Güncelleme Tarihi:
BOYUN EĞMEDİK
Her 17 Aralık’ta Konya’ya geliyorum. Yine geçen yıl Konya’ya gelmiştim. Yargı, emniyet ve medya el ele verdiler, o gün bir operasyon başlattılar. Bir yandan gözaltılar yapılıyor, bir yandan da medya üzerinden önceden hazırlanmış düzmece haberler servis ediliyordu. Adına ‘Yolsuzluk Operasyonu’ dediler. Ama çok kısa süre içinde, daha o gün meselenin yolsuzluk olmadığı ortaya çıktı. Çok açık bir şekilde hükümeti devirmeye yönelik bir adım atılmıştı. Emniyet, yargı içindeki, medyadaki, iş dünyasındaki, sivil toplum örgütlerindeki o karanlık güçler işbirliği yapmış, bir senaryo yazmış, uygulamaya başlamışlardı. Bizim o gün boyun eğeceğimizi, darbe girişimine razı olacağımızı zannettiler.
POLİS BİLGİSAYARLARINDAN
Oyunu anında fark ettik. Bunun bir yolsuzluk operasyonu olmadığını, bunun millete, ülkeye yönelik bir tuzak olduğunu gördük. ‘Onların bir tuzağı varsa Allah’ın da bir tuzağı vardır’ dedik. Allah’a hamdolsun o tuzak bozuldu. 25 Aralık’ta planlanan asıl tezgâh, polislerin bilgisayarlarından çıkarıldı. O kadar ki Başbakan’ı kesin devireceklerini düşünerek sonradan kullanacakları fezlekeye, ‘dönemin başbakanı’ ifadesini yazmışlar. Ben görevdeyim.
ŞAKLABANA BIRAKMAYIZ
Bu ülkeyi uluslararası çevrelerin taşeronu olan ihanet şebekelerine, paralel devlet yapılanmalarına, hoca görüntüsü altındaki şaklabanlara asla teslim etmeyeceğiz. ‘Basın özgürlüğü’ deyip timsah gözyaşı dökecekler, ‘Yolsuzluk’ deyip iftira atacaklar, darbelere kol kanat gerecekler, Türkiye düşmanlarıyla iş tutacaklar. Ama biz milletimize hizmete devam edeceğiz.
ELİNİ BAĞLAYAN MI VAR?
Pensilvanya açıklama yapıyor. Gazetelerden alınan, onun kendi takımı için ‘Onların yerinde olmak isterdim’ diyor. Senin elini, kolunu bağlayan yok ki gel onların yanına, gel onların yerine. Hiç kimse sana ‘gelme’ demiyor, gel. Pensilvanya’da koruma altında olanlar buraya gelemez.
DAHA DA SORACAĞIZ
‘Haşhaşilerden, uluslararası çevrelerin maşası olan bu paralel yapıdan hesap soracağız, inlerine gireceğiz’ dedik. Daha da fazlasını yapacağız. ‘Basın özgürlüğü kısıtlanıyor’ iftirasıyla Türkiye’yi karalamaya çalışanların oyunlarını da bozacağız. Emniyet’te oyunu bozduk, yargıda oyunu bozup yargıyı tehdit ve şantajdan da inşallah kurtacağız. Kurumlarımızı bunlardan temizledik ve temizliyoruz. Kaynaklarını kurutmaya devam ediyoruz.
BEYLER GEÇTİ O GÜNLER
Dünyada bazı ülkelerden, özellikle de AB içinden bazı kişiler Türkiye’de hukuk içinde yapılan bir operasyonla ilgili peşin hükümler veriyor. Beyler geçti o günler. İstediğiniz manşeti atın, istediğiniz yalan haberi yazın, istediğiniz tweet’i atın, istediğiniz kadar Türkiye aleyhine açıklama yapın, biz kendi istikametimizi kendimiz belirleriz, kendi rotamızı kendimizi çizeriz. Türkiye’ye özgürlük dersi vereceklermiş, sen önce git AB içinde yükselen ırkçılığın, İslamofobi’nin, ayrımcılığın hesabını ver. Avrupa’da, Sabancı cinayetini işleyen terörist elini kolunu sallayarak dolaşıyor. 7 Türk’ü öldürenlerin yargı sürecine, basın mensupları dahil edilmek istenmiyor. AB olarak önce aynaya bakmaları lazım.
KAPIKULU DEĞİLİZ
Bundan 55 yıl önce Türkiye AB’ye üyelik başvurusunda bulundu. 17 Aralık 2004’te müzakerelere başladı. 55 yıldır özellikle son 10 yıldır Avrupa Birliği Türkiye’yi oyalıyor. Hiç kusura bakmasınlar. Biz, AB’nin kapıkulu değiliz. Bizi bir defa millet olma şuuru ve idraki içerisinde alacaklarsa alırlar, almayacaklarsa almazlar.
TAVUSKUŞUYUM DİYENLER
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şeb-i Arus törenlerinde, Gülen’e destek verenleri Mevlana’nın sözleriyle uyardı. Mevlana’nın, sahte din rehberlerini, rengarenk boya küpüne düşüp arkadaşları arasında ‘ben renkli bir tavuskuşuyum’ diye böbürlenen çakallara benzettiğini belirten Erdoğan, “Öyle alim maskesi takmış olanlar vardır ki daha hayattayken, kendilerinin de kendilerine bel bağlayanların da foyası meydana çıkar” dedi. ? Ümit ÇETİN / KONYA