Türkiye-ABD buluşmasının tek yolu

“ÇANAK çömlek dükkânı kuralı” diye bir deyiş var ABD’de. Yani: Çanak çömlek satan bir dükkânda bir ürünü kırarsanız, onu satın almak zorundasınız. Buna “Kırarsan senindir” de diyorlar kısaca.

Haberin Devamı

İşte bu kuralı ABD’nin eski Savunma Bakanı Colin Powell, Başkan George W. Bush’a hatırlatmıştı. Irak’ı işgâl etmeden önce. “Irak’a girersek, hasarlardan biz sorumlu oluruz” mealinde. O gün Bush’un kulak asmadığı bu kural, bugün ülkedeki hâkim anlayış. Zira ABD Suriye’de mümkün olanın en azını yapma derdinde.

*

ABD’nin bugün Suriye’de ne yapacağına dair en ufak bir fikri yok. Bunu bizzat Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey ve geçtiğimiz hafta istifa eden Savunma Bakanı Chuck Hagel itiraf ettiler. Evvelki hafta Temsilciler Meclisi’nde yaptıkları bilgilendirmede, “Suriye için askeri bir çözümümüz yok” diyerek. Dahası zaten bu çözümsüzlük, Hagel’ı istifa etmeye sevk etti. Obama’nın bir önceki Ulusal Güvenlik Danışmanı James Jones’a geçtiğimiz hafta “Suriye’de ne yapacaksınız” diye sorduğumda, yanıtı son derece netti: “Bilmiyorum.”
Ne var ki, ABD her ne kadar ne yapacağını bilmese de, ne yapmayacağını çok iyi biliyor. Söylüyor. Bunlardan birincisi, Esad’ı şu anda düşürmek. İkincisi de, kara savaşı için asker göndermek.

*

İŞTE Türkiye’nin ısrarla kurulmasını istediği uçuşa yasak bölge de (UYB), ABD’nin istemediği bu iki noktayı birleştiriyor. Zira herşeyden önce Suriye’de kurulacak bir UYB, Esad’ın uçaklarına yasaklanacak. Bu da, ABD’nin Esad’ı karşısına alması anlamına gelecek. Ve ciddi şekilde çatışma riski doğuracak. ABD, bunun savaşın yönünü değiştireceği görüşünde. Hedefi IŞİD yerine Esad yaparak.
Geçtiğimiz hafta İstanbul’da bulunan ve konuştuğum Amerikalı üst düzey yetkililer de bunu vurgulamışlardı: “Esad, ABD’nin kara saldırısı yaptığı yerlere girmemesi için uyarıldı ve bugüne kadar buna saygı gösterdi. UYB bu tabloyu tamamen değiştirir.” Şunu hatırlatmadan da geçmediler: “Kuzey Irak’ta 91’de UYB kurduk, ama öncesinde Saddam’ın hava gücünü yerle bir etmiştik. Oysaki özellikle Suriye’nin batısında Esad’ın güçlü bir hava gücü var.”

*

BUNUNLA birlikte, UYB’nin sadece havadan değil, karadan da korunması gerekiyor. Bunun için de ciddi miktarda askerin konuşlanması şart. Bu da, malûm, ABD’nin karşı çıktığı 2. nokta.
Bu nedenlerle de ABD, UYB kurulmasını isteyen Türkiye’nin elini taşın altına koymasını istiyor. Yani Türk askerinin bu bölgeyi korumasını. Ve böylelikle Türkiye’yi Suriye’de baş ortağı yapmayı düşünüyor. Zira ABD’nin Irak’ta ortakları çok: Yeni Bağdat hükümeti ve Kürtler. Suriye’de ise hiç ortağı yok. Özgür Suriye Ordusu zaten henüz hazır değil. Dolayısıyla Türkiye’yi en uygun aday olarak görüyor.

*

NE var ki Ankara, ABD’den Esad’ın gideceği sözünü almadan daha fazla angaje olmak istemiyor. Ve işte herşey bu noktada kilitleniyor.
Türkiye UYB talebinde ısrar edecekse, bu çıkmaz sokaktan çıkabilmenin tek yolu var gibi görünüyor: Esad meselesini ABD gibi şimdilik ertelemesi ve böylelikle daha fazla müdahil olması. Zira Ankara UYB’nin askeri sorumluluğunu üstlenirse, ABD de ortak bir güç kurulması için destek verecektir. Keza Amerikalı askeri yetkililer, yakında karada daha fazla müdahil olmak zorunda kalacaklarını kendileri de açıkça söylüyorlar.

*

EZCÜMLE, bu kördüğümden çıkabilmek için Türkiye Esad tutumunu değiştirecekse, ABD’nin de asker göndermeme yemininden dönmesi gerekecek.
Kaldı ki, en başa dönecek olursak, ABD’nin dükkâna girmeme gibi bir lüksü zaten yok. Zira 2003’te Irak’a girdiğinde epey bir çanak çömlek kırmıştı. Dolayısıyla o günün eseri olan bugünün kırıkları, bizzat kendisine ait.

Yazarın Tüm Yazıları