Deniz Seki’nin Cemşit’i

Deniz Seki’nin kaçma süreci boyunca nişanlısı Faruk Salman’ın neler yaptığını, nasıl kendi hayatından fedakârlık ettiğini duydukça/okudukça aklıma hep o film geliyor:

Haberin Devamı

“Selvi Boylum Al Yazmalım”...
Hikayesini bilirsiniz, yine de kısaca özetleyeyim:
Kamyon şoförü İlyas’la Asya birbirlerine aşık olup evlenir.
Hatta çocukları olur.
Bir gün kamyonuyla yine yollara düşen İlyas eve geri dönmez.

Deniz Seki’nin Cemşit’i

Asya, İlyas’ın kendisini aldattığını öğrenir.
Dahası, işleri kötüye giden İlyas, Asya’yı terk eder.
Hikayenin ikinci kısmında bir başına kalan Asya’nın karşısına Cemşit çıkar. Asya ve çocuğuna kucak açar.
Bir süre sonra İlyas’la yeniden karşılaşan Asya’nın artık tercihi bellidir: Cemşit.
Çünkü Cemşit’in emeği onun için daha değerlidir.
Filmin ana fikri de budur zaten: Sevgi emektir.
İLYAS’A KIRGIN MESAJ
Biliyorum, arada bazı farklılıklar var.
Ama Faruk Salman’ın yaptıkları bana Cemşit’i, onun her daim vakur/sessiz ama güçlü duruşunu hatırlatıyor işte, elimde değil.
Verdiği emek, yaptığı fedakârlık, göze aldığı risk ve sevdiği kadın uğruna ailesine rest çekmesiyle...
Hatırlayın, Deniz cezaevinden çıktıktan sonra Ayşe Arman’a verdiği röportajda eski aşkına/yani İlyas’ına şu kırgın mesajı yollamıştı:
“Ben onun yerinde olsaydım cezaevinin önüne çadır kurar, açlık grevi yapardım... Aşkıma sahip çıkardım.”
İlyas’ından yanıt (keşke hiç konuşmasaydı dedirten o berbat yanıt) çok geçmeden gelmişti elbet:
“Biz çingeneler eskiden çadırda yaşardık. Ama artık yerleşik düzene geçtik. Çadır yok, apartman var. Bu yüzden cezaevinin önünde çadır kuramazdım.”
İşte böyle kırgın, üzgün, ıssız, kendini tamir etmeye çalıştığı bir dönemde karşısına çocukluk aşkı Faruk Salman çıktı Deniz’in.
Onunla yeniden başladı.
ONU TANIYAMAMIŞIZ

Haberin Devamı

Deniz Seki’nin Cemşit’i

Ama itiraf edelim, hiçbirimiz Faruk Bey’i tam olarak tanıyamamışız.
Hayattaki herkesin birer İlyas bencilliğinde olduğunu düşündüğümüzden olabilir mi?
Ama tıpkı filmdeki gibi, sırf kendini değil karşısındakini de düşünen Cemşit’ler varmış işte gerçek hayatta.
Şu son altı aylık kaçış sürecinde Faruk Bey’in yaptıklarını duyunca ona hayran kalmamız, “Adam gibi adammış” dememiz bu yüzden işte.
O bizim gerçek Cemşit’imiz.

Haberin Devamı


Deri Fuarı nasıl kabullendi?

Dünya fok ticaretinin yüzde 82’sini elinde tutuyormuş.
Yılda 200 bin civarında fok avladığı için hali hazırda Amerika ve Avrupa’daki sivil toplum kuruluşlarının sürekli tepkisini çekiyormuş.
“İnsanlık adına bu işi durdur” diyen batılı örgütlere ise “Siz kimsiniz ki uygarlıktan bahsediyorsunuz? Gazze’de ne yaptınız?” diyerek karşılık veriyormuş.
Bahsettiğim kişi, işadamı Hatem Yavuz.
Önceki gün haberlerde boy boy vardı: 9. Deri Fuarı’na Fok You adlı markasıyla katılmış!
Evet, tepkilere aldırmadığını göstermek, hayvanseverlerle dalga geçmek için böyle bir isim seçmiş.
Markasının adını duyunca ayrı iğrendim, Gazze’den yola çıkarak fok katliamını aklamaya çalışma çabasından dolayı ayrı...
Çok parlak bir fikirmiş gibi marka ismiyle övünmesinden ise apayrı.
Ama en çok Deri Fuarı’nı yapanlara kızdım.
Nasıl böyle bir şeyi kabullendiklerine şaşırdım. Fuardan daha çok bu konuşuldu çünkü. Hakikaten nasıl kabullenebildiniz?

Haberin Devamı

Susuzluk!

Susuzluk berbat bir şey. Hele İstanbul gibi bir yerde!
Düşünsenize her gün duş almazsanız bitersiniz. Ertesi gün ofise dünün şehir tozu/pasıyla gitmek bir işkenceye dönüşebilir.
Önümüzdeki hafta Anadolu Yakası’nda yaşayanlar maalesef bu işkenceyle tanışacak.
Çünkü 12 ilçeye 4 gün boyunca su verilemeyecekmiş.
Kadıköy’de yaşayanlar zaten epeydir susuz günler yaşıyordu.
Şimdi bir de bu haberle herkes haklı olarak isyanda.
Çünkü dört gün susuzluk şehir ortamında gerçekten fena bir durum.
Bazen dört saatlik kesintilere bile dayanamıyor insan.
İşin vahim yanı ve sorusu şu: Bundan sonra hep böyle mi olacak?

Yazarın Tüm Yazıları