Yeni AKP’ye duygu dilekçemdir

AYLAR önce yazdığım bir yazının başlığı şuydu:

Haberin Devamı

“Biz artık bir millet değiliz...”
Malum ağızlar homurdanmaya başlamıştı.


* * *


Dün Hürriyet’te, Cansu Çamlıbel’in eski AKP milletvekili Reha Çamuroğlu ile yaptığı harika mülakatı okudum.
Tavsiye ederim, mutlaka okuyun.
Türkiye’de artık 3 ulus var” diyor ve sayıyor: “Biri Müslüman kardeşler ulusu, ikincisi laik Türk, Kürt ve İslamcı olmayan Müslümanlardan oluşan ulus, üçüncüsü ise Kürt ulusu...”


* * *


“Müslüman kardeş siyasetinin” Türkiye’yi getirdiği nokta budur...
İşin kötüsü bu üç uluslu duygu federasyonunun fiziki hudutları da çizilmiş vaziyette...
O federasyonu görmek mi istiyorsunuz...
Alın Cumhurbaşkanlığı seçiminin sonuçlarını...
Koyun Türkiye haritasının üzerine...


* * *


Birine yeşil renge boyayın...
Güneydoğu...
Ötekini sarıya boyayın...
Karadeniz, Orta Anadolu... Ankara’nın batısında üç-beş il...
Geriye kalanını da kırmızı...
Trakya’dan Suriye sınırına giden uzun ve derin bir sahil...
Bir de fifty fifty İstanbul ve Ankara kantonları...
Alın size zihinlerde oluşan adı konmamış bir duygu federasyonu...


* * *

Haberin Devamı


AKP, Türkiye’de yeni bir demokrasi kuramadı...
Ama ne yazık ki, yeni bir duygu federasyonu kurmayı başardı.
Reha Çamuroğlu’nun dediği gibi “soğuyan gönüllerin” çizdiği bir duygu federasyonudur bu...


* * *


Umarım, Erdoğan yukarı çıktıktan sonra, yeni bir AKP zihniyeti oluşur ve bu haritayı önüne koyup, nefret ve öfkeyle bölünmüş bu güzel ülkeyi yeniden nasıl tek millet haline getirebileceğini düşünür...


* * *


Bunu başarırsa, Türkiye’nin önü açılır, hep birlikte bir “tek millet anayasası” yaparız.


Latin Amerika’nın keşfettiği ilk Müslüman

GEÇEN ay Küba’daydım.
Orayı Müslümanların keşfettiğine dair hiçbir işaret görmedim.
Ama Kübalıların keşfettiği ilk Müslüman’ın kim olduğu açıkça belliydi.
Eski Havana’nın en mutena yerlerinden birinde güzel bir Atatürk heykeli duruyordu.
Onun biraz ilerisinde de büyük bir samuray heykeli vardı.
Küba’ya gelen ilk Japon samurayıymış...
Acaba Müslümanlardan önce samuraylar keşfetmiş olabilir mi...
Ama altındaki yazıya baktım.
Onun da tarihi tutmuyor.
Ama işssizliğin tavan yaptığı, enflasyon rakamlarının yeniden çift haneye çıktığı, doların uçtuğu, perakende sektörünün dibe vurduğu Türkiye’de “Cambaza bak” taktiği hâlâ tutuyor.

Haberin Devamı

Beş adımda nasıl Stalin rejimi şantiyesi kurulur

-BİR: İktidara gelir gelmez, rejimin kurucu babalarından bazılarını “davaya ihanet etmiş hain” ilan edersin.
-İKİ: Bizdeki Silivri zihdanlarına benzeyen Gulag Takımadaları’nı kurar, muhalif diye bildiğin herkesi içeri tıkarsın.
-ÜÇ: Ülkenin resmi tarihini kendinle başlatır, geçmişini ise kendi kafana göre yeniden yazmaya başlarsın. O iş bitince bu defa dünya tarihine bir çekidüzen verirsin.
-DÖRT:Stalin baroğu” diye bütün dünyanın diline düşen acayip büyük ve çirkin binalar dikersin.
-BEŞ: Son olarak da pozitif bilimlere el atıp, mesela biyoloji, genetik vs gibi alanlarda kendi resmi “rejim bilimini” yazarsın.
Netice...
Al sana dört dörtlük bir Stalin rejimi...

Haberin Devamı

‘Kum Gibi’siz ve ‘Saza Niye Gelmedin’siz bir Ahmet Kaya listesi natamamdır

AHMET Hakan en sevdiği 10 Ahmet Kaya şarkısını yazmış.
Baktım içinde ne ‘Kum Gibi’ var, ne de ‘Saza Niye Gelmedin”...
Bana göre de bu iki şarkının girmediği Ahmet Kaya listesi natamamdır...

Türkan Şoray tebessümü ve Muhterem Nur hüznü

GEÇEN cumartesi akşamı cep telefonuma Deniz Seki’nin yakalandığı haberi düşünce, içim cız etti.
Nedense aklıma yıllar önce uçakta dinlediğim “Üzgünüm Aşkım” şarkısı geldi.
Kim bilir kaç defalar dinlediğim o harika şarkı en çok dinlediklerim listesinde.
Bazen bana hep var olan güzel duyguları anlatarak...
Bazen de artık hiç geri gelmeyecek olan şeyleri hatırlatarak...
Bazen sevinç gözyaşım...
Bazen de acı hatıralar olarak...


* * *

Haberin Devamı


Her halde yurtdışına gitmiştir ve bir daha bu ülkeye adımını atmaz” umudundaydım...
Artık ülkemin adaletine zerre kadar güvenim ve saygım kalmadığı için, içimde zerre kadar “Adalet yerini buldu” duygusu da yoktu...
Neticede Deniz Fenerlerini söndüren, ayakkabı kutularını kendinden kaçıran, “Ankara’ya gönderilen milyonların” kime gittiğini bile merak etmeyen, kamyonlarla havuzlara dökülen milyarların hesabını öteki dünyaya havale eden bir adaletten ne bekleyebilirdim ki...
Yani başkalarının hesapları bir türlü sıfırlanamazken, kendi adını sıfırlayan bir adalet...


* * *


Dün Hürriyet’e baktım...
Ahmet Hakan yazmış.
Cengiz Semercioğlu yazmış.
Onur Baştürk yazmış.
İkinci sayfada nezarette geçirdiği gece yaşadıkları anlatılmış..
Belli ki Hürriyet, Deniz Seki’yi sevmiş...


* * *

Haberin Devamı


Sevilecek kızdır...
Türkiye’nin en harika bossa nova jazz ritmidir o...
Bize hayat diye yaşadığımız şeyin, hem sevginin hazzı, hem de aşkın acısından oluşan harika bir terkip olduğunu anlatan kızdır.
Bir Çağan Irmak filmidir o...
Bazen bir Filiz Akın neşesidir...
Bazen bir Türkan Şoray tebessümü...
Bazen de bir Muhterem Nur hüznüdür...
Türkiye’dir yani...

Helal olsun bu delikanlı adama

SEVGİLİ Deniz...
Sevgili kardeşim...
Takma kafana...
Başını önüne eğme, utanma...
Ray Charles’ı düşün...
Aynı yoldan geçen onlarca, yüzlerce müzisyeni hatırla...
Bol bol oku... Bol bol hüzünlen...
Bol bol müzik hayal et...
Biliyorum dışarıda su gibi akan zaman içeride ağır akan bir nehre dönüşür..
Ama o da geçer...
Belli ki korku ve acıyla mutluluğu aynı anda yaşamışsın...
Bu insani terkip, harika hüzünlü bir güzellik olarak yüzüne yansımış...
Bir de arkandaki erkeği düşün...
Helal olsun o delikanlıya...
Helal olsun o erkeğe...
Yanında durmuş...
Belli ki duracak...

Yazarın Tüm Yazıları