Siyasetin sınırı

NOBEL adayı değerli iktisatçı Daron Acemoğlu hakkında yazacağım fakat önce güncel bir soruşturmaya değinmeliyim.

Haberin Devamı

Türkiye’de suç tanımını yürütme erki yapıyor, yargı o yönde iddianame düzenliyor. Bunun tipik örneği, Çarşı grubunun “darbeye teşebbüs”ten müebbet hapis istemiyle yargılanmasıdır!
17 ve 25 Aralık operasyonlarını siyasi iktidar “darbe” diye niteledi, yargı da bu yönde soruşturma yapıyor. Zaman gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı ile diğerlerinin tahliye edilmesi memnuniyet vericidir. Bu konuda “esas”a ilişkin bir yorum ancak dosya açıldıktan sonra yapılabilir.


GELİŞMENİN ÖNŞARTI


Hukuk açısından en önemli sorun, siyasi irade tarafından kanunların ve yargı kadrolarının belli bir adli sonuca ulaşmak amacıyla değiştirilmesidir.
Siyasetin sınırı nedir? Hukuk, siyaseti
nasıl sınırlandırmalıdır?
Daron Acemoğlu ile James Robinson’un kitabının konusu da bu: Tarih boyunca ve bütün toplumlarda siyaset üstün bir güce sahip olarak kurumları ve kaynakları hükmü altına almışsa, ekonomi bir yere geliyor, orada tıkanıyor.
Siyasi otoritenin sınırlı olduğu, toplumsal kesimlerin kendi dinamikleriyle atılım yapabildiği, hür düşüncenin yaygın olduğu toplumlar ise gelişiyor.
Daron Acemoğlu’nun bu kitabını okumadan kapsamlı bir tarih felsefesine ve çağımızda doğru bir ekonomik vizyona sahip olmak mümkün değildir. Daha önce de bu sütunda yazmıştım, kitapçılarda bulabilirsiniz, İngilizcesi “Why Nations Fail”, Türkçesi “Ulusların Düşüşü”, Doğan Kitap.

Haberin Devamı


EKONOMİ VE ÖZGÜRLÜK


Daron Acemoğlu önceki gün İstanbul’da İsveç Konsolosluğu ve Uluslararası Şeffaflık Derneği’nin toplantısında konuştu. Yazımı erken bitiremediğimden gidemedim fakat bültenini okudum.
Acemoğlu’nun konu başlığına dikkatinizi çekerim: “Hukuk ve İktisat İlişkisi” ve “Özgürlüğün Toplumsal Refah Boyutu!”
Sürdürülebilir bir büyüme için bağımsız yargı, kamu kurumları, beşeri sermaye gibi faktörlerin önemini anlatıyor. Ekonomik büyüme ile hukuk devleti ve özgürlük arasındaki bağlantıyı vurguluyor, Türkiye’nin ekonomik durumu hakkında özetle:
“Halihazırda sürekli üretkenlikten kaynaklanan yatırım ve teknolojik ilerlemeler yerine inşaat sektörü ve hükümet ihaleleri yoluyla gerçekleşen bir ekonomik büyüme var. Böyle bir büyüme sürdürülebilir değildir. Sürdürülebilir ekonomik büyüme için kapsayıcı ekonomik kurumlara ihtiyaç vardır. Gerçekten demokratik olan ve toplumdaki güç sahiplerini, politikacıları ve nüfuz sahibi şirketleri denetim altında tutabilen güçlü bir sivil topluma sahip ülkeler sürdürülebilir gelişmeyi başarıyorlar...”

Haberin Devamı


KAPSAYICI KURUMLAR


Kamu kurumlarının kapsayıcı olması; mesela düzenleme ve denetleme kurumlarının politik tavırdan uzak, herkese eşit mesafede olması, ihalelerde şeffaflık vb.
Acemoğlu, bireysel özgürlükler sınırlıysa, ancak bundan yararlanan ufak bir azınlığın becerilerinin gelişeceğini, halbuki baskı altındaki kesimlerde bulunan “büyük mucitleri, işadamlarını” toplumun kaybedebileceğini hatırlatıyor.
Siyasi iradenin hukukla, bağımsız yargıyla, kuvvetler ayrılığıyla sınırlanması... Kamu kurumlarının herkese eşit mesafede bulunması, sivil toplumun hem denetim yapabilmesi hem yaratıcı olabilmesi...
Çağımızda gelişmiş ülke olmanın şartları bunlar. 1 kg ihracattan Türkiye 1.6 dolar, Almanya 5 dolar kazanıyorsa, sebebi, ürün içindeki bilgi ve beceri düzeyidir.
CNN Türk’te Sinem Yöndem, Acemoğlu ile bir mülakat yaptı, kendisini kutlarım. İzlemediyseniz CNN Türk’ün sitesinden izleyebilirsiniz.

Yazarın Tüm Yazıları