Yine yapboz

BAŞBAKAN Prof. Ahmet Davutoğlu yeni ekonomik eylem planını açıkladı, değerlendirmesini ekonomistlere bırakarak ben hukuk sorunu üzerinde durmak istiyorum.

Haberin Devamı

Bir vatandaş olarak programa yürekten başarı diliyorum. Fakat bir hukukçu olarak belirtmek zorundayım, hukuka, yargıya, kamu kurumlarına güven inşa edilmedikçe, programın başarılı olması zordur.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek hukuka ve kurumlara güvenin her şeyden önemli olduğunu defalarca ifade ettikleri için, ben sadece hukuktaki vahamet tablosunu özetin özeti olarak Sayın Başbakan’ın ve kamuoyunun dikkatine sunmak istiyorum.

SATRANÇ GİBİ

İktidar partisi, yani hükümet değil, parti, 31 Ekim’de Meclis’e bir “Yargı Paketi” daha sundu. Bu 7 ay içinde yargıyla ilgili üçüncü paket! Kriz dönemlerinde bile temel kanunlarla böylesine oynanmamıştır.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ 14 Ekim’de sunulan “paket” için “Yapboz diyebilirsiniz” demişti. Şimdi, 31 Ekim’de sunulan “paket” için söylenecek söz kaldı mı?!
Üç paketin üçü de HSYK’ya, yargıya, Yargıtay’a, Danıştay’a müdahale niteliğindedir; amacı “Yürütmeyle uyumlu yargı”dır.
Açılmış ya da açılacak soruşturmalar hakkında iktidar ne düşünüyorsa, paketlerin ona göre hazırlandığı apaçık belli. Usuller ve ceza kapsamı bu amaçla değiştiriliyor.
Biz hukukçular buna “geriye yürüyen kanun” deriz; hiçbir şekilde kabul edilemez.
Başta Prof. Ergun Özbudun, Prof. Sami Selçuk, Prof. Kemal Gözler olmak üzere birçok saygın hukukçu alarm verircesine eleştiriyorlar, fakat satranç oynar gibi peş peşe hamleler halinde “paket”ler de devam ettiriliyor!

Haberin Devamı

PARLAMENTER USULLER

Paketlerin içeriği hakkında ayrıca yazacağım. Bugün sadece genel tablonun vahametini anlatmak istiyorum. Vahametin diğer bir boyutu da “paket”lerin Bakanlar Kurulu’nda görüşülmeden vekil imzalarıyla Meclis’e sunuluvermesidir.
Bütün temel kanunlar gibi yargıyla ilgili kanunlarda da önemli değişiklikler yapılacağı zaman bunlar devletin yetkili birimlerinde hazırlanır, bürokratik sorumlular tarafından imzalanır. Ondan sonra Bakanlar Kurulu’na gelir, müzakere edilir, elden geçirilir, Başbakan ve bakanlar imzalayarak siyasi sorumluluğu üstlenirler.
Fakat “paket”ler bir yerlerde hazırlanıyor; hazırlayanların uzmanlığı ve sorumluluğu hakkında kamuoyunun hiçbir bilgisi yok. Bakanlar Kurulu’ndan da geçirilmiyor. Milletvekillerine imzalattırılıp Meclis’e veriliyor.
Bu, demokrasinin ruhuna, parlamentarizmin yasama teamüllerine aykırıdır.
Hem hukukçu olan hem Meclis Başkanlığı yapmış bulunan Cemil Çiçek, Bülent Arınç, Mehmet Ali Şahin, Köksal Toptan gibi AKP’li isimlere bu konu sorulabilir. Ben onların hukukçuluk vasfına inanıyorum. Yok, onlar da “doğru” derse, sözün bittiği yerdeyiz demektir!

Haberin Devamı

BAĞIMSIZ KURUMLAR

Paralel yapının ya da herhangi başka bir odağın yargıyı etkilemesine göz yumulamaz. Ama iktidarın etkilemesine de göz yumulamaz.
Kuvvetler ayrılığı ne için var?!
Çağımızda yargı özel olarak bağımsız olduğu gibi, Merkez Bankası, BDDK gibi kurullar da fonksiyonel olarak bağımsızdır. Yargı adil olsun diye bağımsızdır, Merkez Bankası ve BDDK gibi kurullar ise siyasi hesaplarla değil ekonomik rasyonalizmle hareket etsinler diye bağımsızdırlar.
Başbakan Davutoğlu Merkez Bankası’na baskı söylemiyle konuşmuyor, hatta ziyaret ederek güç de kazandırdı. Bu çok iyi bir işaret. Fakat problemin küçük bir kısmıdır. Asıl yargı üzerindeki bu oynamalara, bu yapbozlara, bu Bakanlar Kurulu’ndan geçirilmeyen yasa emrivakilerine engel olmalıdır.
Bu “yapboz”ları önlemek lazım, fakat hukuku kurtarmak için daha yapılması gerekli çok şey var.

Yazarın Tüm Yazıları