Gerilla eve dönsün diye ajansla anlaştılar

Düşünsenize, bizim Savunma Bakanlığı dağdakileri indirmek için bir reklam ajansıyla anlaşma yapıyor ve o ajans yürüttüğü kampanya sayesinde onları evine dönmeye ikna ediyor!

Haberin Devamı

Gülmeyin, olmaz olmaz hiç demeyin. Kolombiya’da olmuş işte.
1960’dan beri Kolombiya devletiyle savaşan FARC ile (Kolombiya Devrimci Silah Güçleri) barış görüşmeleri yıllar önce başlamış.
Ama bu yetmemiş, Kolombiya Savunma Bakanlığı gerillaların eve dönmesini sağlamak için üç yıl önce bir ajansla anlaşmış.
İşte o ajansın başındaki adam, yani Jose Miguel Sokoloff İstanbul’daydı.

Gerilla eve dönsün diye ajansla anlaştılar

‘GERİLLA OLMADAN ÖNCE BENİM OĞLUMSUN’
Sokollof, hafta başından bu yana Martha Stewart sayesinde konuşulan Brand Week’e konuşmacı olarak davet edilmişti.
Ve yaptığı konuşmada o inanılmaz kampanyayı anlattı.
Birkaç aşamada gerçekleşmiş kampanya.
İlkinde Noel operasyonu yapılmış! Gerillaların geçtiği yollardaki devasa ağaçlar Noel ışıklandırmasıyla süslenmiş, “Noel’i evinizde, ailenizle beraber kutlayın” mesajını vermek için...
İkinci aşamada gerilla ailelerinden mesajlar toplanmış ve bunlar ışıklı kürelere yerleştirilip gerilla kampına yakın nehre helikopterden atılmış.
Sonuç? 6 bini aşkın ışıklandırılmış mesajlı küre nehir üzerindeki görüntüsüyle hem etkileyici bir manzara sergilemiş hem de mesajlar yerine ulaşmaya başlayınca durum göz yaşartıcıymış:
Gerillalardan evine dönmeye başlayanlar olmuş.
Ama kampanya bu kadarla kalmamış.
Son olarak gerilla annelerinin kapıları çalınmış. Onlarla konuşulmuş. Ve annelerden gerillaların çocukluk fotoğrafları istenmiş.
Bu fotoğraflar büyük bir şekilde bastırılıp gerillanın saklandığı ormandaki ağaçlara asılmış:
“Gerilla olmadan önce benim oğlumsun, bu Noel’de eve gel” sloganıyla...
Medyanın da ilgi göstermesiyle kampanya büyüdükçe büyümüş ve daha hızlı sonuca ulaşılmaya başlanmış.

REKLAMIN TOPLUMSAL İŞLEVİ OLABİLİR Mİ

Doğrusu Sokollof’un anlattıklarından etkilenmemek elde değildi.
Reklam kampanyasının sadece bir ürünü tanıtmak için değil, insanların hayatını değiştirmeye yönelik bu tip ‘hayati’ problemlerde de kullanılabileceğini kanıtlamış oldu Sokollof.
Unutmadan: Bu ilham verici konuşmaya dört siyasi lider özellikle davet edilmişti:
Ahmet Davutoğlu, Devlet Bahçeli, Selahattin Demirtaş ve Kemal Kılıçdaroğlu.
Dördünün de katılmadığını söylemeye gerek yok sanırım...

Haberin Devamı

Brand Week ellerinden iki nahoş detay

Haberin Devamı

SAKİN OL MARTHA!
* Martha Stewart konuşmasını bitirir bitirmez ne yapmış? Kendisini tebrik edenlerle mi laflamış?
Bir sıcak çay ya da kahve mi yudumlamış? Bu kadar cool düşünmeyin, ilgisi yok!
Zorlu’daki COS mağazasına atmış kendini! Çünkü New York’ta hala mağazası olmayan bu markayı çok seviyormuş. “Burada var kız!” müjdesini alınca da uçarak konferans alanını terk etmiş.
Bunu hazin haberi duyunca çok şaşırdığımı, trilyonluk Martha’nın bu çılgın alışveriş tutkusunu tuhaf bulduğumu tarihe not düşmek isterim.

ABARTMA GÜLBEN

* Gülben Ergen de Martha Stewart’ı dinlemeye gidenler arasındaymış.
Peki ne demiş Martha’nın konuşmasının çıkışında gazetecilere: “O yaşa geldiğimde onun gibi dünyayı gezip konferans verebilsem fena olmaz.”
Güzel hayal ama like’ı fazla kaçmış sıradan instagram fotoğrafı gibi abartılı işte.
Dünya, yani Kapıkule’nin dışındaki insanoğlu/kızı neden ilgilensin ki Gülben’in anlattıklarıyla?
Eğer tüm hayatını roman gibi anlatacaksa bakın o zaman ilginç olabilir.

Haberin Devamı

Homeland’i geç, Tyrant’e gel

Son günlerde ona taktım: Tyrant adlı diziye.
Arka arkaya altı bölümünü izledim. İtiraf: Tabii ki internetten.
Meğer FX kanalında da yayınlanıyormuş.
Neyse. Konu nefis. Hayali bir Ortadoğu ülkesi var, Abbudin diye.
Ve bu ülkeyi yıllardır yöneten bir Arap aile.
İşte o ailenin Amerika’da gönüllü sürgün olarak yaşayan doktor oğlu ailesiyle beraber geri dönüş yapıyor.
Ama ne dönüş!
Ayağının tozuyla ülkeye demokrasi getirmeye çalışıyor, her şeyi birer birer değiştirmek istiyor. Ama unuttuğu bir şey olduğunu ona sıkça hatırlatanlar çıkıyor:
Demokrasi öyle bir gecede gelmiyor işte...
Bu arada bazı bölümlerde olup bitenler, mesela meydan işgali, Gezi’yi anımsatıyor.
Dizinin dokuzuncu ve onuncu bölümleri ise İstanbul’da çekilmiş, dikkatli seyredince gözden kaçmıyor.
Sözün özü, hakkında konuşmaya ve yazıp çizmeye değer bir dizi Tyrant. Zaten Homeland ve 24’ün yapımcılarının eseri.
Takılın derim...

İSTANBUL mekan Top 10 (1-8 kasım tarihleri arası)

Haberin Devamı

1. Ulus 29 / Ulus (1)
2. Pizza Emirgan (Gizli Kalsın) / Emirgan (2)
3. Fenix / Etiler (3)
4. Colonie / Karaköy (5)
5. Pop Cocktail / Nişantaşı (9)
6. Corridor / Nişantaşı (7)
7. Yeni Lokanta / Beyoğlu (8)
8. Sunset / Ulus (6)
9. Lucca / Bebek (4)
10. Raw / Karaköy (-)


Yazarın Tüm Yazıları