Dresden’de 50 yıl önceki gri Almanya’yı gördüm

Güncelleme Tarihi:

Dresden’de 50 yıl önceki gri Almanya’yı gördüm
Oluşturulma Tarihi: Aralık 17, 2014 09:58

Alman siyasetçiler günlerdir İslam ve göçmen karşıtı Pegida’ya karşı uyarıyor. Merkel, “Yabancı düşmanlığına yer yok”, Adalet Bakanı, “Utanç verici bir durum” dedi. Peki bu çağrılar Pazartesi Yürüyüşleri’ni nasıl etkiledi? Dresden’e gidip yerinde izledim.

Haberin Devamı

Günlerdir Almanya, kendilerine Batı’nın İslamlaşmasına Karşı Avrupalı Yurtseverler (Pegida) adı veren İslam ve göçmen karşıtı örgütün Pazartesi Yürüyüşleri’yle m

Dresden’de 50 yıl önceki gri Almanya’yı gördüm
eşgul.
Alman şairi Heinrich Heine, hiciv tarzı Almanya. Bir Kış Masalı adlı kitabında gümrükten geçerken, bavulunu kontrol eden gümrük memurları için şöyle düşünüyor: “Siz bavulumu arayın ama asıl tehlikeli olan benim kafamın içindeki ve siz onu göremiyorsunuz...” Ben de her pazartesi Pegida saflarında yürüyen insanların ellerinde görünen pankartları değil, kafalarından ne geçtiğini öğrenmek için Dresden’e gittim.

İKİYE BÖLÜNDÜ

Pegida hakkında çok şey yazıldı. Bunların büyük çoğunluğunun öfkeli vatandaş olduğu yorumları yapıldı. Doğru muydu? Biraz korku, biraz tuhaf duygularla Dresden’de Pegida göstericilerinin arasına girdim. Televizyonculara sert bir ifadeyle “Hayır” diyorlardı. Hatta kendilerine uzatılan mikrofonu şiddetle itenler vardı. Bir çifti çevirip sordum:
- Neyi protesto ediyorsunuz?
Kadının cevabı şöyle:
- Yabancılar bizim hayat tarzımızı almıyor, bize kendi hayat tarzlarını dayatıyor. Hastanede yabancılara farklı yemek pişiriliyor.
- Bir kişi et yemiyorsa, sebze istemesinde ne sakınca var?
- Ama bu sefer de başka bir şey istiyorlar.
Yanındaki eşi konuşuyor:
- Ben Almanya’da artık kendimi temsil eden bir siyasi parti bulamıyorum. Eskiden CDU’yu seçiyordum. Aile kavramı sulandırıldı. Benim hepsi bir anneden altı çocuğum var. Aile kavramı bende işliyor. Ama eşcinsel beraberlik de aileyle eşit kılındı. Ben buna karşıyım.
- Ama bu insanların özel hayatı, bir başkasını ilgilendirir?
Cevap vermiyor.

OMUZ ATMALAR

Yabancı bakışlar arasında ilerlerken, karşıdan gelen bir göstericinin sert omuz darbesiyle bir daire çiziyorum. Sahnenin önüne yaklaştığımda, bir genç gösterici, sen arı ırkından değilsin der gibi “Önce halk” diyerek, önüme geçiyor. Sahnede Pegida hareketinin kurucusu, adam yaralama, gasp, hırsızlık gibi suçlardan üç yıl hapis cezası alınca, Güney Afrika’ya kaçan, iki yıl sonra yakalanıp Almanya’ya iade edilen Lutz Bachmann konuşuyor:
- Benim Güney Afrika geçmişimle uğraşıyorlar. Ben Güney Afrika’da geçimimi kendim sağladım. Oraya uyum gösterdim. Kimseye yük olmadım. Beni yakalayınca, gönderilmem sakıncalı mı diye bile sormadan, hemen iade ettiler.
Mesaj şu: Burda ilticacılar devletin sırtından geçiniyor. Uyum sağlamıyor ve öyle kolay sınırdışı edilemiyor. Oysa Lutz Bachmann Güney Afrika’da ilticacı değildi. Kaçak yaşıyordu. Lutz Bachmann, suç işlediğini saklamıyor. Ama kendisine ikinci bir şans tanınması gerektiğini söylüyor. Fakat suç işleyen yabancıların hiç zaman kaybetmeden sınırdışı edilmesini istiyor.
Lutzmann’ın konuşması sık sık “Wir sind das Volk” (Biz halkız) sloganlarıyla kesiliyor.

YALANCI BASIN

Ardından gelen kadın konuşmacı basına çatıyor:
- Biz yurtseverleriz. Ülkemizi seviyoruz. Biz Alman kimliğimizi korumak istiyoruz, aşırı sağ damgası yemeden.
Kalabalık “Lügenpresse” (Yalancı basın) diye tezahürat yapıyor. Basına karşı tam bir düşmanlık havası esiyor. Konuşmacı devam ediyor:
- Bizim uzman işgücüne ihtiyacımız var diyorlar (Yuh sesleri). Hasta ve yaşlı bakım sektöründe belki olabilir. Bunu yapmak isteyen pek yok bizde. Ama madem öyle, hangi alanda uzman işgücüne ihtiyaç var, tespit edilsin. Ona göre yabancı işgücü alınsın. Ama yabancılar buraya uyum sağlamaya da mecbur kılınsın. İlticası reddedilenler hemen gitsin. Onların ülkemizde kalma hakkı yok...
Kalabalık “Jawohl” (Evet) diye destek veriyor. Pankartlarda Almanca “Ülkemizi özlüyoruz. Alman gelenek ve görenekleri bizim ülkemizde öncelikli olmalı” yazılı.

VATANDAŞINI AL GİT

Kalabalık gezinti adı altında yürüyüşe geçiyor. Bir grup gence yaklaşıp görüş almak istiyorum. Bir tanesi “Önce sen vatandaşlarını al git buradan” diyerek, hızla uzaklaşıyor. 70 yaşlarında birine neyi protesto ettiğini soruyorum, “Tekne doldu, taşmak üzere artık” diyor.
Pegida gösterisine katılanların büyük çoğunluğu 40 yaşının üzerinde. Emekli Almanlar ağırlıkta. Gözlerinden ve yüzlerinden öfke ve kin akıyor.

300’DEN 15 BİNE

Pazartesi akşamı Dresden’den ayrılırken, polisten Pegida gösterilerine 15 bin, karşı gösteriye ise 6 bin civarında kişi katıldığı bilgisini alıyorum. Ekim ayı başında 300 kişiyle başlayan Pegida gösterisi geçen hafta 10 bin kişiyle zirve yaptı. Bu hafta 15 bine çıktı. Karşı gösterici geçen hafta 9 bindi, bu hafta 6 bine düştü. Pegida gelecek pazartesi gösteri yapmayacak. Ama sonra yine devam edecekler. Dresden’den karışık duygularla dönüyorum.

BU KENTİN İKİ YÜZÜ VAR

Dresden'de bir yanda dünyaya açık, modern bir Almanya, diğer yanda 50 yıl öncesinin içine kapalı gri Almanyasını görüyorum. Dresden’e duvarlar yıkılmadan önce gitmiştim. Gri ve mutsuz insan simaları beni çok etkilemişti. Duvarlar yıkıldıktan sonra tekrar gittiğimde, kentin ne kadar güzel olduğunu keşfetmiştim. Elbe Nehri kenarındaki 525 bin nüfuslu Dresden bir tarihi barok kenti. Elbe’nin Floransası deniliyor. Dünyanın en muhteşem opera binaları arasında gösterilen Semperoper, barok ve rönesans dönemi izlerini taşıyan tarihi yapıların zenginliği, paha biçilmez sanat eserleri ve mimari dokusuyla Dresden UNESCO’nun Dünya Mirası listesinde.


Dresden’de 50 yıl önceki gri Almanya’yı gördüm


Şehir de aileler de bölündü

PEGİDA karşıtı göstericiler ise çok daha genç. Liseli ve eğitimliler. Pestalozzi lisesinden gençler en ön safta. “Rassismus raus aus den Köpfen” (Irkçılık kafalardan çıksın) diye slogan atıyorlar. Onlarla konuşuyorum. Kentin ikiye bölündüğünü, okulda paneller yaparak, Pegida’yı tartıştıklarını, bir kız arkadaşlarının Pegida taraftarı olduğunu anlatıyorlar. Hepsinin arzusu, Pegida yanlılarıyla diyalog kurup konuşmak. Ama Pegidacılar konuşmuyor, sessizler. Açık değiller. Bu çok ürkütücü. “Kurucuları Lutz Bachmann, ARD kanalındaki panele gitmedi” diyorlar. Biri kentteki kamplaşmanın aileye bile yansıdığını, annesinin Pegida destekçisi olduğunu söylüyor.

Akif Pirinçci de Bogida’ya katıldı

TÜRK ve göçmen karşıtı görüşleriyle ‘Türk Sarrazin’ olarak da nitelenen yazar Akif Pirinçci, Bonn’da Pegida’nın şubesi
Dresden’de 50 yıl önceki gri Almanya’yı gördüm
Bogida saflarında yürüyüşe katıldı. Gösteride ilk konuşmayı da Akif Pirinçci yaptı. Pirinçci bu yıl yayınlanan ‘Deutschland von Sinnen’ (Almanya Çıldırmış Olmalı) kitabından bir bölüm okudu. O bölüm şöyle:
“Sizler Almansınız. Korkak sıçanlar değil. Yaşasın kutsal Almanya.”
Akif Pirinçci’nin bu sözlerini gösteriye katılan 300 civarında gösterici alkışladı. Bonn’daki Bogida gösterisine karşı ise bin 600 kişi karşı gösteri yaptı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!