Türkiye’nin Meryem aşkı

İsterse ağzıyla kuş tutsun, her “ünlü”nün bir sinir olanı vardır, malum. En az hayranları kadar takip eder şöhret sahibi kişiyi. Hani ecnebi kardeşlerimin “haters” dediği türden insan grubu, “anti-fan” olarak da isimlendirilir, biz “anti-hayran” diyelim.

Haberin Devamı

Uzak sularda Miley Cyrus’ın, Kim Kardashian’ın “anti-hayran” takımı en fenalarındandır, kadınlara demediklerini bırakmazlar. Görmek isterseniz Instagram hesaplarının altındaki yorumlara bir göz atın.
“Haters”, yani “nefretçiler”, yani “anti-hayran”lar, şöhret sahibi kişilere kalın bir kabukla kendini korumayı öğretir. Hakaretlere, aşağılamalara, nefret söylemlerine, eğer ciddi bir hayati tehdit içermiyorsa kulaklarını tıkarlar. Ruhlarını yaralamaya yönelik sözlü şiddete karşı durmayı öğrenirler.
Bizim sularda da üç aşağı beş yukarı böyle. Çoğu müzisyenin, dizi oyuncusunun hayranları kadar nefretçileri de meşhur. Bizim şöhretlerimizin kulaklarını tıkayabildiklerini veya yaralanmamayı başarabildiklerini pek söyleyemeyiz tabii. (Bkz: Twitter’da kendine edilen hakaretleri RT eden şöhretli kişi.)
Fakat bir isim var ki, bu nefret selinden nasibini almıyor: Meryem Uzerli. Üzülüyor, herkes üzülüyor, seviniyor, kendine hayat kuruyor, herkes mutlu oluyor.
Dün Hürriyet’in patlattığı magazin bombasından sonra herkeste “Meryem mutlu, biz mutlu” havası var.
Uzerli’nin “nefretçi”leri kendine çekmemesinin birçok sebebi var elbette.
“Muhteşem Yüzyıl”la birlikte Türkiye’nin en ünlü kadınlarından birine dönüştü, ancak bir gizem bulutu yaratmadı, şöhret sarhoşluğuna kapılmadı, oyunculuğun bir “iş”, şöhretin ise bu işin bir sonucu olduğunu biliyor, ortada sarhoş olacak bir durum bulunmadığının farkında.
Üzerine içi dışı bir, sempatik tavırları eklenince “gözünün üzerinde kaş var” nefretçileri bile bu tatlı kadından nefret edemiyor...
Başkalarının mutsuzluklarından kendine pay çıkaran, felaketlere sevinen insanlar vardır ya hani... Enerjimizi alır, götürürler.
Başkalarının mutluluğuna sevinenler de var işte. Hep bardağın boş tarafına bakacak değiliz ya!

Haberin Devamı

Berrak, dedeyi görünce ŞOK geçirdi

Berrak Tüzünataç’a şok, Budistlere şok, Galatasaray’a şok, Aziz Yıldırım’a şok, Sarıgül’den şok açıklama, Kardashian’lara büyük şok, kediye şok, köpeğe şok, Juventus’a şok, şok, şok, şok. Bilhassa spor basını şoklardan şoklara koşuyor her gün, her saat.
Türk internet başlıkçılığı sayesinde memlekette ve dünyada şoka girmeyen, şok açıklama yapmayan ve şok açıklamaya maruz kalıp şok olmayan kalmadı.
“Şok” kelimesini tedavülden kaldıracak olsak koyacak başlık bulamayacağız, o derece. (Yapılan haberlerde genellikle “şok” unsuru, hatta şaşırtıcı bir durum bulunmaması da işin enteresan kısmı tabii.)
Evvelsi gün Berrak Tüzünataç Instagram’a dedesiyle ilgili bir fotoğraf koydu. Sahaftan alınan bir kitapta, dedesinin kısa biyografisini gösteren bir fotoğraftı bu.
İnternet sitelerinde bunu bile “Berrak Tüzünataç’ı şok eden olay” diye okuduk.
Tüzünataç “Yahu neden şok olayım? Sanki dedemin kim olduğunu bilmiyorum” dedi sonra DOĞAL OLARAK.
Nereden yapıştı “şok” kelimesi dilimize? Gerçekten şok olduğumuzda bu haberi nasıl vereceğiz sayın editörler, bunu hiç düşündünüz mü?
Futbol dünyasının şok yaşamadığı bir an oluyor mu mesela gün içinde?
Nereden yapıştıysa dilinize, acilen çıkarınız, istirham ediyorum!

Haberin Devamı

Metrodaki sızıntılar ne olacak

Herkesin toplu halde panik olmasına çok az kaldı sevgili İstanbul Büyükşehir Belediyesi.
Şu metrodaki ıslak duvarlar, sızıntılar, ıslak yerler ne olacak?
Bu sular ne suyu, yağmur suyu mu yoksa yeraltı suyu mu?
Metro istasyonlarında neden sızıntı var?
Tehlikeli bir vaziyet olsaydı herhalde bir ses çıkardı sizden, ancak öte yandan siz sustukça ve biz bu sızıntılara her Allah’ın günü baktıkça, doğal olarak endişemiz büyüyor.
Her gün binlerce kişinin kullandığı metrodaki sızıntılarla ilgili bir basın açıklaması yapsanız da rahatlasak...

Yazarın Tüm Yazıları