Türk ekonomisi nereye gidiyor?

ANKARA’da bu defa bir “ekonomi turu” attım.

Haberin Devamı

Soru şuydu: “Türk ekonomisi nereye gidiyor?”
Ya da...
“6 ay önce ekonomi kanallarında yorum yapan analizciler yaklaşan fırtınadan söz ediyordu. Gelişmekte olan ülkeler ve Türkiye’de ekonominin kötüye gideceği konuşuluyordu. Hatta “kriz senaryoları” tartışılıyordu... Peki ne oldu?”
Ankara’da ekonominin açık kulislerinde, kapalı koridorlarında uzun sohbetler yaptım.
Şimdi aldığım izlenimi, birinci ağızlardan dinlediklerimin özetini başlıklar halinde aktarıyorum:

ORTA VE UZUN VADEDE

1) Başbakan Yardımcısı Ali Babacan başkanlığında Türkiye’nin 2019 yılına kadar yapacağı mikro reformlar 25 ayrı alan için 1200 civarında mikro reform maddesi olarak hazırlanmış... Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bunun detaylarını Meclis komisyonunda açıklıyor.
2) İnovasyondan üretim kalitesine, eğitimden yerli kaynaklara dayalı enerji üretimine kadar kapsamlı bir reform paketi bu. (Paket maddelerini yazının sonunda bulabilirsiniz...)
3) Reform paketinin bir seçim yatırımı olmadığını göstermek için önümüzdeki 3 ay içinde en az 250 ayrı başlık yürürlüğe giriyor.
4) Başbakan Davutoğlu bu reform paketini sahiplenmiş. Ve çok büyük destek veriyor.

ŞEFFAFLIK REFORMU

5) Türkiye’nin yatırım yapılabilir ülke konumunu sürdürmesi açısından çok hassas olan şeffaflık konusu ayrı, bir reform paketi olarak hazırlanmış.
6) Şeffaflık kapsamında rant yaratıcı tüm imkânlar belirli bir çerçeveye alınacak. Yani kişi ve kurumların rant yaratıcı kararları alabilmesi imkânı kurallar bütününe bağlanacak. Kişilerin elinden alınacak. Kişiler, makamlar değil kurallar belirleyici olacak.
Bunun için, ‘EYLEM-TAKVİM-İLGİLİ KURUM-DENETİM’ sistemi hazırlanmış durumda...
Hangi reformu hangi kurum ne zaman yapacak? Kim denetleyecek belirlenmiş durumda.

PETROL FİYATLARI

7) Petrol fiyatlarındaki düşüşün kalıcı olduğu kabul ediliyor. Bu da Türkiye’nin cari açığında ciddi bir düşüşe neden olacak. Enerji ithalatı yüksek olan Türkiye düşük fiyatlı petrolden ciddi bir fayda elde edecek. Bu da ekonomiyi olumlu etkileyecek.
8) Devletin iç ve dış borcunun milli gelire oranı düşecek.
9) Böylece 2015 yılı içinde Türkiye’nin büyümesi yüzde 4 civarı olarak tahmin ediliyor.
10) Gelişmekte olan ülkeleri yakından ilgilendiren Fed faiz oranlarındaki hareketlilik iyi yönetilir olduğundan etkisi de sınırlı olacak.

RİSK FAKTÖRLERİ

11) Türkiye’nin içinde bulunduğu yapıda küresel risk faktörleri kırılganlığı tetikliyor. Buna göre Euro bölgesindeki yavaşlama, potansiyel büyümedeki azalış, küresel finansal koşullarda sıkılaşma, jeopolitik gerginliklerin artması önümüzdeki dönem için risk faktörü olarak görülüyor.

KRİZ ANINDA NE OLUR?

Ekonomi kulisleri siyasi kulisler gibi olmuyor.
Ekonomi kulislerinde senaryolar mutlak somut bir veriye dayanmak zorundadır. Siyasette ise ‘iki doğru bir dedikodu’ karışabilir.
O nedenle çok güvendiğim bir isme açıkça sordum: “Bir kriz anında Türkiye’nin durumunu nasıl görüyorsunuz?”
Cevap: “Eğer çok büyük ve beklenmedik bir istikrarsızlık olmazsa bu şartlarda Türkiye küresel bir krizde çok büyük yara almaz. Çünkü durumumuz 2002’deki gibi değil. Bankacılık finans sektörümüz sağlam. Enflasyon tehdidi yok. Enerji ithalatı olumlu yönde. Devletin borçlarını sürdürebilme gibi bir sıkıntısı yok. Bu nedenle Türkiye küresel bir kriz anında çok büyük risk ekseninde değildir. Hatta önümüzdeki dönemde yatırım yapılabilir noktadadır.”

SEÇİMLERİN ETKİSİ

Önümüzdeki dönemin en kritik meselesi istikrar olarak gösteriliyor.
Ekonomiyi yönetenlerdeki özeti şöyle: “Türkiye yerel seçimleri, Cumhurbaşkanlığı seçimini tamamladı. Şimdi 6 ay sonra genel seçimler var. Genel seçimleri de tamamladıktan sonra 2019’a kadar seçim yok. Bu seçimsiz dönem reformlar açısından çok olumlu bir dönemdir. Türkiye bu dönemde yeniden yüksek büyüme patikasına girebilir. Düşünün ki geçmiş istikrar döneminde Türkiye kamu net dış borç stokunun GSYH’ye oranını yüzde 25.2’den eksi yüzde 4.8’e düşürmeyi başarmıştır. Siyaset üstündeki hedef budur...”
Evet Ankara”da yaptığım bir “eko-tur”dan sonra edindiğim izlenimleri özetledim. Burada benim dikkatimi çeken önemli reformlardan birisi “şeffaflık reformu”dur. Şimdi şöyle sorabilirsiniz: “Meclis’te yolsuzluk iddialarının soruşturulduğu komisyona yayın yasağı getirirken, sen hangi şeffaflıktan bahsediyorsun?”
Evet ama ben size Ankara kulislerinde hükümetin önümüzdeki döneme yönelik ekonomik hazırlıklarını ve reform önceliklerini aktarıyorum.
Başbakan Ahmet Davutoğlu hükümeti böyle bir hazırlık içinde.
1200 civarında mikro reform hazırlığı hemen başlıyor. Şeffaflık reformu ekonominin yatırım cazibesi açısından çok önemli görülüyor. Başbakan da buna inanmış.
Gerisi de sizin yorumlarınıza kalmış...

İŞTE O 25 MADDELİK REFORM
1-Üretimde Verimliliğin Artırılması
2-İthalata Olan Bağımlılığın Azaltılması
3-Yurt İçi Tasarrufların Artırılması ve İsrafın Önlenmesi
4-İstanbul Uluslararası Finans Merkezi
5-Kamu Harcamalarının Rasyonelleştirilmesi
6-Kamu Gelirlerinin Kalitesini Artırılması
7-İş ve Yatırım Ortamının Geliştirilmesi
8-İşgücü Piyasasının Etkinleştirilmesi
9-Kayıt Dışı Ekonominin Azaltılması
10-İstatistiki Bilgi Altyapısını Geliştirme
11-Öncelikli Teknoloji Alanlarında Ticarileştirme
12-Kamu Alımları Yoluyla Teknoloji Geliştirme ve Yerli Üretim
13-Yerli Kaynaklara Dayalı Enerji Üretimi
14-Enerji Verimliliğinin Geliştirilmesi
15-Tarımda Su Kullanımının Etkinleştirilmesi
16-Sağlık Endüstrilerinde Yapısal Dönüşüm
17-Sağlık Turizminin Geliştirilmesi
18-Taşımacılıktan Lojistiğe Dönüşüm
19-Temel ve Mesleki Becerileri Geliştirme
20-Nitelikli İnsan Gücü İçin Çekim Merkezi
21-Sağlıklı Yaşam ve Hareketlilik
22-Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısını Korunması
23-Yerelde kurumsal Kapasitenin Güçlendirilmesi
24-Rekabetçiliği ve sosyal Uyumu Geliştiren Kentsel Dönüşüm
25-Kalkınma İçin Uluslararası İşbirliği Altyapısının Geliştirilmesi

Yazarın Tüm Yazıları