Türkiye’nin üzerine kasvet çöktü

İYİ bir anne-babanın, hoşgörülü ve sevgi dolu kucağında doğdum.

Haberin Devamı

Doğduğum şehrin ilkbaharları, papatya mevsimleri harikaydı.
Annemin-babamın, kardeşlerimin verdiği sıcak sevgiyi, hoşgörüyü doğduğum şehir de bana fazlasıyla verdi.
Ben, bir Çağan Irmak filmi dekorunda doğdum...
Kişiliğim orada oluştu...


* * *


İyimser bir çocuk olarak büyüdüm...
Yaşım ilerledikçe, ülkemin başka şehirlerinde de yaşadım.
Yaşadığım şehirler, en kötü günlerimde bile içimdeki iyimserliği besledi.
İflah olmaz bir optimist olarak, tam altı tane 10 yıl yaşadım...
Her biri sosyolojime çok farklı şeyler sokan altı tane 10 yıl...
Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak yeterince tecrübeliyim demektir bu...


* * *


Pusulam ilk defa karamsar bir kutba doğru çevriliyor..


* * *


Perakende sektörü, bir ülkenin ekonomisinin ve ruh halinin aynasıdır.
İlk işaretler oradan gelir.
İşte oradan gelen işaretler kötü...
Ekonomistler buna ekonomik açıklamalar yapabilir.
Bense, küçük insan dünyamdan bir açıklama yapacağım...


* * *

Haberin Devamı


Türkiye’nin küçümsenmeyecek bir bölümünün morali bozuk.
Ülkenin bir bölümünde yenilmişlik, toplumun dışına itilmişlik, kaybetmişlik duygusu hâkim.


* * *


Televizyondan gelen ve hep kavgayı, hep ötekileştirmeyi, hep aşağılamayı sürdüren o sesi artık hiç duymak istemiyorlar.
İçlerinden sokağa çıkmak, alışveriş etmek bile gelmiyor.
Biliyorlar ki, dışarı adım atsalar o ses yine kulaklarını tırmalayacak, sinirlerini gerecek, bozulmuş morallerini daha da bozacak...


* * *


Türkiye’nin morali bozuk...
Kendini giderek saray duvarlarının arkasına kapatan rejimin görmek istemediği bir ruh halidir bu...
Görse de anlamak istemediği, anlasa da umurunda olmadığı bir ruh hali...
Kısaca arkadaş...
Türkiye’nin bir bölümünün üzerine kasvet çöktü...
Fena, ağır ve hüzünlü bir kasvet...


* * *


Ama burası bir Akdeniz ülkesidir... Ege’si, Karadeniz’i, Trakya’sı, Erzurum barı, harmandalısı, çayda çırası vardır.
Bu kasvetle yaşayamaz.
Geçecektir... Yaratmaya çalıştığı rejimle birlikte geçip gidecektir...
Yakındır...

Haberin Devamı

Saray duvarlarının arkasından görülemeyen ötekileştirilmiş Türkiye


BUGÜN artık saray duvarlarının arkasındaki imtiyaz gettolarına sığınmaya başlayan rejimin göremediği “Öteki Türkiye”nin insanları niye mutsuz?...
Bakın anlatayım.
-ÇÜNKÜ, bu ülkenin asil vatandaşı oldukları, vergilerini verdikleri, çocuklarına iyi eğitim vermek istedikleri halde, hep ülkenin paryası muamelesi görüyorlar.
-ÇÜNKÜ, artık kendilerini bu ülkeye ait hissedemiyorlar. Kendi bölgelerine, kendileri gibi insanların arasına, kendi gettolarına çekilip, orada kulaklarına yüksek ses duvarları çekip huzuru bulmak istiyorlar.
-BİLİYORLAR Kİ, ülkenin bütün vatandaşlarının güvencesi olması gereken yargı sistemi çökmüştür.
-BİLİYORLAR Kİ, bir zamanlar gecekondulardan, mütevazı Anadolu köy evlerinden cumhurbaşkanları, başbakanlar, namuslu iş insanları, bilim insanları, sanatçılar, emekçiler çıkaran, ülkenin bütün evlatlarına modern ve geleceğe umutla bakmalarını sağlayacak eşitlikçi bir eğitimi veren Cumhuriyet eğitim sistemi çökertilmiştir.
-BİLİYORLAR Kİ, herkesin güvencesi olması gereken polis artık bir rejimin muhafız alayına dönmüştür.
-BİLİYORLAR Kİ, bu ülkede, bu bölgede güven içinde yaşamalarını sağlaması için çalışması gereken istihbarat örgütü hızla bir rejim muhaberatı haline dönüşmektedir.
-BİLİYORLAR Kİ, Ortadoğu’nun makûs talihinin bir kere daha cehenneme dönüştüğü şu dönemde, kahraman ordusu tarumar edilmiş, neferleri aşağılık komplolarla, iğrenç pusularla, Balkan Savaşı ertesindeki kadar moralsiz hale düşürülmüştür...
-BİLİYORLAR Kİ, kapısında “İradesiyle kendini vergilendiren halk millettir” yazan Maliye, artık bir rejim polisi haline gelmiştir.
-BİLİYORLAR Kİ, rejimin arka odalarında, tarihimizde hiç görmediğimiz bir “akrabau talukat” düzeni kurulmuş, bir “biat et gülüm, al gülüm” nizamı tesis edilmiş, müesses nizamın yeni bir imtiyazlı havuz sınıfı yaratılmıştır.

Haberin Devamı


Halkının bir bölümünü küstürerek öteki bölüm ile barışılabilir mi


BARIŞ süreci diyoruz ve hepimiz destekliyoruz...
İçimize sinmeyeni bile sindirmeye çalışıyor, gördüğümüzü bile görmezden geliyoruz. Ses çıkarmıyoruz... Suspusuz...
Yeter ki barış gelsin, yeter ki şu ölümler dursun derdindeyiz hepimiz...
O yüzden böyle bir günde şunu bile sormuyoruz:
Arkadaş, vatandaşının yarısına öteki muamelesi yaparak, öteki mahalle deyip, o mahallenin insanını her gün bölerek, döverek, söverek...
Ülkenin bir tarafına barış getirirken, öteki tarafa psikolojik savaşların en gaddarını açarak, onları gettolara sürgün ederek...
Türkiye barışı yapılabilir mi?...


AK Parti vicdanı AKP sarayını kaldırmadı

Haberin Devamı

BÖYLE durumlarda kulağım hep
Bülent Arınç’tadır.
Ondan gelecek sesi beklerim ve mutlaka gelir. Çünkü, onun ne mazisinde ne dününde ne bugününde bir ayakkabı kutusu hadisesi yoktur. Ahlak bilançosu hep artıdadır, sıfırlanacak bir şeyi yoktur.
Müslüman vicdanlıdır ve o da iyi bir Müslüman’dır...
O yüzden, vicdanlı AK Partilinin vicdanının sesidir...
Ona bakarım...
Geldi nitekim beklediğim o vicdan sesi...
O sesten anladım ki, AK Parti’nin vicdanı, mağrur AKP’nin kendine yaptırdığı bu sarayı kaldıramadı...
Sevmedi bu şatafatı, bu kibir anıtını...
Yani AKP, bu sarayı AK Parti’ye anlatamadı...

Yazarın Tüm Yazıları