Yapboz No: 4

YAPBOZ başlığıyla bu dördüncü yazım; yargıya müdahale kanunlarının ardı arkası kesilmediği için artık bu konudaki yazılarıma numara koyuyorum.

Haberin Devamı

Yargıtay Başkanı Sayın Ali Alkan, kamuoyuna açıklamalar yapmaktan dikkatle kaçınan, polemikten uzak duran değerli bir hukukçudur. Onu en iyi Bülent Arınç şu sözlerle tarif etti:
“Sayın Alkan Yargıtayımızı layıkıyla temsil eden insanlardan biridir!”
Evet layıkıyla... Yani Başbakan Davutoğlu “liyakat, liyakat, liyakat” diyor ya, tam o vasıfta bir hukuk adamı... Ali Alkan’ın tek polemiğini, siyasi yöne çekilebilecek bir beyanatını gördük mü?
1 Eylül adli yıl açılış konuşmasında yaptığı uyarıların duvardan geri döndüğünü görünce, yargı bağımsızlığını savunmak için sesini yükseltmek zorunda kaldı, önceki gün “tarihe not düşen” açıklamasını yaptı.


ALTI AYDA İKİNCİ KEZ


Başkan Alkan açıklamasında ne diyor? TV ve gazetelerde geniaşçe yer aldı.
Alkan’ın eleştirilerinden birkaç tanesini şöyle özetleyebilirim:
“Yargıtay’ın iç işleyişinin nasıl olacağına dair düzenleme yaparak yasamanın yargıya müdahale etmesi Anayasa’ya aykırıdır...
Yakında kurulacak istinaf mahkemeleriyle Yargıtay’daki dosya sayısı yüzde 90 oranında azalacak olduğu halde, şimdi yeni yasa teklifiyle Yargıtay’a 130 hâkim daha ilave ederek üye sayısını 516’ya çıkarılması kamu yararıyla izah edilemez...
28 Haziran 2014’te çıkarılan kanunla Yargıtay Başkanlar Kurulu ve dairelerin üye dağılımı zaten değiştirilmişti. Altı ayda ne oldu ki, şimdi bir kere daha değiştirilecek?!”
Ben söyleyeyim, bu altı ayda HSYK seçimleri oldu. Zaten iktidar Yargıtay’a bir kere daha müdahale etmek için HSYK seçimlerini Adalet Bakanlığı listesinin kazanmasını bekliyordu. Liste kazandı ve şimdi işte Yargıtay için daha önceden kararlaştırılmış bu siyasi program uygulanıyor.


HUKUKİ DEĞİL SİYASİ


Bu yazdıklarım yorum değil, maddi gerçek. Temmuz ayında üye seçimleri için, Adalet Bakanlığı’na çağırılan Yargıtay üyelerine Bakanlık bürokratlarının söylediği şuydu:
“Bizim listeyi seçmezseniz sonbaharda kanun çıkarıp Yargıtay’a yeni 100 üye atayacağız, ona göre!”
Bunu ben o zaman yazarak kayda geçmiştim. (16 Temmuz 2014)
Sadece Yargıtay ve Danıştay’a “yeni düzen” getiren bu paket değil... Böyle “bizim liste”lerle yürütülen bir dizi “bizim yargı” yasaları çıkarılıyor. Bilmem kaçıncı paket.
Açıkça siyasi... Hukuk mantığıyla ve hukukun tanımladığı anlamda “kamu yararı” düşüncesiyle değil, siyasi düşüncelerle çıkarılan yargı kanunları. Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ’ın kendisi de “Yapboz diye eleştirebilirsiniz” demişti zaten.

Haberin Devamı


YASAMANIN MÜDAHALESİ

Haberin Devamı


Adalet Bakanı Sayın Bozdağ, Yargıtay Başkanı Sayın Alkan’a verdiği cevapta, neden Yargıtay’la “istişare” yapmadıklarını anlatmıyor, hukuken kabul edilebilir bir gerekçeden bahsetmiyor, “Yasama faaliyeti yargıya müdahale değildir” diyor.
Kuvvetler ayrılığı ilkesine uyulsaydı doğruydu. Fakat yasama yoluyla, yani Meclis çoğunluğuyla, yargıya nasıl müdahale edildiğini gösteren çok sayıda hukuki belge vardır. Bunun en sonuncusu, HSYK’yı Bakanlığa bağımlı hale getiren kanun hakkında Anayasa Mahkemesi’nin verdiği iptal kararlarıdır. Bu kararı okuyan herkes, “yürütmeyle uyumlu yargı” amacının güdüldüğünü kanıtlarıyla görecektir. (Karar No: 2014/81)
Meclis’teki “paket” de aynı amacın uygulama aşamalarından biridir.
Merhum Prof. Tahir Taner, hukukun temel prensiplerine aykırı 27 Mayıs bildirilerine imza koymayı reddettiğinde “Ben tarihten korkarım” demişti. Evet tarihin hükmünden korkmak, yargı üzerinde bu “yapboz”lardan sakınmak gerekir.

Yazarın Tüm Yazıları