Maskenin arkasında ne var?

GEÇEN defa yazdım.

Haberin Devamı

“Kobani’yle birlikte ‘çözüm süreci’ artık sınırlarımızın ötesine taşmıştır.” Sırasıyla gidersek:
1) ABD ve koalisyon güçleri, Irak’ta Peşmerge’den sonra Suriye’de PYD’yi açıktan desteklemeye ve silahlandırmaya başlamıştır.
-Amaç o bölgede Kürtlerden bir ‘kara gücü’ oluşturmaktır.
-İstenildiğinde, ‘parlamentosunda tezkere gerektirmeyen’ bir güçtür bu...
2) Türkiye’nin terörist ilan ettiği PYD, Batı tarafından IŞİD’e karşı meşrulaştırılmış ve Türkiye’nin etki sahasının dışında bir fonksiyon kazanmıştır.
3) Kendisini Peşmerge ve PYD ile birlikte bölgede bir güç odağı olarak ilan eden ve Türkiye’nin bölgede yalnızlaştığını hesaplayan PKK bu durumu kendi lehine doğru değerlendirmeyi hedeflemiştir.
4)PKK, böylece barış sürecindeki pazarlık gücünü artırmaya çalışmaktadır.
Ve eğer böyleyse çok talihsiz bir hata yapmaktadır.

SEÇİM ETKİSİ

Haberin Devamı

Çözüm sürecindeki dengeyi kendi lehine çevirip çıtayı yükseltmek isteyen PKK, aynı zamanda yaklaşan seçimler için de, bölgede HDP’nin tek rakibi olan AK Parti’yi zorlamayı hedefliyor. “Analar ağlamasın”, “Çözüm sürecini biz başlattık”, “Artık gençlerimizin tabutları gelmiyor” gibi barış içerikli sloganları kullanan AK Parti siyasetine karşı bir stratejidir bu. Ve son dönemde, AK Parti’nin etkili olduğu seçmen tabanına yönelik bir hareket gibi görünüyor. Şöyle ki:
-İki taraflı olarak evlere giden tabutlar öfkeyi artırır.
-Eğer Türkiye seçimlere yine ‘gözyaşı ve kan’la giderse bu durum hükümetin işini zorlaştırır.
Yani demek isteniyor ki:
“İstediklerimiz olmazsa, yine kan akar. Oy kaybedersin...”
Eğer bu teori ya da senaryo geçerliyse, gerçekten yazık bizlere. Barışa, çözüme, demokrasiye inanan kim varsa, tüm bu emeklere yazık.

AMAÇ, TÜRKİYE’Yİ YENİDEN ‘GÜVENLİK ÖNCELİKLİ’ DÖNEMLERE GÖTÜRMEK

Daha 15 gün önce çözüm süreci için kritik görüşmeler yapılıyordu.
-Öcalan’ın şartlarının iyileştirilmesi.
-Yol haritası.
-Silahların bırakılması.
İşte Türkiye yeniden ‘güvenlik öncelikli’ bir döneme sürükleniyor.
-Olağanüstü haller.
-Askeri çözümler.
-Polisiye tedbirler.
Eğer yeniden o günlere dönersek...
Yine aynı şeyi söyleyeceğim:
“Eğer öncelik demokratik kazanımlar yerine askeri önlemlere verilirse geçmişteki hataların tekrarı başlar...”
Yani, ‘maske’nin oyununa geliriz...

NE YAPMALI?

Haberin Devamı

Bu çözümsüzlüğü yaşadıkça...
Bu çaresizliği gördükçe...
Biliyorum, çıldıracak gibi oluyoruz.
Kendi adıma bir tek yere varabiliyorum. Yüzünde maske, elinde susturucu, gelip çocukları öldürüyorlar ya...
İşte o zaman ben, o maskelerin ardında...
‘Çözüm süreci’ni ‘çözülme süreci’ gibi göstermek isteyenlerin ‘çakal yüzleri’ni görüyorum.
O yüzden de derin bir nefes alıp...
Aklımızı nefretin örsünde dövdürmek isteyenlere karşı...
‘Maskeli hain’le, ‘masumiyet’ arasındaki farkı anlamaya çalışıyorum.
Ama anlamaya çalışmanın bile anlaşılmaz bir hale geldiği yerde...
Başka ne yapabilirim?

SUSTURUCU

İçimden bir ses hâlâ soruyor:
-Neden maske, neden susturucu?
Ben susturucunun girdiği yerlerde ‘karanlık ve derin’ ilişkilerden korkarım.
Biz, yani demokrasi diyenler...
Zaten öfkemize susturucu taktık.
Onlar hâlâ üstüne ateş ediyorlar.

Yazarın Tüm Yazıları