor. Richard Ryder’a göre bunun çözümü insan duyarlılığının artmasında yatıyor.

Avustralyalı filozof Peter Singer’ın, hayvan hakları konusunda çığır açan kitabı ‘Hayvan Özgürleşmesi’nin yayınlamasından bu yana 30 yıl geçti. Bu yıl Türkiye’de Ayrıntı Yayınları tarafından ilk kez yayınlanan kitap özellikle sol hareketin dikkatini hayvan hakları sorununa yöneltmesini sağlamıştı. Singer, 1973’ün nisan ayında New York Review of Books Dergisi’ne kapak konusu olan makalesini yazdığında bu terimi ilk kez kullanmıştı. ‘Animals, Men and Morals’ kitabının eleştirisini yazarken insan dışı hayvanlara reva görülen muameleyi kabul edilemez bulduğunu açıkça vurgulamıştı. Özgürleşme kavramı için siyah özgürleşmesi, eşcinsel özgürleşmesi gibi kavramlardan esinlenen Singer bu muameleyi türcülüğün bir sonucu görüyordu: ‘Onları (hayvanları) küçük kafeslere tıkmayı ve sonra kesip yemeyi de elbette kabul edemeyiz. İnsan dışı hayvanlara bunları yapmakta sakınca görmememiz ‘türcülük’ sonucudur. Türcülük de egemen grubun -insanların- işine geldiği için devam edip giden bir diğer önyargıdır.’

Singer’a göre hayvan hakları konusundaki duyarlılığı sınayan iki kilit nokta var: Bunlardan biri bazı türleri ahlaksal açıdan daha önemli görmeye yol açan tutum. Diğeri de türün ahlaksal açıdan önemi ön plana çıkmıyorsa insan dışı hayvanları daha önemsiz görmeye yarayan bir gerekçe bulunup bulunmadığı. Singer’ın kullandığı türcülük terimi, bir başka türün mensubu oldukları için başkalarına zarar vermek anlamına geliyor. Richard Ryder ‘Türcülük’ terimini hayvan hakları literatürüne 1970’te ortaya attı. Ryder bu terimi ortaya atarken ırkçılık ve cinsiyetçilikle bir paralellik kurmak istiyordu. ‘Bu yaklaşımlar, tüm ırklar, cinsiyetler ve türler arasındaki çok büyük bir benzerliği -fiziksel- ve ya da ruhsal acı çekme yetimizi- görmezden gelirler. Bana göre acı, kötü olan çok şeydir ve dolayısıyla bütün ahlakın temelini oluşturur.’ Ryder, insan dışı hayvanların da aynen insanlar gibi acı çektikleri konusu üzerinde duruyor.

İtalyan düşünür Paola Cavalieri ise The Animal Ethics Reader’a yazdığı makalede, insanların hayvanların üzerindeki mülkiyet hakkını doğal bir durum gibi görmelerinin sorunun temelini oluşturduğunu savunuyor. İnsan dışı varlıkların mülk kategorisinden çıkarılmalarını belli bir hakkın tanınması değil de, insan hakları kuramının genişletilmesi olarak görüyor. Bu kuramın memelileri, kuşları ve tüm omurgalıları kapsaması gerektiği kanaatinde.

ABD’DE YILDA 10 MİLYAR MEMELİ HAYVAN KESİLİYOR

Singer’ın makalesi ve kitabı ayın zamanda batı dünyasında hayvan hakları mücadelesinin de başlangıcı gibi görülebilir. Makalenin yayınlandığı dönemde hiç hayvan hakları kuruluşu yokken, bugün ABD merkezli Hayvanlara Etik Muamele için Mücadele Edenler örgütü PETA’nın (People for Ethical Treatment of Animals) 750 binin üzerinde üyesi var. Singer’ın tespitine göre bu konuda yayınlanan eser sayısı 1970’lerden sonra büyük bir artış gösterdi. Hatta binlerce yayından söz edilebilir. Batı Avrupa’da sol hareketin içinden çıkan yeşiller partilerinin en önemli hassasiyet konularından biri de hayvan haklarıydı. Hatta Alman Yeşiller Partisi’nin önde gelen teorisyenlerinden Rudolf Bahro, partisini hayvanlar üzerindeki deneyler konusunda net bir tavır almamakla suçlayarak istifa etti. Alman Yeşiller Partisi, bazı hastalıklara çare bulmak için bu tip deneylere izin verilmesini ama bunun belli kurallara bağlanmasını savunuyordu. Bahro, bu tutumu bir nevi hafifletilmiş toplama kampına benzetmekten çekinmemişti.

Ancak bu duyarlılığın Avrupa’da ve ABD’de aynı oranda artmadığı da gözlemleniyor. Aradan geçen 30 yılda Büyük Britanya’da çeşitli deneylerde kullanılan hayvan sayısı yarı yarıya düştü. AB normları sanayi hayvancılığında kullanılan hayvanlara uygulanacak muameleye belirli ölçütler getiriyor. Örneğin 2012’ye kadar her çiftlik tavuğu 750 santimetrekarelik bir yaşam alanına sahip olacak. Halbuki ABD’de bu alan 300 santimetrekareyle sınırlı. Buzağıları kıpırdayamayacakları bölmelerde tutmak Avrupa’da 2007’de yasaklanacak. Ama ABD böyle bir düzenlemeye yanaşmıyor. Yine ABD’de her yıl 10 milyar memeli hayvan kesiliyor. Özellikle şirketlerin seçim kampanyalarına yapılan yüklü bağışlar, kongre mensuplarının daha fazla duyarlılık göstermesini önlüyor!

Richard Ryder, insan türünün hayvan hakları konusundaki duyarlılığına güvenerek yazısını şöyle bitiriyor: ‘Aslında her şey dönüp dolaşıp nesnel mantığa dayanıyor. Eğer diğer insanların acılarını önemseyeceksek, mantıksal olarak, insan dışı hayvanların acılarını da önemsemeliyiz. Ne mutlu ki hepimiz, başkalarının acılarına karşı doğal bir merhamet kıvılcımı taşıyoruz. Bize gereken, o kıvılcımı yakalayıp körükleyerek akılcı ve evrensel bir merhamet ateşine dönüştürmektir.’ Alp ULAGAY

Hayvanlarda sesten korkma

Özellikle köpeklerde daha yaygın olarak karşımıza çıkan sese tepki verme ve yüksek sesten karşı korku aynı sıklıkta olmamakla birlikte kedilerde de görülür. Ses korkusu fırtına ve şimşek gibi doğa seslerine karşı gelişebileceği gibi kedi veya köpeğin yaşadığı ortamdaki diğer seslere karşı da gelişebilir. Bu korku doğrudan sesin kaynağından kaynaklanabileceği gibi kedi veya köpeğe stres veya kaygı yaşatan başka bir olay sırasında ortamda bulunan sese karşı da gelişebilir. Başlangıçta korku olarak şekillenen bu davranış problemi daha sonra ilerleyerek ‘fobi’ye dönüşebilir. Problemin devam etmesiyle birlikte sadece korku veren sese karşı değil, o sesle ilgili diğer şeylere karşı da korku görülmeye başlanır. Örneğin şimşek sesinden korkan bir kedi, yağmur yağdığında da aynı korkuyu gösterebilir.

Korkunun ilerlemesinde hayvan sahibinin de olumsuz etkisi olabilmektedir. Sahibi de aynı şekilde şiddetli reaksiyon veriyorsa, bu köpeğin sese olan korkusunu destekler. Korku veren sesin ardından hayvan sahibi hemen hayvanı sakinleştirmeye çalıştığında, bu da hayvanın korktuğu şeyi onaylayıcı bir davranış olarak korkunun yerleşmesine yardım eder.

Ses korkusunun belirtileri saklanma, idrar ve dışkı kaçırma, anal keselerin boşalması, kaçmaya çalışma, titreme, sahibini arama, gözbebeklerinin büyümesi, yemek yememe, daha önce aldığı komutları dinlememe, yabancı cisim çiğneme, şiddetli miyavlama ve bağırma olarak sayılabilir.

Öncelikle, petinize bir sesten korktuğu zaman gereğinden yumuşak ya da sert tepki vermekten kaçınmalı ve kızmamalısınız. Aşırı gelişmiş korkularda veteriner hekiminizin önereceği ilaç, çevre değişikliği ve davranış düzenleyici uygulamalar problemin azalmasına yardımcı olacaktır.

Kedilerin egzersiz yapmasını sağlamak, kendine güvenini artırır ve doğal sakinleştirici olarak etki eden seratonin salgılanmasına yardımcı olur.

Ortamda ani gürültüye yol açan sesleri azaltmak ya da maskelemek de korkunun azalmasına yardımcı olabilir. Özellikle televizyon, havalandırma fanı, radyo gibi hafif ses çıkaran cihazlar, daha şiddetli ve korku yaratan gürültüleri maskelemekte kullanılabilir.

Mülteci köpek Moses Liana Pesah’ı ağlattı

Geçtiğimiz günlerde Almanya’da düzenlenen ve Pako’nun sayfasına ‘Mülteci Türk köpekler partisi’ olarak yansıyan haber, Liana Pesah’ı duygulandırdı. Çünkü oradaki köpeklerden biri Pesah’ın üç yıl önce sokakta bularak baktığı Moses’ti.

Sokak hayvanlarına olan ilgisi ile bilinen işkadını Liana Pesah, şimdi Almanya’da olan sokak köpeği Moses’in öyküsünü anlattı; ‘Hürriyet Gazetesi’ndeki haberi görünce şoke oldum. Fotoğraftaki köpeklerin biri, üç yıl önce Kuruçeşme sahilindeki otoparkın bahçesinde açlıktan ölmek üzereyken bulduğum köpekti. Bir süre evimde baktım. Ancak evimde iki köpek daha olduğu için onu Evsiz Hayvanları ve Doğayı Koruma Derneği kanalı ile Almanya’da sahiplendirdik. Yeni sahibi mail’le bana bir yaşındaki fotoğrafını gönderdiğinde çok sevinmiştim. Şimdi de Hürriyet’te görünce sevinçten hüngür hüngür ağladım. Fotoğrafta mutlu mutlu bakarken, sanki bize duyduğu şükran duygusunu dile getiriyordu.’ Cahit AKYOL

Köpeğiniz kendi ayakkabısını kemirsin

Evcil hayvanlar için pek çok ürün sunan Champion’un yeni ürünleri arasında köpeklere özel şiş kebap ve ayakkabı görümünde deri kemikler var. Büyük ve küçük köpekler için ayrı olarak hazırlanan diş bisküvileri de bulunan Champion markasının yeni ürünü ayakkabı formundaki deri kemikler. Köpeğiniz artık sizin terlik ya da ayakkabılarınızı kemirmek yerine, kendisi için özel olarak üretilmiş ayakkabı formundaki deri kemiği kemirerek hem beslenecek hem de büyük keyif alacak. Champion’un bir diğer yeniliği de şiş kebap şeklindeki kemirme çubukları.

Pako pano

Temmuz’da Küçükyalı Ziraat Bankası’nın karşısındaki bilgisayar kursundan kaçan ya da kaçırılan Marlon’u bulan kişi ödüllendirilecektir. Mavi tasmasında sahibinin adresi ve telefonu zımbalı. (0535) 418 76 76.

n Büyükada Barınağı’na bırakılan dişi av köpeği Karamel’e yuva aranıyor.

(0532) 465 84 56; (0532) 301 83 73.

n 2,5 aylık 3 kardeş kedi yaşadıkları yerden sokağa atılmak üzereler. Bu yavrulara acil yuva arıyoruz. (0536) 665 21 00.

n Tek gözünü kurtaramadığımız 1,5 aylık dişi kediyi sahiplendirmek istiyoruz.

(0532) 297 40 89.

n Bizler 1,5 aylık 3 Arap kediyiz. Yaşlı teyzemiz bize bakamıyor. Bize yuvanızı açar mısınız? (0312) 439 79 57.

n 18 Mayıs 2005 doğumlu 3 minik kediye yuva arıyoruz. cemile@its.com.tr
Yazarın Tüm Yazıları