Hayrettin Hoca uyarıyor

HAYRETTİN Karaman Hoca yolsuzluklar konusunda iktidar partisini uyaran iki yazı yayınladı.

Haberin Devamı

Bu uyarının Hayrettin Hoca’dan gelmesi fevkalade önemlidir. İktidar partisini destekleyen kitleler üzerinde hayli etkili bir fıkıh bilginidir.
Erbakan’a mesafeli dururken, AKP’yi açık tavırla desteklemiştir.
Karaman, bu yazısının “muhalefet partileri” tarafından istismar edilmemesini de istiyor. Böyle bir riski göze alarak yazdığına göre, konuyu son derece önemli bulduğu anlaşılıyor.
Gerçekten çok önemli bir sorundur.


DİNDARLIK VE AHLAK


Sayın Karaman meseleyi kişilerin “dindarlık ve ahlak” dereceleri açısından ele alıyor. AK Parti’de iki tip insan olduğunu söylüyor: Bir kısmı kendisinin de toz kondurmayacağı “faziletli insanlar”dır. Öbürlerini ise şöyle tanımlıyor:
“Dindarlıkları gevşek olanlar helale harama bakmadan, dindarlıkları az çok etkili olanlar ise işi bir şekilde kitabına uydurarak ve partideki konumlarını kullanarak menfaat sağlıyorlar...” (Yeni Şafak, 28 Kasım)
Hoca, demokrasiyi benimsemediğini defalarca yazdı. Bu yazısında da demokratik siyasetin “yalnızca seçkinlerle değil halk ile yapılıyor” olmasından yakınıyor, bunun ehliyetsizliğe yol açtığını, bu yüzden demokrasilerde “faziletli yöneticilerin işlerinin çok zor olduğunu” söylüyor! Partideki faziletli insanları “ahlak, ehliyet ve liyakat” konusunda seferberlik açmaya çağırıyor.
Fazilet çağrısını elbette desteklemek gerekir. Fakat...

Haberin Devamı


‘BİZDEN’ OLANLAR


Evvela, Hoca’nın savunduğu sistem, klasik dönemde filozof Eflatun’un ve Farabi’nin, modern çağda da Jakobenlerin savunduğu oligarşik Cumhuriyet tasavvuruna benziyor: “Faziletli seçkinler”in hâkim olacağı bir toplum... Fakat İslam tarihi de dünya tarihi de göstermiştir ki, oligarşik rejimlerde faziletli yöneticiler olsa bile, yozlaşma, çürüme daha fazla oluyor.
Çünkü bu rejimlerde iç ve dış denetim kurumları rahat çalışamaz.
Partiler için de böyle... “Dava için” yahut parti dayanışması düşüncesi yolsuzluk ve kayırmaları yaygınlaştırır. Hoca’nın kendisi de şu çok isabetli eleştirilerde bulunuyor:
“Partililer tek tipleşiyor... Kitabına uydurarak ve partideki konumlarını kullanarak menfaat sağlıyorlar!”
Demek ki asıl bakılması gereken yer, sistemin yolsuzluk ve kayırmaya müsait olup olmamasıdır. Onun için, bu son derece önemli sorunun, hem ahlak davası olarak hem sistem reformu olarak ele alınması zorunludur.

Haberin Devamı


DEMOKRASİ VE YOLSUZLUK


Uzun tecrübelerden sonra bu konuda demokrasinin geliştirdiği çözümler bellidir:
-Sistem mesela ihale sistemi “şeffaf” olmalıdır. Bir kesimin yolsuzlukta yahut kayırılmakta çıkarı varsa, öbür kesimler bunu görebilmelidir.
-Sistem “denetlenebilir, hesap verir” olmalıdır. Seçmene hesap vermek yetmez. Bağımsız kurumlar rahat çalışabilmeli, Sayıştay raporları ulaşılabilir olmalıdır. En önemlisi, yargı bağımsızlığı evrensel düzeyde sağlanmalıdır.
-Sistem “eleştirilebilir” olmalıdır, yani hür basın ve hür sivil toplum kuruluşları.
AİHM içtihatlarına göre, sadece resmi kurumların değil, toplumsal kesimlerin denetimi de demokrasi ve şeffaflık için zorunludur.
Somut bir örnek: Müteahhitler Birliği “ihale sistemi şeffaf değil, Kamu İhale Kurumu’nun yetki ve sorumlulukları yeniden düzenlenmeli” diye açıklama yaptı. AKP iktidarında İhale Yasası 30 defa değiştirilerek ihalesiz iş verme kolaylaştırılmıştır. “Faziletli insanlar” ihale kayırmalarını nasıl önlesin? İşte Maliye Bakanı Mehmet Şimşek “Elimden gelse bütün istisnaları kaldırırım” dedi, ama elinde olmadığından bir şey yapamadı.
Onun için “faziletli insanlar”a yönelik çağrı önemlidir fakat şeffaf, denetlenebilir, eleştirilebilir, yani daha demokratik bir sistem için reformlar yapılması çok daha önemlidir.

Yazarın Tüm Yazıları