‘Aksıray, Aksıray’ dönemi bitiyor

Güncelleme Tarihi:

‘Aksıray, Aksıray’ dönemi bitiyor
Oluşturulma Tarihi: Kasım 17, 2014 00:59

İlyas Salman ve Şener Şen’in başrollerini paylaştığı ‘Çiçek Abbas’ filminde müşteri çekmek için iki ünlü ismin ‘Aksıray Aksıray’ diye bağırarak girdiği komik rekabeti birçoğunuz hatırlar. Aslında bu sahne bugün Türkiye’de birçok minibüs şoförünün hâlâ başvurduğu geçerli bir yöntem. Ama ya minibüste hiç şoför veya muavin olmazsa. Fransa hükümeti ve Avrupa Komisyonu’nun desteklediği Ligier Grubu, Robosoft Teknoloji şirketiyle sürücüsüz minibüsü geliştirmiş ve üretime başlamış. Hürriyet Dünyası olarak biz de bu aracın dünyadaki ilk test sürüşüne katıldık.

Haberin Devamı

‘Aksıray, Aksıray’ dönemi bitiyor
Sürücüsüz yani otonom araçlar günümüzün en popüler, en tartışılan konularından biri. Özellikle son 1-2 yıldır bu tip araçlara, daha doğrusu otomobillere yönelik bir çok gelişme kaydedildiği açık. Bugün baktığımızda sadece otomotiv devlerinin değil teknoloji devlerinin de bu işe oldukça kafa yorduğunu görüyoruz. İnternet devi Google gibi... Tüm bu gelişmelere rağmen otomobil alanında tam otonom sisteme geçiş sanki güvenlik, çevre ve yol şartlarından dolayı biraz daha zaman alacak gibi gözüküyor. Bu nedenle otonom araçların günümüzde önceden belirlenmiş, özel rotası ve yolu olan alanlarda daha yaygın olarak kullanılacağı ifade ediliyor.

Haberin Devamı

Bugün Fransız Ligier Grubu ki Fransız hükümeti ve Avrupa Komisyonu tarafından destekleniyor, Robosoft Teknoloji şirketiyle Easy Mile isimli ortak bir şirket kurup sürücüsüz araç konusunda epey bir yol almış. Aslında ticari sınıfta aracı geliştirip üretime başlamışlar bile. Fransız şirket geliştirdiği EZ-10 isimli dünyanın ilk sürücüsüz minibüsünün ilk test sürüşünü de geçtiğimiz hafta Çin’in Çengdu şehrinde düzenlenen 12’nci Michelin Challange Bibendum organizasyonda gerçekleştirdi. Hürriyet Dünyası olarak biz de bu tarihi test sürüşüne tanıklık edip, aracın içinde yer aldık.

10 KİŞİ KAPASİTELİ

Seri üretime geçen ve şu ana kadar İsviçre’de Lozan Üniversitesi ile Lyon şehrinden toplam 11 adet sipariş alan bu yüzde 100 elektrikli sürücüsüz toplu taşıma aracı, 6’sı oturarak 4’ü ayakta olmak üzere 10 kişilik yolcu kapasitesine sahip. Araçta, istenirse ayakta yolcu yerine tekerlekli sandalyenin gireceği otomatik açılıp kapanan rampa da bulunuyor. 3 boyutlu (3D) ileri teknoloji sistemlerinin (ön ve arkada HD kamera) yer aldığı araçtaki otonom sürüşü Robosoft şirketi tarafından geliştirilirken, bu sürüş için ‘GPS İzleme Sistemi’, ‘Görsel rehber’, ‘Çarpışma Algılama Sistemi’ ile SLAM (eş zamanlı yol belirleme ve haritalama) teknolojisi kullanılmış. Araç yola çıktığında otomatik olarak ön ve arkadaki iki kamera ile ışık algılama ve tarama sisteminden bilgileri alıyor, bilgisayara yüklenen rota ve harita ile birlikte sürücüsüz sürüşe başlıyor.

Haberin Devamı

‘Aksıray, Aksıray’ dönemi bitiyor

MAKSİMUM 40 KM HIZ

Maksimum 40 km hıza ulaşılabilen ama istenildiğinde 5 km hıza kadar sınırlandırılabilen bu aracın kullanımı için şu anda öngörülen yerler yayaların kullandığı şehir merkezleri, paylaşılabilen bisiklet yolları, havalimanları, hastaneler, üniversiteler, eğlence parkları, park alanları, limanlar ve hatta sanayi alanları. Tabi bu araç için istenirse özel yapılmış yolların da yapılabileceği bilgiler arasına ekleniyor. Aynı bizde ki metrobüs hatları gibi. Ama normalde araç için büyük bir altyapıya ihtiyaç yok. IOS ve Android tabanlı cihazlardan indireceğiniz uygulamalar sayesinde aracın içinde sistemlere çok rahatlıkla entegre olup rota belirleyebiliyorsunuz. Yani bu size aracı çok hızlı ticarileştirilme şansı da veriyor. Maksimum güvenlik de sunan araç, hem yayaları hem de içindeki yolcuları korumak için oldukça gelişmiş teknolojilere sahip. Bu teknolojiler sayesinde araç riskli durumlarda hızını yavaşlatıyor, gerektiğinde ise tamamen durdurabiliyor. Yani yola ani bir şey çıktığında araç zaten yüksek hızda yol almadığı için anında durabiliyor. Zaten kritik noktalarda araçtan uyarı sesi de geliyor. (Çan sesi gibi)

Haberin Devamı

TEK ŞARJLA 14 SAAT

Aracın otomatik olarak hareket etmesini ise tamamen geliştirilmiş toplu taşıma sisteminin entegre olduğu ağ sağlıyor. Yani şehir içi hatları, yollar, haritalar bu sistemde yer alıyor. Bu sayede araç hem mevcut hatları tanıyor hem de kapıdan kapıya servis yapabilecek yapıya ulaşıyor. 10 kilowatlık elektrikli motoruyla 14 saatlik seyir imkanı sunan araç sadece bir program ve uygulama sayesinde bu özelliğine ulaşıyor. EZ-10 aracını kullananlar veya yolcular için ise sadece arama noktalarına ulaşmak yeterli oluyor. Yani telefona indirdikleri bir uygulama ile istedikleri noktaya aracı çağırıp, aracın içindeyken de istedikleri noktada aracı durdurabiliyorlar.

Haberin Devamı

‘Aksıray, Aksıray’ dönemi bitiyor

3 FARKLI İŞLETİM MODU BULUNUYOR

*Metro modu: Her istasyonda otomatik olarak duruyor.
*Otobüs modu: Yolcunun isteğine göre belirlenen veya sisteme girilen duraklarda duruyor.
*Özel istek modu: Bu mod durumunda araç yolcunun isteğine göre gelip, duruyor. Yolcu, akıllı telefonu aracılığıyla aracı bulunduğunu belirlenmiş noktaya çağırıp, yine belirlenmiş bir noktaya gidiyor. (Örneğin üniversite kampüsünde, akşam kütüphaneden çıkan bir öğrenci bu aracı çağırıp, yurda gidebiliyor.)

‘Aksıray, Aksıray’ dönemi bitiyor


POLİSLERİ PATLAMAYAN LASTİK DÜŞÜNDÜRÜYOR

FRANSIZ Michelin’in geliştirdiği ve gelecek yıldan itibaren Volkswagen markalı araçlarda yola çıkacağı açıklanan ‘Selfseal’ (kendi kendini tamir eden) isimli yeni lastik teknolojisi Challenge Bibendum etkinliğinin en fazla dikkat çeken yenilikçi ürünlerinden biriydi. Daha önce Continental tarafından konsept olarak tanıtılan ancak üretime geçmeyen bu yeni lastik teknolojisi Michelin tarafından hayata geçirilmiş durumda. Patlasa bile belli bir hızda belirli bir süre güvenli yol alabilmeyi sağlayan ‘Runflat’ lastik teknolojinden farklı olarak bu teknolojide lastik hiç patlamıyor, hiç hava kaçırmıyor. Bu teknolojide dış lastik yüzeyinde açılan delikleri anında tıkayan benzersiz bir polimer karışım bulunuyor. Lastiğin içini kaplayan bu kauçuk benzeri polimer karışım, delikleri anında tamir ediyor. Bu sayede hem ani lastik patlamasından kaynaklanan trafik kazalarını önleyecek olan yeni teknoloji, hem de yedek lastik, tamir takımı gibi ‘ağırlıkların’ araçta taşınması zorunluluğunu ortadan kaldıracağı için aracın hafifleterek yakıt tüketimi ve karbondioksit salınımını ciddi oranda aşağıya çekecek.
TUZAKLARDAN GEÇİYOR
Bu yeni teknolojiyle birlikte lastiğe giren bir veya bir kaç çivi, çıkarıldığında oluşan delikler kauçuk benzeri polimer karışımı ile otomatik olarak dolduruluyor. Yani lastik bunu kendi kendine yapıyor. Eğer bu çiviler çıkarılmazsa bile araç sorunsuz olarak yola devam ediyor. Michelin yetkilileri, üretime başladıkları bu yeni teknolojiyle ilgili bir tek polislerin endişe duyduğunu hatırlatarak, “Polisler bu lastikten biraz rahatsız oldu. Çünkü araçla kaçan suçluları yakalamak için kullandıkları tuzaklar bu lastik için etkili olamayacak. Çünkü lastiğe çivi veya sivri cisimlerin üstünden geçtiğinde hiç bir şey olmuyor. Kauçuk benzeri polimer karışım hemen deliği kapatıyor ve araç yoluna aynen devam ediyor. İstenirse çiviler çıkarılmadan da lastik sorunsuz kullanılabiliyor” dedi.

Haberin Devamı


Geleceğin ulaşımı için
yeşil bir sayfa açıldı

ÖZELLİKLE nüfusu milyonlarla ifade edilen mega şehirlerde yaşamak giderek zorlaşıyor ve eğer bugünden önlemler düşünülmezse, yüzyılın yarısına gelindiğinde dünya yaşanamaz hale gelecek. Otomotiv endüstrisinin önde gelen markaları gelecekte de ulaşımın kesintisiz olarak sürebilmesi için bugünden ciddi yenilikçi arayışlara girdiler. Dünyanın önde gelen lastik üreticilerinden Michelin de insan, hizmet ve ürün hareketliliğinin gelecekte de tıpkı bugünkü gibi kesintisiz ve konforlu olabilmesi için 1998 yılından bu yana düzenlediği “Michelin Challenge Bibendum” etkinlikleriyle çözüm önerileri aranmasına katkıda bulunuyor. 1998 yılından bu yana sürdürülebilir hareketlilik alanında 11 başarılı organizasyon düzenleyen Michelin Challenge Bibendum, bu yıl 10-16 Kasım tarihleri arasında Çin’in 4. büyük ve Siçuan Eyaleti’nin en önemli şehirlerinden Çengdu’da gerçekleştirildi. Etkinlikte, 150’den fazla şirket ve 3 bin uzman, üretici, tedarikçi, enerji sektörü temsilcisi politika ve ekonominin kanaat önderleri bir araya gelerek sürdürülebilir hareketlilik alanında yapılması gerekenlerin sıralandığı ‘Yeşil Rapor’u açıkladı.
5 KALDIRAÇ ÇÖZÜM
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Michelin CEO’su Patrick Olivia gelişmiş ulaşım çözümlerinin büyümenin anahtarı ve yeni şehirli hayatın vazgeçilmez konforu olduğunu belirterek, Michelin Challenge Bibendum’un dünyanın dört bir yanındaki uzmanlara sürdürülebilir hareketlilik konusundaki fikirlerini hayata geçirme konusunda bulunmaz bir fırsat sunduğunun altını çizdi. Olivia, “Bu çözüm önerileri geleceğin ulaşımının kesintisiz olmasını, özellikle mega kentleri tehdit eden trafiğin düzenlenmesini ve en önemlisi şehirli insanların yaşama kalitesini artıracaktır” dedi. Bu yılki etkinlik te açıklanan “Yeşil Rapor”, nüfusla birlikte artan araç sayısı ve trafiğinin mega şehirleri yaşanmaz hale getirmemesi için çözüm önerilerinden oluşuyor. Bu çözüm önerileri, raporda geleceğin kesintisiz ulaşımı için 5 kaldıraç başlığıyla sunuldu.
1-Emisyon hedeflerinin belirlenmesi
2-Ultra düşük emisyon alanlarının oluşturulması
3-Lojistik teknolojilerinin yeniden düzenlenmesi
4-Bireysel taşımacılık teknolojilerinin geliştirilmesi
5- Sürdürülebilir altyapılar hazırlanması için özel sektör işbirliğinin teşvik edilmesi,
başlıkları altında toplanıyor. Ayrıca rapor, yenilikçi ekosistem, elektrikli ulaşım çözümleri, ulaşımın desteklenmesi ve bu alandaki kamu politikalarının geniş kesimlere tanıtılması gerekliliğinin de altı çiziliyor.


Hibritler günlük
hayatın parçası

ETKİNLİK çerçevesinde düzenlenen ‘Intercity Rally’de alternatif motor ve enerji ile hareket eden araçlar 170 kilometrelik bir parkurda yarıştılar. 23 takımın start aldığı yarışta yeni benzin ve dizel teknolojilerine sahip araçlar, hibritler, yakıt hücrelilerle yarıştı. 4 takım ise sadece elektrikli araçların boy gösterdiği 110 kilometrelik parkura çıktı. Bu yarışın tartışmasız galipleri sadece benzinli ve dizellere göre daha az tüketen, sadece elektrikli araçlara göre ise çok daha uzun bir menzile sahip olan hibrit araçlar oldu. Hibrit sistemlerin iddia ile sunulduğu bir diğer alan ise, iki ve üç tekerlekli ulaşım sistemleri yan bisikletler oldu. Özellikle şehir içinde kısa mesafeler için kullanılan motosikletlerin yerini almaya aday hibrit bisikletler, sürdürülebilir mobilitenin en çevreci oyuncuları olarak dikkat çekiyor.

Tarım ve havacılıkta da
çevreci çözüm önerileri

Michelin, çok yüksek hızlarda esneyebilen ve yüksek gerilimlere maruz kalan uçak lastikleri açılımı sıfıra yakın sürtünme olan NZG lastiklerini geliştirdi. Radyal lastiklere göre yüzde 8, klasik çapraz katlı lastiklere göre ise yüzde 12 daha az esneme sağlayan bu yeni lastikler, çapraz katlı lastikten 11 kg ve radyal lastikten ise 2-3 kg daha hafif. NZG lastiği, aynı zamanda uçak ağırlığının azaltılmasına ve yakıt tüketiminin düşürülmesine de yardımcı oluyor. Michelin, her uçağa Michelin NZG lastikleri takılmasıyla küresel anlamda her yıl 160.000 ton CO2 salınımının önlenebileceğine ve 36 milyon dolar yakıt tasarrufu yapılabileceğine dikkat çekiyor. NZG lastikleri hâlihazırda Airbus A380, Airbus A320 Neo, Boeing 737 Max 7 ve 8 ve Dassault Falcon 8X olmak üzere pek çok uçakta kullanılıyor.
ÇİFTÇİLER İÇİN ÖZEL
Michelin çiftçilerin ihtiyaçlarını göz önüne alarak geliştirdiği lastiğin toprak üzerinde daha esnek, daha dayanıklı ve daha yumuşak olmasını sağlayan UltraFlex teknolojisi ise çiftçilere daha az yakıt ile hektar başına daha çok verim sağlıyor. UltraFlex teknolojisi sayesinde lastiğin kapladığı alanı artırarak ve çiftlik makinelerinin zemin üzerindeki yükünü daha dengeli dağıtan Axiobib lastiği, toprağı ürün verimine zarar veren sıkışma ve derin tekerlek izlerine karşı koruyor. Lastiğin kapladığı alanın artırılması ve omuzların güçlendirilmesi ile yol tutuşunu artıran ve kaymayı azaltan teknoloji, lastiğin yüzde 10’a kadar daha az yakıt harcanmasına ve geleneksel lastiklerle karşılaştırıldığında yüzde 40’a kadar daha ağır yüklere dayanmasına olanak sağlıyor.


İster sürücüsüz
ister sürücülü

ALMAN-Fransız ortaklığı olan mühendislik ve teknoloji şirketi Akka, Bibendum Challenge’da yeni nesil şehir içi otomobil konseptini tanıttı. Link&Go isimli bu elektrikli araç istenildiğinde sürücüsüz istenildiğinde ön koltukların çevrilmesiyle sürücülü olarak hareket ediyor. 48 volt gücündeki elektrikli motoruyla 200 km menzile sahip aracın boyu ise 3.6 metre uzunluğunda.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!