Üşür kardan adam da...

KAR yolları kapamıştır. Hakkari’nin dağ köyüne “bir mevsim” öğretmenliğe giden genç adam ilk dersine girer: “Kalem-defterinizi çıkarın çocuklar.” Ama bakar ki, ne defter var, ne kalem, ne kitap... Çareyi dersi dışarıda yapmakta bulur. Küçük bir kızı çağırır ortaya, “Sen güneş ol”. Bir oğlan çocuğuna seslenir sonra, “Sen de dünya ol, dön etrafında”...

Haberin Devamı

Erden Kral’ın Ferid Edgü’nün romanından sinemaya uyarladığı Hakkâri’de Bir Mevsim’i yıllar önce izlemiştim.
Film 12 Eylül cuntasının sansürüne 5 yıl takıldıktan sonra gösterilebilmişti...
Sıkıydı oyuncuları da; Genco Erkal, Rana Cabbar, Şerif Sezer, Macit Koper, Erkan Yücel ve filme belgesel tadı katan “oralı” çocuklar.
* * *
Öğretmenin kentine/kendine dönme vakti geldiğinde çocuklara yaptığı veda konuşmasıyla gelir filmin finali:
“Yavrularım, size bir çok şey öğrettim, örneğin dünyanın döndüğünü...
Dünyanın döndüğünü öğrendiniz, ama burada, bu dağ başında herşey farklı.
Belki benim için doğru olan sizin için doğru değildir, benim için gerçek olan sizin için gerçek değildir.
Öğrettiklerimin çoğu böyleyse, bağışlayın beni... Öğrettiklerimi unutun.
Dünya dönüyor evet,
ama bu dağ başında dönmemesini bilmek daha doğrudur.
Çünkü ben başka bir yerden geliyorum, karların erimesiyle de gidiyorum işte.”
* * *
İlk kar yağdı.
Birbirinden sevimli, sıcacık-turuncu burunlu kardan adamlar göreceğiz yine sokaklarda... Aklıma yine o film gelecek. Erkal’ın öğrencilerine söyledikleri:
“Hadi çocuklar dersimiz oyun, hep birlikte bir kardan adam yapalım.
Burnuna koyacağımız havuç yok, ama bir tezek parçası koyarız. Gözüne koyacağımız kara zeytinlerimiz yok, ne yapalım biz de gözlerini oyarız.
Eline vereceğimiz süpürge de yok, ama bir çifte veririz.
Dergilerdeki kardan adamlara benzemeyecek ama aldırmayın. ‘Bizim kardan adamımız da böyle olur’ deriz soranlara.
Soran olursa...’’
Üşür kardan adam da...
İlk kar yağdı.
Kar yağdığında varoşlar da daha uzakta kalacak yine.
Kış, kentin varoşları ile merkezini daha kalın çizgilerle birbirinden ayıracak.
Ve varoş delikanlıları, “ora”dan “bura”ya artık daha seyrek gelecek. Kalın bir paltoya pek dönüşemeyen ince montlarıyla, yokuş aşağı yürüyemeyecek.
Edip Cansever’den mülhem, “Uzun süren kar yağışlarının ardından, sevimsiz bir lunaparkta, kimsesiz bir atlıkarınca...”
* * *
İlk kar yağdı.
Ve evet, dünya dönüyor.
Ama her kardan, adam olmuyor.
Sen ne dersen, de...

Haberin Devamı

HAKKARİ’DE BİR MEVSİM/BİR SAHNE

Haberin Devamı

“HOCA, benim kardeş hasta...” diyor.
“Nesi var?” diyorum.
“Ateşi var çok” diyor. “Ölecek...”
“İlaç vereyim mi?” diyorum.
“Hayır, portakal ver” diyor, “Portakal yememiştir hiç”.

Yazarın Tüm Yazıları