Davutoğlu: El öptürmeyeceksiniz

Güncelleme Tarihi:

Davutoğlu: El öptürmeyeceksiniz
Oluşturulma Tarihi: Kasım 30, 2014 12:55

Başbakan Ahmet Davutoğlu AK Parti’nin Balıkesir İl Kongresi’nde konuştu. Davutoğlu konuşmasında AK partililere, "el öptürmeyeceksiniz" talimatını tekrarladı.

Haberin Devamı

İşte Davutoğlu’nun konuşmasından satır başları:

Gezi provokasyonlarında geri adım atacağımızı düşündüler ama millet inadına milli irade dedi. 17-25 aralık kumpasını kurdular, sandılar ki ak parti kadroları geri adım atar. Durmadık, durmayacağız. 30 Mart’ta milletimiz dedi ki, bizi temsil edenlerin arkasındayız dedi. Sonra 10 ağustos seçimlerinde, sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı büyük bir onurla cumhurbaşkanı yaptık.

Hiçbir güç bunu engelleyemedi. Ne çatı adayları engelleyebildi, ne de medyada yürütülen kampanyalar engelleyebildi. Çünkü millet ayağa kalkmıştı. 10 Ağustos’tan sonra beklediler ki ak parti içinde küçük hesaplar olsun. olmaz, Ak Parti kadroları aralarına fitne sokmazlar.

Dün Kılıçdaroğlu Diyarbakır’da konuşuyor, bugün gazetelerde vardı. İbret ibrettir. Diyor ki “biz birbirimizle tam olarak konuşamıyoruz. Her bir arkadaş öndekinin hata yapmasını bekliyor. Dedikodularla parti zayıflatılıyor” diyor. Bakın aradaki fark bu. O diyor ki, CHP kadrolarında birileri diğerini engellemeye çalışıyor. Ak parti kadroları diyor ki hep beraber dimdik ayaktayız ve emanet devir teslimi yapıldığında kongrelerimiz veda kongresi olmuyor vefa kongresi oluyor.

Bu çağrıma Bahçeli cevap verdi. Hadi Tuncelilerin gözünün içine bakarak konuşun dedim. Tunceli’ye gitti valilik bahçesinde konuştu, hiçbir Tuncelilinin elini sıkmadan oradan ayrıldı. Ondan birkaç gün önce ben de Tunceli’deydim. Cemevine gittim, hak Muhammed Ali sofrasına oturdum. Ve gösterdik ki Kuvayi Milliye söz konusu olduğunda, Sünni ile Alevi yan yanadır, kardeştir, kardeş olacaktır. Patnos’a gittim orada bu vatanın birliği için ve demokrasimizin geleceği için 6-7 ekim provokasyonlarına karşı dimdik duran Kürt vatandaşlarımızla konuştum. Orada onlar bu bayrağı dalgalandırdılar. Vatanın birliğini beraberliğini Kobani provokasyonlarına karşı savundular. Kuvayi Milliye ruhu söz konusu olduğu zaman, Türk-Kürt kardeştir, ayrımcılık yapan kalleştir.

Sayın Bahçeli gitti valilikte konuştu ayrıldı. Biz ise aynen bu salondaki aşk gibi orada gümbür gümbür Ak Parti merkez ilçe kongresini yaptık ve al bayrak ile ak parti bayrağını birlikte dalgalandırdık. İşte aramızdaki fark bu. Milliyetçilik, onu savunanlar milletin fertleri arasında ayrımcılık yapmaz. Vatan topraklarının her bir köşesine gitme cesareti, al bayrağı dalgalandırma onurunu yaşarlar. O zaman Kuvayi Milliye ruhu ayağa kalkar. Bizim anladığımız anlamda bu ülkeye aşkla bağlı olmak milletin birliğini temsil etmekle olur.
Dikkat ederseniz diğer partiler vatanın belli köşelerinde var diğerlerinde yok. Vatanın bütününde olan yegane parti AK Parti. Büyük bir demokrasi aşkıyla, kongrelerimizle vatanın birliğini ve beraberliğini savunan yegane parti AK Parti.

Bakınız 2001 Türkiyesini düşününüz. Halk bir başbakan seçmiş, hükümet var. Sayın Bahçeli de başbakan yardımcısı. O zaman CHP-DSP koalisyonu, şimdi de nedense CHP MHP koalisyonu var. Çünkü biz ne zaman tek parti dönemi desek, CHP’den çok MHP savunuyor onu. Bu bir zillettir Bahçeli için. Tek parti döneminin de vesayet döneminde yapılan hiçbir zulüm millet nezdinde itibar görmez. 2001’de Türkiyesinde Türkiye ne durumdaydı?

Haberin Devamı

"EL ÖPTÜRMEYECEKSİNİZ"

Haberin Devamı

O tek parti döneminde camilerde Allahu ekber denmiyordu, tanrı uludur deniyordu Bahçeli. Devlet insanı yaşattığı zaman devlettir. Biz devlet el öptürmez dediğimiz için Bahçeli alındı. Devlet millet el öptürmez, milletin elini öper, milletin değerini savunur. Buradan bütün dava arkadaşlarıma sesleniyorum. Hiçbiriniz hiçbir gerekçeyle el öptürmeyeceksiniz, ama gerektiğinde diz çökeceksiniz, bağdaş kuracaksınız, gönül gönüle konuşacaksınız.

2001’de Türkiye gibi onurlu bir millet, ülke seçilen başbakan tarafından idare edilmiyordu. Gelen IMF memuru talimat veriyordu. Bahçeli de o talimatları uyguluyorlardı. Biz geldik ne oldu? Onların bize bıraktığı borç defterini ebediyen kapattık. Oraya benim babaannemin resmini ve sözünü asmışsınız, çok teşekkür ederim. Ama dedemin de bir sözü vardı “ya rab bana öyle bir tevekkül ver ki, değil ki namerde merde dahi eyleme muhtaç.” 2002’de onlardan devraldığımızda namerde muhtaç kılmışlardı Türkiye’yi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!