Asena, Caner, Berkay, Niran, kuaför, sinüzit, orta kulak...

Haberin Devamı

Kısa bir aradan sonra merhaba. Öncelikle var olun, sağ olun geçmiş olsun dileklerinize. Vallahi Allah vermesin kimselere. Öldürmüyor ama süründürüyor sinüzit... Bilen biliyor, ağrısı fena, diş ağrısı ve migrenle eşit kulvarda.
Pazartesi öğle vakti baktım ağrım artık göz kırpar hale gelmeye başladı, gücü azaldı, savaştan çekilecek yavaş yavaş...
İki adım ötedeki kuaföre gidip azıcık toparlatayım kendimi dedim.
Oturdum, kahvemi söyledim, elime Hürriyet’imi aldım, tam okumaya başlayacağım, yanda oturan hanım; “Of” dedi manikür yapan bizim dünya tatlısı Aslı’ya, “off”...
“Ne oldu Leyla Hanım?”
“Ay Aslı ya, akşama kocamın en yakın arkadaşının doğum günü yemeği var. Hiç istemiyorum gitmek, of yani. Şimdi giyin, et. Şöyle evde otursam, ayağımı uzatsam, çayımı elime alıp televizyon falan, üfff...”
Olabilir, ben de üşengecimdir. Ama kaç gündür evde tıkılı kaldığımdan, içimden “Ne güzel işte kadın, oh mis gibi git kocanla, eğlen, ne güzel işte” diye geçirmedim de değil, doğruya doğru şimdi.
Ve sonra gerçekler ortaya çıkıverdi.
“Zaten” dedi, “Kocamın erkek arkadaşlarının hepsinin ikinci evlilikleri.
Kadınların hepsi benden en az 10’ar yaş küçükler. Çok da anlaştığım söylenemez tabii onlarla. Ay zaten ben hâlâ hepsinin ilk eşleriyle görüşüyorum ayol, benim arkadaşlarım onlar ya.
Şimdi bunlarla da görüşüyorum. Ay tuhaf bir durum”...
Yeminle gülmemek için kendimi zor tuttum. Bir kadın olarak kendimi o kadının yerine koydum.
Valla gitmek istemezdim ben de. Hepsi benden, sizden 10 yaş genç, düşünsenize.
Doğa kanunu yani, kendine ne kadar baksan, bir yerden açık verirsin
illa ki.
Ay hatta ben kocama yasak falan bile koyardım belki de “Bitti; görüşmek yok bu kankalarınla artık” diye.
Adamın aklını çelerler ayol, kanı oynar adamın durduk yere.
Ya da alacaksın bu adamı, alnından öpeceksin, kendine de bir madalya takıvereceksin, ne kadınmışım ben bak hâlâ ikinci ele düşmedim diye.
Yok, adama “Görüşme arkadaşlarınla” diye yasak koysan, bu sefer görüşecekler erkek erkeğe, iyisi mi yalnız bırakmayıp eşlik edeceksin her yerde.
İlk eşleri düşündüm sonra bir de... “Yarın aramazlar mı” dedim bu kadıncağızı: “Ne yapıyordu Ahmet, Hüseyin, Ali, Mahmut?
Nasıl yeni karısı, güzel mi, çirkin değil mi, zevksiz değil mi, ay saçı hâlâ civciv sarısı mı?”
Hadi Ayşe dedim, yine neler türettin, kimse bu zamanda bunları düşünmez ama art niyetlisin, gazeteni oku.
Bir baktım yine Asena, Berkay, Caner üçlüsü.
Al dedim burada da evliliğimsi bir şey var. Artık bu üç ismi duyunca, fotoğraflarını görünce direkt Ta..., Ga..., Pa..., Ne... içiyorum ben valla.
(Mide ilaçlarının kısaltılmış halleri, ilaç adı yazamıyoruz ya...)
Berkay’la Asena mı evli? Caner’in son şarkısının adı ne? Caner şarkıcı değil miydi ki?
Kim, kimin fotoğrafını, kime yollamış? İlk fotoğrafı kim görmüş, koca mı görmüş, öbür adam mı?
Onun mu avukatı onun menajerini, diğerinin menajeri mi onun avukatını aramış?
Asena dansı bıraktı mı? Kafam çorba oldu.
Bu arada Niran, Nirvana’ya ne zaman erdi? Klipleri yasaklatamadı, beceremedi, hocası da onu terk mi etti de şimdi türbanlarla poz veriyor?
İnancını içinde yaşamak, dini suistimal etmemek ayıp mı olmaya başladı?
Şimdi “Bir bardak su verir misin Niran?” desem bana besmelesiz vermez mi?
Senin ve evlatlarının iyi yolda olduğunuzu, inançlarınızın güçlü olduğunu sadece sen ve ailen bilse Niran, bu size yetmez mi?
İlla kapak mı olacaksın? Ne gerek var ki?

Yazarın Tüm Yazıları