Cumhuriyet’i anlayabilmek

Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun.

Haberin Devamı

BU yıl Cumhuriyetimizin 91. yılını, dikkatlerin özellikle sınırlarımızda yaşanan sıcak gelişmelere odaklandığı bir ortamda kutluyoruz. 12 yılını doldurmak üzere olan AKP iktidarının içte ara vermeden ördüğü çorabın başımıza açtığı işlerle; dışta, komşu coğrafyalarda ideolojik akrabalık bağlarına dayalı, bölge ağabeyliğine hevesli politikalar; sağduyulu, yurtsever halkımızın izleyeceği yolun ne olması gerektiğini de gösteriyor. Yıllardır sürdürdüğü Dışişleri Bakanlığı’ndan terfi ettirilip yeni koltuğuna oturtulan bugünkü Başbakan’ın, bugüne dek izlenen ülkeyi ‘Yeni Osmanlı’ya dönüştürme politikalarının aktörlerinden olması, bundan sonra da amaç ve niyetlerde bir farklılaşma olmayacağının kanıtıdır. Kurucu Önderi “Vatanın bağımsızlığı tehlikeye girmedikçe savaş bir cinayettir” diyen, “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesiyle “çağdaş uygarlık düzeyini” yakalamanın yolunu açan; ancak çeyrek yüzyıl sonrasında karşı devrim odaklarının eline geçip bugüne dek emperyalizme bağımlı bir yol izleyen ülkemizin yine aynı güçlerce getirildiği yer, aynı emperyalizmin sürekli canlı tutmaya çalıştığı, yaygın deyişle ‘Ortadoğu bataklığı’dır.
Bu karmaşa içinde yurdun kimi yerlerinde, ‘hak isteme’ adına bayrağımız yakılıyor, yırtılıyor, çiğneniyor; Atatürk büstleri parçalanıyor, heykelleri yıkılıyor; okullar saldırıya uğruyor, yerle bir ediliyorken; Cumhuriyet Bayramımızın bu yıl bize yüklediği görev daha da netleşmiştir: Bütün bu tuzaklarla, senaryo ve oyunlarla bölgede oluşturulmak istenen şeriat-aşiret-kabile karışımı, emperyalizm güdümlü devletçiklere heveslenenlerin bu heveslerini kursağında bırakmaktır.
Bilelim ki Türkiye Cumhuriyeti, 91 yıl önce, şimdiki sultanlık heveslilerinin o günkü öncüllerince değil; doğudan batıya, kuzeyden güneye her dil, din, inanç ve kültürden gelen yoksul halkımızın bağımsızlık ateşiyle kuruldu. O gün olduğu gibi bugün de ulusa ihanet içinde olanlar, bölgeyi vatansızlaştırmaya çalışanlara karşı aynı bağımsızlık ateşi, Türkiyemizin tek ve en büyük gücüdür.
Nazım MUTLU

Haberin Devamı

TMMOB Mimarlar Odası’ndan sert açıklama: Başkanlık Sarayı yıkılmalı

Haberin Devamı

Çevre ve insanlık suçu

TMMOB Mimarlar Odası, kamuoyuna bir çağrı yaparak hukuka ve Cumhuriyet mirasına sahip çıkmak için bir bildiri yayınladı: “Mahkeme kararları ile hukuka aykırı olarak yapılaşmaya açıldığı ve parçalandığı tespit edilen Atatürk Orman Çiftliği arazisinde, inşaatı tamamlanarak 29 Ekim 2014 Cumhuriyet Bayramı’nda hizmete açılması planlanan yapının, Anayasa’yı ve hukuku uygulamak ve korumakla görevli makam olan Cumhurbaşkanlığı tarafından kullanılması hukukun üstünlüğü ile bağdaşmamakta ve kamu vicdanında derin yaralar açmaktadır. AOÇ’nin; sağlıklı ve bilimsel esaslarla oluşturulması hedeflenen kent planlarına, hukuka ve yargı kararlarına aykırı biçimde kullanılmasını kınıyoruz. Hukuken ‘kaçak’ olarak yapılan, ‘çevre ve insanlık suçu’ niteliğindeki ‘Başkanlık Sarayı’ binasının yıkılması ve sorumluların yargılanması umuduyla bütün duyarlı kesimleri hukuka ve Cumhuriyet mirasına sahip çıkmaya çağırıyoruz!”

Haberin Devamı

BİLİYOR MUSUNUZ

CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, “12’ncinin bütçesinin yanında Kraliçe Elizabeth’inki fakir kalıyor. Putin’in Kremlin Sarayı, 12’ncisinin işgal sarayının yanında müştemilat sayılır. Mösyö Hallande’ı bahçıvan kulübesinde oturuyor diye küçümsüyordur kesin! Telefonuna çıktı diye çok sevindiği Obama tam 214 yıllık Beyaz Ev’den yönetiyor ülkeyi” diye açıklama yaptığını...
OKAN Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Tolga Yarman’ın “Geçmişte ve Bugün Nükleer Enerji Tartışması” başlıklı kitabının 3. baskıya girdiğini ve dostlarından eleştiri beklediğini açıkladığını...
ANADOLU Denizcilik Yat ve Yelken Kulübü Derneği Başkanı Bahri Olgun’un, Soma faciası ve iş kazalarının olmaması ve bu konuda kamuoyunun bilinçlendirilmesi amacı ile denizlerde yelken açarak koşacak olan, ‘SOMA 301’ adlı yelkenli teknesinin, Soma ilçesi sınırları içinde imal edilmesi ve sonrasındaki uygulamalar ile ilgili çalışmalarını duyurmak adına bugün Soma Belediyesinde toplantı yapacaklarını duyurduğunu...

Haberin Devamı

MESAJ PANOSU

GOOGLE Earth göze sokar gibi gösteriyor. Son yeşil alan Validebağ Korusu. Gece soğuğunda bile koruyanlara selam olsun. Mustafa HOŞ



ÇYDD ve TÜRGEV farkı

CHP Antalya Milletvekili Av. Gürkut Acar, Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin (ÇYDD) Yavuz Özcan Parkı’ndaki yerinin tahliyesini istemesine tepki göstererek diyor ki: “ÇYDD’nin suçu çağdaşlık mı? Antalya’nın tüm değerleri TÜRGEV’e mi verilecek?”Bakalım Menderes Türel ne yanıt verecek.

Yiğit Bulut’a cevap: Trakya çocuğu’ olmak sorumluluk ister

İKTİDAR, güç ve para insanın hayata karşı duruşunu test eder. Bu tarih boyunca böyle olmuştur. Şu anki iktidar döneminde de bu test ediş her yeni günde yaşanmaktadır. Nedir bu test ediş ve nasıl olmaktadır? İktidar, gücü elinde bulundurması dolayısıyla ve güç ile para karşılıklı etkileşim halinde olduğundan kimi zayıf karakterli insanları kolaylıkla yanına çekmekte, kendi amaçları için kullanmakta ve işine yaramadığı zaman da onlardan kurtulmaktadır. Böyle bir süreçte kimileri gazete köşelerinde, kimileri danışmanlık ya da başka görevlerde iktidara yakın görünmenin derdine düşmektedir. ‘Trakya çocuğu’ olduğunu iddia eden kişiler de son zamanlarda benzer ilişkilerin esiri olmuş görünmekte. Bu süreçte bazı doğruları ve yanlışları açıklamakta fayda olabilir.
Öncelikle, ülkemizde bölgeler arasında gelişmişlik farkı olduğu doğrudur. İşbaşındaki iktidarın bu farkı ortadan kaldırmak üzere ayrım gözetmeksizin hizmet ettiği ise yanlıştır. Mesele hiçbir zaman hizmet etmek olmadı. Gelişme vaadiyle işbaşına gelenler maalesef büyümeyi hedef bölgeye kaydırıp rantın bölüşümünü amaçlamaktadır. Ülkemizin neredeyse hiç hizmet alamayan ‘sahipsiz’ bölgeleri geçmişte benzerlerine teslim oldukları gibi bugün de Adalet ve Kalkınma Partisi’ne teslim olmuş görünmektedir. Ancak gerçekte bir hizmet alımı söz konusu olmadığı gibi sadece orantısız güç kullanarak, yıkarak, yakarak ve keserek büyümek söz konusudur ve halkımız da bunun farkına varmaya başlamıştır. En azından gündemi güvenilir kaynaklardan takip edenler için bu farkına varış ileri safhadadır.


2.650 FABRİKA

Haberin Devamı

Bölgemizde ise süreç biraz daha farklı ilerlemektedir. Trakya tarım topraklarıyla uyumsuz, çoğu yasalara aykırı 2 bin 650 fabrikanın bölgeye gelişini planlayanlarla bugün nükleer santral, termik santral, kömür ocakları, boru hatları vb. planlamaları ortaya atmaya çalışanlar aynı zihniyetin ürünüdür. Geçmişte Ege ve Akdeniz sahillerini peşkeş çekenler şimdi de Saroz Körfezi’ni hedef almaktadır. Bunlar, İstanbul’da kaçak 3. Köprü’yü inşa etmeye çalışanların iş ortaklarıdır ve meseleye sadece kişisel menfaatleri çerçevesinde yaklaşmaktadır. Ancak şunu bilmek gerekir ki bu planlar Trakya’ya çözüm olsaydı; bu kadar fabrika varken istihdam sorunu olmazdı. Burada sorun bölgeyi kişisel menfaatler çerçevesinde dönüştürme çabasıdır ve en büyük suç ucuz çıkarlar peşinde bu çevrelerle işbirliğine girenlerdedir.
Trakya ne kadar göç almış olursa olsun birilerinin düşündüğü gibi sahipsiz değildir; çünkü bu topraklara gelenler buraların ruhunu benimser. Bu açıdan bir kültürel bütünlük söz konusudur. Bu nedenle ne AKP’nin ‘hizmet veriyoruz’ görüntüsü ne de doğup büyüdüğü, yaşadığı toprakları peşkeş çekmeye çalışanların ‘Trakya çocuğu’ söylemi buralarda tutar. Buralarda tutacak yegâne iki şey vardır: eğitim ve istihdam.
Bu açıdan toprağın verimliliği gerçeğine bağlı olarak doğru temellendirilmiş projelerle, yeni eğitim kurumları ve istihdam kaynakları yaratılması çok önemlidir. Eski adıyla Çevre ve Orman Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) eski Genel Müdürü Fevzi İşbilir’in dahi ifade ettiği gibi “Trakya’da yerin üstü altından daha değerlidir.”
Dolayısıyla, Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı ile uyumlu olarak 1. Sınıf Tarım Toprakları temeline oturan, çiftçiyi görmezden gelmeyen sanayi modellerine yönelmek hem bugünümüzü hem de geleceğimizi kurtaracaktır.
Hakan DEDEOĞLU-TEMA Vakfı Lüleburgaz Gön.



Modernleşme ve Aydınlanma

CUMHURİYET ile birlikte, evrensel dünyanın sahip oldugu “laiklik, kadın-erkek eşitligi, siyasal haklar, hukuk” gibi birçok temel konular ve kavramlar üzerinden, Türkiye´de gerçek anlamda “modernleşme ve aydınlanma” dönemi başlamıştır.
Akıl ve bilimin de esas alınmasıyla birlikte bireyin “özgür birey” olma dönemi gerçekleşmiştir.
Aksaklıklarına ve eksikliklerine ragmen Türkiye, bugün hala bölgesinde “model ülke” konumunda ise bunu Cumhuriyetin kazanımları sayesinde gerçekleştirmiştir.
21 Yüzyıl Türkiye´si, Cumhuriyetin bu temel kazanımlarını demokrasiyle, temel hak ve özgürlüklerle, eşit yurttaşlıkla taçlandırmak sorumlulugu ile karşı karşıyadır.
Bu hem Cumhuriyetin, hemde Cumhuriyet rejimi altında yaşayan tüm halklar için önem teşkil etmektedir.
Mustafa Kemal Atatürk “Cumhuriyet en büyük bayramdır. Bu bayramı ulusuma aramagan ediyorum” demiştir.
Erdal TEKİN-Sosyal Demokrat Dernekleri Koordinatörü



ÖZÜR

Dünkü ‘Trakya’yı uçuruyor’ başlıklı yazıda ters yazmışız. Yiğit Bulut’un babası eski Edirne Milletvekili Mustafa Bulut’un yaşadığını, amcası Evren Bulut’un vefat etmiş olduğunu belirtir Sayın Mustafa Bulut’a uzun ömürler dileriz.

Yazarın Tüm Yazıları