Ilımlı İslam’a Erdoğan yorumu

YOĞUN bir tartışmaya çok çarpıcı bir yorum getiriyor Başbakan Erdoğan.

On gündür Türkiye’nin zirvelerinde ılımlı İslam tartışması yaşanıyor. Önce Cumhurbaşkanı Sezer, ‘Türkiye’yi ılımlı İslam ülkesi diye tanımlamak yanlıştır’ diyor. Türkiye’nin laik ve demokratik ülke olduğunu vurguluyor.

Sezer’i Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök izliyor. O da ılımlı İslam yakıştırmasından duyduğu rahatsızlığı dile getiriyor.

Derken Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin, benzer yaklaşımla, Türkiye’ye yapıştırılmak istenen bu etikete duyduğu tepkisini açıkladığında, çeşitli çevreler kendi ideolojilerine göre tavır alıyor.

Bunların hepsi, toplumda çok ses getiriyor. Toplum bu konuda çok duyarlı.

İşte, tam bu aşamada, Başbakan Erdoğan aynı konuda görüşlerini açıklıyor. Basına kapalı, resmi bir yemekte.

KONUĞUN GÖRÜŞÜ

Geçen salı akşamı İstanbul Çırağan Oteli. Erdoğan, konuk Avustralya Başbakan’ına yemek veriyor. Yemekte normal adet olduğu gibi, ilk sözü Avustralya Başbakanı alıyor:

‘Türkiye ılımlı İslam ülkesi olarak dünyaya örnek oluşturmaktadır. Endonezya ile birlikte Türkiye, tüm İslam Dünyası’nda örnek olarak anılmaktadır. Diğer İslam ülkeleri, Türkiye’yi kendine örnek almalıdır.’

Ilımlı İslam, AKP’nin iktidara gelmesiyle birlikte, önce ABD, daha sonra AB tarafından her fırsatta altı çizilen bir etikete dönüşüyor. Seksen yıllık Cumhuriyet döneminde hiç akla gelmeyen bu tanım, bir anda uluslararası terminolojide yerini alıyor.

Baksanıza, taa Avustralya’ya kadar uzanıyor!.. Buna rağmen, önemli olan konuk Başbakanın sözleri değil. Çok önemli olan, bu sözlere Erdoğan’ın yanıtı.

KESKİN BİR YANIT

Bu gibi resmi yemeklerde geleneksel olarak verilen yanıt genellikle protokol çerçevesinde kalıyor. Ancak, bu kez Erdoğan’ın yanıtı çok daha kapsamlı ve çarpıcı:

‘Ilımlı İslam diye bir tanım yoktur. İslam’ın tek bir tanımı vardır ve yalındır. İslam’a bir başka tanım, bir başka nitelik eklemeye çalışmak yanlıştır.

İslam barış üzerine kurulmuştur. İslam, bir insanın öldürülmesini, bütün insanlığın öldürülmesi olarak anlar. Bir insanın yaşatılmasını, bütün insanlığın yaşatılması olarak kabul eder.’

Erdoğan konuşmasının sonunda çok net tavır alıyor:

‘Türkiye laik ve demokratik bir ülkedir.’

Yani, iki yıldan bu yana sürekli yinelenen bir konuya nokta koyuyor. Aramızdan birilerinin, ‘bu sözlere inanılmaz, çünkü takıyye yapıyor’ dediğini duyar gibiyim!.. Yemekte bu sözlere tanık olanlar ise, ikna olmuş durumda!..

YENİDEN SÖZ

O kadar ki, ikna olanlar arasında Avustralya Başbakanı da var. Çünkü, Erdoğan’ın arkasından yeniden söz almak ihtiyacını hissediyor ve:

‘Sizin söylediklerinize ben de katılıyorum. Ben zaten Türkiye İslam Devleti’dir demedim. İslam’a iyi bir örnektir, demek istedim.’

Yemekte hazır bulunan yerli, yabancı kim varsa, onları asıl ikna eden, ılımlı İslam tanımına karşı çıktıktan sonra, Erdoğan’ın Türkiye’nin laik bir ülke olduğunu vurgulaması.

Sözler ve uygulama!.. Sözler ve kararlar!.. Söz önemli, ama belirleyici olan uygulama ve kararlar!.. Ben uygulamaya ve kararlara bakarım!..

Yine de, bu sözlerle Erdoğan kendini bağlıyor.

Dört partili meclise doğru

AKP
bir anket yaptırıyor. Bugün seçim olsa, ne olur, anketi.

Anketten çıkan oy oranlarını AKP’liler gözü gibi saklıyor. Oy oranlarını tam bilmiyorum, ancak ortaya çıkan eğilimi biliyorum.

Buna göre, AKP ve CHP düşüyor, MHP ile DYP yükseliyor.

AKP’nin dört-beş puan kaybı var. CHP’nin kaybı daha fazla. AKP yüzde 30’larda, CHP yüzde 11’lerde. CHP için başarı!.. Çünkü, CHP’yi barajı geçer mi, geçmez mi, sancısı yeniden sarıyor.

MHP ile DYP yükseliyor, ancak yükselişleri iktidar alternatifi olmaktan uzak. Her iki partinin yükselişinde de, son günlerdeki milliyetçi rüzgarın etkisi var.

Bugün itibariyle ve AKP anketine göre, AKP, MHP, DYP, CHP, dört partili Meclis kompozisyonu ağır basıyor.
Yazarın Tüm Yazıları