Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

CHP yönetiminde havanın son hali

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve arkadaşları ile Hürriyet’in geçen haftaki buluşmasında MİT tartışmasının dışında da kayda değer noktalar vardı.

Haberin Devamı

Doğrusu teke tek görüşmelerin aksine böylesi kalabalık buluşmalar, -bizimkinden hareketle söyleyelim- şu gözlemlere de olanak veriyor:
Sadece liderin görüşünü dinlemiyor, arkadaşlarının hem ona yaklaşım ve bakışını hem de kendi aralarındaki ilişkiyi daha doğru bir yere oturtma şansı da ediniyorsunuz.
CHP’ye gelişlerinin hemen ardından genel başkan yardımcısı olarak dikkat çeken iki isim; Mehmet Bekaroğlu ile Enis Berberoğlu da masanın etrafında olunca bu nokta ayrıca önem kazanıyor.


‘YETMEZ AMA EVET’LİK ANKETLER


Bekaroğlu, uyum sorununu geniş ölçüde aşmış; kendisine rahatlıkla laf atılan, atılan lafları karşılayan, gerek gördüğünde veya istendiğinde aralara girip kısa ve net söz söyleyen, ama az da ‘dur hele daha yenisin’ izlenimi bırakan bir görüntü sergiledi.
Berberoğlu ise medyadan gelmenin de avantajıyla daha rahattı.
Müdahaleden çekinmeyen, sohbeti yönlendirici, fotoğraf çekiminden oturma düzenine kadar ayrıntılarla ilgilenen, ‘on the record’ veya ‘off the record’ sınırları çizen konumdaydı.
Erdoğan Toprak ise genel başkan yardımcılığından başdanışmanlığa geçmiş olmakla birlikte, hâlâ eski ağırlığını hissettiriyordu.
Yine en az konuşan, an az müdahale edendi, yani ketumluğunu korudu.
Ancak bunda, “Benim görevim liderin verdiği bir karar varsa, onu savunup başarıya ulaştırmaktır” şeklindeki inancının etkisini de unutmamalı.
Yine de ortalıkta dolaşan, CHP’yi yüzde 24 bandında gösteren anketlere karşılık, “Hayır, kesinlikle öyle değil, bizde 3 anket var, üçünde de yüzde 28 ve üzeri” sözlerini Toprak’tan duyduğumuzu ilan edelim.
Malum; CHP yönetimi anket üzerinden konuşmayı pek sevmiyor, ama “Tabii ki yeterli değil, sonuç daha iyi olacak. Her şeyi hazırlıyoruz” dediğini de ekleyelim.

Haberin Devamı


NE İSA’YA NE MUSA’YA


Kılıçdaroğlu, yine zaman zaman kendi eksikliklerini kabul edip, eleştirileri hoşgörü ile karşılamayı sürdürdü, ama bazı konularda eskisine oranla daha kararlı bir tavır sergiledi.
Örneğin, İstanbul İl Başkanlığı’na Murat Karayalçın’ın atanmasıyla ilgili tüm eleştirileri ısrarla reddedip kararının arkasında duracağını o gün de net gösterdi.
“Eleştiri yapanları bildiğini” ama Karayalçın’ın onları yanıltacağını, deneyim ve partici kimliği ile İstanbul örgütünü harekete geçireceğini özenle vurguladı. Genel politikalarda ise bazı alanlarda hâlâ ‘kararlı’, ‘taraf’, ‘net bakış’ izlenimi edinilemiyor; ‘ne İsa’ya ne Musa’ya yaranma’ görüntüsü korunuyor.
Kürt sorunu, sınıfsal veya toplumsal bakış, bazı dini konularda böyle...
Ancak, en azından kendi adıma, bir konudaki tutumu pek anlamadım.
AKP’nin çıkardığı bir yasa ile 6.5 milyon işçinin -ki büyük çoğunluğu AKP’ye oy veriyor- kıdem, grev ve sendika haklarında ciddi gerilemeler yaşandı.
CHP, Anayasa Mahkemesi’ne gidince bu haklar, 20 gün önce geri alındı.
CHP’nin bu konuyu yeterince dillendirdiği söylenebilir mi bilmem; ama örneğin, ‘billboard’lara çıkılsa AKP’li belediyeler engeller, para da yok” veya ‘sendikalı işçi sayısı şu kadar’ şeklindeki değerlendirmeler siyasi görülebilir mi?
CHP’nin, ‘2 oy daha fazla’ dışında bir hesabı olabilir mi?

Yazarın Tüm Yazıları