Kitty, kelebekler ve seyredilen şiddet

ELLİ dört yıl önce bugün, Dominik’te bir uçurumun dibinde bulunur cesetleri: Patria, Minerva ve Maria Mirabal... Üç kız kardeşin kazayla öldüğünü yazar gazeteler. Gerçek sonra çıkar ortaya. Dominik diktatörünün hedef gösterdiği üç kızkardeşi, askerler defalarca tecavüz ettikten sonra işkencede öldürmüştür. Mezarları, kadın örgütleri tarafından ölümlerinden 40 yıl sonra doğdukları köye taşınır.

Haberin Devamı

O utanç günü “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü” olarak kayda geçer, dünyada...
Ölümlerinden sonra “Kelebekler” olarak adlandırılan üç kızkardeşin anısına...
Daha önce değindiğim gerçek bir olayı, bir başka insanlık ayıbını, yeniden aktarmak istiyorum.
Kitty, kelebekler ve seyredilen şiddet
Geceyarısı saat 03.15... Bir kafede çalışan 29 yaşındaki Catherine (Kitty) Genovese evine dönerken aynı yaştaki bir adamın saldırısına uğruyor.
Adam bıçaklıyor kadını... Genç kadın bağırmaya, mahalleyi ayağa kaldıran çığlıklar atmaya başlıyor.
Çevredeki 10-15 katlı apartmanlarda ışıklar yanıyor, karaltılar seçiliyor perdelerin ardında.
* * *
Birisi balkona çıkıp bağırınca saldırgan uzaklaşıyor. Ama apartmanlardaki ışıklar sönünce yeniden geri geliyor.
Ve yeniden bıçaklıyor genç kadını.
Yere düşen kadın yeniden çığlıklar atarak yardım istiyor.
Saat 03.35... Sürüyor saldırı...
Adam kadını evine girerken üçüncü kez yakalıyor. Çığlık çığlığa, bitmek bilmeyen haykırışlarla yardım isteyen kadını tekrar bıçaklıyor, can çekişen kadına tecavüz ediyor.
Saat 03.50’de “işini” bitiriyor saldırgan...
Polis ilk ve tek ihbar telefonunu olaydan bir saat kadar sonra alıyor.
* * *
Polisler çevredeki apartman sakinlerini dolaşıyor, görgü tanığı arıyor. Ama bir tane bile tanık yok! Hiç kimse ne bir şey duymuş, ne de görmüş...
Bir süre sonra vicdan azabına dayanamayan bir tanığın ifadesi, gerisini çorap (vicdan) söküğü gibi getiriyor...
Olaya en az 38 kişinin tanık olduğu yeniden alınan ifadelerle resmen ortaya çıkıyor: Hepsi olayı görmüş!
Oysa hepsinin ilk ifadeleri, “Evde değildim, mevsim kış olduğu için pencereler kapalıydı, uyuyordum, ilaç almıştım, TV izliyordum, hiç bir şey duymadım, görmedim”den ibaret.
* * *
New York’ta yarım asır önce öldürülen genç kadının katili Winston Moseley yakalanıyor.
Daha önce iki kişiyi daha benzer şekilde öldüren, tecavüz eden katilin gazetelerde yayınlanan ifadesi, tanıkların -yaşadığı/yaşamadığı- vicdan azabına bir bıçak daha saplıyor:
“Apartmanlardaki komşuların bizi gördüğünü fark ettim, aslında çekip gidecektim, ama hepsi pencerelerini kapattılar, uyumaya gittiler, ben de rahatça işimi gördüm...”
Katil işini, en az 38 kişinin gözünün önünde tam 35 dakikada görüyor.
Ve manşet 27 Mart’da The New York Times’dan geliyor:
“Biz Nasıl İnsanlarız?”
* *
Lucas Belvaux’nun bu olaydan sinemaya uyarladığı “38 Şahit” filmini de izledim.
Olaya en az 38 kişinin tanık olduğu ortaya çıkınca savcı, bu durumu ve yasal açıdan “dumur”u şöyle özetler filmde:
“Hiç bir şey yapmayan tek şahide alçak denir, ama 38 kişi olunca, ‘herkes’dir. Korkaklıktan mı dava açayım?”
* * *
Ardından aynı yerde, apartmanlarda yaşayanların hepsinin gözleri önünde cinayet yeniden canlandırılır.
Olayı canlandıran kadın polis çığlık atmaya başlar, dakikalarca... Aynı yerde... Tanıklar bu kez “Çığlıklar daha güçlü, daha uzundu” diyerek katılır “canlandırma”ya...
Her şey olup bittikten sonra -vicdan sızlasa da- konuşmak kolaydır çünkü.
* * *
Tanık olmak önemliydi, peki yeterli miydi?
Onun yanıtı da dün çeşitli illerde yürüyen kadınların pankartında yazıyor:
“Şiddete tanık olma, müdahale et...”


Yazarın Tüm Yazıları